Doğum Nasıl Olur? Doğumun Nasıl Gerçekleştiğine Birlikte Bakalım...
Annenin son adet görmesinden, yaklaşık olarak, ikiyüz doksandört gün sonra, doğum yakındır. Erken doğumlar olduğu gibi, geç doğumlar da vardır. Uterusun (rahimin) ilk kasılmalarını sezen anne, doğumun çok yakında olacağını söyler. Uterusun çok güçlü kasları, düzenli aralıklarla kasılmaya başlar. İlk olarak yarım saatte bir, sonra çeyrek saatte bir. Kasılmalar bu kadar sıklaştığında da anne hastaneye gider ve doktorunu çağırır.
Uterus kasılmalarının temposu sıklaşır; iki kasılma arasında bir dakika bile geçmez olur. Kasılma iki türlüdür: Açılmaya yardım edenler ve fırlatmaya yardım edenler. Bu süre içinde vagina da azar azar açılır, genişler.
Doğum süresi, (buna fransızcada, iş anlamına gelen travay denir) her kadına göre değişir. Çoğu zaman ilk doğum biraz daha uzun zaman alır. Fiziksel ve ruhsal bakımdan sağlıklı bulunan kadın, rahatlama ve soluk alma idmanları yaparak bu olaya kendini özenle hazırlamışsa, doğumun kolayca ve çok çabuk olduğunu görür.
Uterus kasılması, bebeğin geçebilmesi için uterusun alt ucundaki uterus boynunu açar. Boynun her yönü düzenli biçimde açılır; çünkü, uterusun kasılması çocuğun içinde bulunduğu su kesesini itmiş ve su kesesi de bu basıncı boynun her noktasına aynı şiddetle ulaştırmıştır. Su kesesi, bu her yana yaptığı eşit baskıyla boymu düzenli olarak açtıktan sonra, yine uterus kasılmasının sürekliliği yüzünden, vagina içine gelen yerinden yırtılır. Su kesesinden sıvı vagina içine oradan dışarıya akarken, su kesesinin bıraktığı boşluğa çocuk itilir. Uterus kasılmalarının ardı kesilmediği için çocuk vagina içine ve oradan dışarı kolayca yönelir. Tam bu anda, anne, hiç elinde olmadan, olanca gücüyle "ıkınır". Annede bütün kaslar, refleksler (isteğimizden bağımsız olarak, herhangi bir uyarı sonucu oluşan kas ve organ çalışmaları), heyecanlar hep birbiriyle uyumlu olarak çalışır, birkaç kasılma da bebeği dışarı fırlatmaya yeter.
Genellikle, ilk önce bebeğin başı çıkar. Buna başla geliş denir. Ayakla gelişler de olur. Buna makat geliş denir. O zaman, doğumu kolaylaştıran kimse versiyon (çevirme) yapar. Doğanın bu gibi fantazileri, iyi bir doğumcu için çok kolay aşılan engellerdir.
Çocuktan sonra, plasentanın (son) ve çocuğun içinde bulunduğu boş kesenin de dışarı atılmasıyla her şey biter. Uterusun son kasılmalarıyla, bunların da dışarı atılması yaklaşık olarak, yarım saat sürer. Demek ki, bu kalıntılar bebekten yarım saat kadar sonra atılıyor. Bebeğin tümü dışarı çıkar çıkmaz, göbek bağı, ortasından, birbirine yakın iki düğümle bağlanır; sonra, iki düğüm arasından kesilir. Göbek bağı düğümlenip kesilir kesilmez, çocuk, genellikle, bu dünyaya gelişini keskin çığlık ve ağlamalarla selamlar. Bu da akciğerlerinin çalışmasına yol açar. Artık o da öteki insanlar gibi soluk alarak yaşayacaktır. Anneden oksijeni kendisine getiren göbek bağı kesiliverdi artık. Bu sebeple annelerin bir çoğu kızlarına doğum yapmanın bir kadın için çok ilginç bir şey olduğunu söyler.. Bir çok anne, bu iş olurken ille de anestezi (ilaçla uyuşturma) isterler. Ben, bunu çok üzücü buluyorum. Doğumun tam ortasında anne "Artık buna dayanamayacağım" diye yakınır. O zaman kendisi uyutulur ve uyandığı zaman çocuk çoktan beşiğini boylamıştır. Tabiî, bu anestezi (uyuşturma) eğer doğum olayını durdurmadıysa. Bu anne, kendine gelince, bir yalnızlık duyar. Bu duygu anlatılması güç bir boşluk izlenimidir. Hastane kuralları elverince de, bebek kendisine getirilir. Annenin ilk sözü "Bu benim mi?" olur, çünkü onu tanımıyor. Öyleyse, gebelikle ana ve bebeğin ilk karşılaşması arasında bir kopukluk, bir tür kesiklik var demektir. Bu hoş bir şey olamaz.
Bunun tersi, bir kadın için uyutulmayı istememek cesareti kendisine unutulmaz bir doğum deneyimi kazandırır. Kendi vücudundan çocuğunun başının çıktığını görür, en küçük çizgilerine kadar farkedebilir. Annenin belleğine, bu çizgiler, bir daha hiç silinmemek üzere yerleşir. Bunun kendi bebeği olduğunu bilir. Hekim çocuğunu kendisine bağlayan kordonu keserken görür. Uyumadığı için, annenin kollarına uzatılan çocuk uyanıklığının en büyük ödülü olur. Bütün bu olup bitenler onun dişiliğinin en değerli tacıdır. Bir kadın olmaya gelince, bu da sonuna kadar iyi bir şeydir!
Dr. Chollete - Aramalar: bebek ne zaman doğar, hamilelikten kaç gün sonra bebek doğar, bebek anne karnında nasıl nefes alır, bebek anne karnında nasıl beslenir, doğum nasıl gerçekleşir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder