Emziren anneler hangi ilaçları kullanamaz?

Emziren anneler hangi ilaçları kullanamaz?

Bayanların hamilelik dönemlerinde başlayan dikkatli ilaç kullanımlarına emzirme dönemleri içerisinde de dikkat etmesi, bebeğin sağlıklı gelişimi ve sağlığı konusunda oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Emzirme döneminde ilaç kullanımı, öncelikle üzerinde çok fazla düşünülmesi ve hesap edilmesi gereken bir durumdur. Bu noktada annenin ilaçtan elde edeceği fayda ile bebeğin ilaçtan göreceği zararlar, güzel bir şekilde kıyaslanmalıdır. Bu noktada annenin elde edeceği yarar, bebeğin alacağı zarardan daha büyük ise onca o takdirde annenin ilaç kullanımına izin verilmektedir.

Karbamezepin, fenitoin ve valproat içeren epilepsi ilaçları genellikle emzirirken kullanılabilirken, uyuklama gibi yan etkiler açısından bebek izlenmelidir. Bu noktada Fenobarbital içeren Luminal yüksek oranda anne sütüne geçtiğinden kesinlikle kullanılmaması gerekli olan ilaçlar arasında yer almaktadır. Seretonin geri alım inhibitörü grubundan ilaçlar arasında Prozac ve Cipralex benzerleri emzirme döneminde kullanılmaması gerekmektedir.

İlgili aramalar: emziren anneler hangi ilaçları kullanamaz?

Nasıra ne sürülür?

Nasıra ne sürülür?

Çeşitli travmaların belirli bölgelere sık bir şekilde oluşması sonucu ortaya çıkan nasır, aslında derinin travmalara, baskılara karşı kendisini koruması sebebiyle ortaya çıkan ancak zamanla ağrılı bir durumun ortaya çıkmasına sebep olabilen bir rahatsızlıktır.

Yanlış ayakkabı seçiminden dolayı ayaklarda veya çeşitli iş aletlerinin ellerin bazı bölgelerinde oluşturduğu baskılar sonucu ellerde, boyunda veya kollarda ortaya çıkabilirler. Nasır tedavisi genellikle solüsyonlar veya salisilik asit içeren ilaçların nasırın bulunduğu bölgeye sürülmesi yoluyla yapılmaktadır. Bununla beraber ilerlemiş aşamadaki nasırların tedavilerinde daha radikal yöntemler veya cerrahi yöntemlerde kullanılmaktadır. Ancak nasır tedavilerinde öncelikle nedenin tespit edilerek ortadan kaldırılması gerekmektedir. Asi halde tedavi bir aşamaya kadar işe yarayabilir veya tedavi edildikten sonra tekrarlayabilir.

Halk arasında kabuğu soyulmuş domates veya limon kabuğunun rendelenmiş hali nasır tedavilerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Tıbbi bir dayanağı bulunmayan bu yöntemler, nasırın bulunduğu bölgenin sıcak suda bekletilerek yumuşatılmasının ardından kabuğu soyulmuş domates veya rendelenmiş limon kabuğu nasırlı bölgenin üzerine bastırılarak bir bez yardımıyla bağlanır ve gece boyunca sarılı durur. Bu işlem nasır yok oluncaya kadar her gece tekrar edilir.

İlgili aramalar: nasıl nasıl geçirilir? nasıra ne sürülür? nasır ne sürünce geçer? nasırı geçirmek için ne sürebiliriz?

Gribe ne iyi gelir?

Gribe ne iyi gelir?

Grip karşısında en etkili olan bitkiler arasında zencefil, arı poleni ve çörek otudur. Zencefil pastil veya çay olarak alınması durumunda lokal rahatlamalar sağladığı gibi bağışıklık sistemini güçlendirici ve hastalıkla savaşan bir nitelik gösterirler. Taze zencefiller, suları sıkılarak limonata veya çay gibi içeceklere karıştırılabilirler.

Arı poleni bağışıklık sistemini güçlendirme konusunda oldukça yüksek bir etkiye sahip olarak, gribe karşı çok önemli bir destek verir. Meyan kökü tüm bitkiler içerisin gribin tüm türlerine karşı en önemli desteği sağlayan bitkidir. Ancak meyan kökü kullanımı uzman kontrolünde olması gerekir. Tansiyon, şeker, kalp ve böbrek rahatsızlıkları olan kişilerin meyan kökü kullanmaları bir takım komplikasyonların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle uzman görüşüne başvurarak kullanılmalıdır.

Doğal antibiyotikler barındıran meyan kökü, günde üç fincan şeklinde tüketilirse boğazdaki ağrısal şikayetlerin azalmasını, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini aynı zamanda da mikroplara karşı savaşılmasını sağlarlar.İlaç olarak kullanılan antibiyotikler mikroplara karşı etkiliyken, virüslere karşı etkili değildir. Ancak meyan kökü içerisinde bulunan bazı antibiyotikler bazı virüslere de etki etmektedir.

İlgili aramalar: grip nasıl geçer? gribe iyi gelen içecekler nelerdir? gribe ne iyi gelir? gribi ne geçirir?

Pişik olmanın nedenleri nelerdir?

Pişik olmanın nedenleri nelerdir?

Pişiğin oluşmasının nedenleri arasında, bölgenin iyi havalanmaması, temizlik ve benzeri travmalar sonucu oluşan tahrişler, bölgenin sürekli ıslak kalması, vücudun idrar ve dışkı gibi etkenlere uzun süreli olarak maruz bırakılması bulunmaktadır. Bununla birlikte sıcaktan kaynaklı olarak kıvrım bölgelerinde sürekli oluşan terlemeler de pişik oluşmasında önemli rol oynarlar.

Terlemeye, idrar ile dışkıya sürekli olarak maruz kalan bölgelerin bu etkilerden kurtarılması pişiğin oluşmasının önüne geçebilmek için gereklidir. Doğru bir bez seçimi ve bağlama yöntemi ile bebeklerin rahat etmelerinin yanı sıra altlarının havalanmasının sağlanması, pişiklerin önlenmesinde önemli detaylardır.

Temizlik malzemeleri, temizleme sırasında ovalama, dışkı ve idrara uzun süre maruz kalma gibi durumlar pişiklerin ortaya çıkmasında en etkili nedenlerdir. Bu aşamadaki pişiklerin kremler veya yağlar yardımıyla ve aynı zamanda sürekli bir bakımla altının sürekli temiz ve kuru tutulmasıyla geçirilmesi gerekir. Tedavi önlemlerinin hızlı bir şekilde alınmaması durumu, pişiklerin daha büyük komplikasyonlara, mantar enfeksiyonlarına dönüşmesine sebep olabilir.

İlgili aramalar: pişik olmanın nedenleri nelerdir? pişiğin sebebi nedir? pişik neden olur? bebek pişik niçin oluyor?

Yüzdeki tüylere lazer epilasyon yapılır mı?

Yüzdeki tüylere lazer epilasyon yapılır mı?

Lazer epilasyon geçici kızarıklıklar haricinde vücuda ve deri altındaki herhangi bir bölgeye zarar vermeyen bir uygulamadır. Bu nedenle göz kapağı haricindeki her bölgede kullanılabilmektedir. Herhangi bir yara, yanık, tahriş, kızarıklık, güneş yanması olmayan ve kıl yapısı ile vücut yapısı uyumlu olan herkes, yüzündeki tüylere lazer epilasyon yaptırabilmektedir.

Lazer epilasyon konusunda uzmanlaşmış olan kliniklere başvuran herkes, uzmanlar tarafından bir takım testlere tabii tutulmaktadır. Kıl ve cilt yapısının belirlenmesi amacıyla yapılmakta olan bu testlerin sonuçlarına göre yüzünüzdeki tüylere lazer epilasyon yaptırıp yaptıramayacağınızı net olarak öğrenebilirsiniz.

Lazer epilasyonlarda koyu renk tüy yapısı ve açık renkteki cilt yapısı en başarılı sonuçların alınmasına sebep olmaktadır. Bununla birlikte yapılacak olan test sonuçlarına göre, yapılacak uygulamanın ne oranda başarılı olacağı uzmanlar tarafından önceden kişilere belirtilmektedir.

İlgili aramalar: yüzdeki tüylere lazer yapılır mı? yüze lazer epilasyon olur mu? lazer epilasyon yüz bölgesine uygulanır mı?

Sivilcenin en iyi tedavisi nedir?

Sivilcenin en iyi tedavisi nedir?

Toplumda en sık karşılaşılan cilt rahatsızlıklarından biri olan sivilce, özellikle ergenlik dönemlerinde çoğalan hormon salgılanması ciltte yağ birikmesine neden olur. Yağ ile beslenen bazı bakterilerin ciltte sivilcenin oluşması sonucunu ortaya çıkarır.

Cildin yağ dengesinin kontrol altında tutulması sivilcelerin önüne geçmenin en önemli yöntemidir. Kişiden kişiye değişmekte olan sivilcelerin tedavilerinde de farklı yöntemler ve ilaç tedavileri yapılmaktadır. Bununla birlikte cildin temiz ve kuru tutulması sivilcelerin önlenmesinde büyük rol oynarlar. Sadece su kullanarak sık şekilde yıkanmakta olan sivilceli cilt kısa sürede iyileşme sürecine girer. Ancak uzun süreli, iyileştikten sonra bile iz bırakmaya devam eden veya aşırı sivilce oluşması durumlarında uzman bir dermatologa başvurarak, sivilce oluşumuna neyin neden olduğunun tespit ettirilmesi ve uzmanın önerisi doğrultusunda tedavi sürecinin başlaması gereklidir.

İlgili aramalar: sivilcenin en iyi tedavisi nedir? sivilce en iyi neyle geçer? sivilce için ne yapmak gerekir?

Siğile ne sürülür?

Siğile ne sürülür?

Human popilloma virüs veya kısaca HPV olarak bilinene bir virüsün kişiye bulaşması sonucu ortaya çıkan siğil, vücudun farklı bölgelerinde et benine benzeyen dokuların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bulaşıcı bir özellik taşıyan siğil, bu nedenle tehlikeli hastalıklar arasında görülmektedir. Bununla birlikte yaşamsal bir risk oluşturmazlar. Genital bölgelerde ortaya çıkan siğiller ise, belirli bir aşamadan sonra kanser riski taşımaktadır.

Deride bulunan herhangi bir açıklık, yara gibi boşluklardan temas sonucu bulaşabilen HPV, bulaştığı bölgeye göre yüzde, ayakta, elde, parmaklarda, genital bölgelerde ortaya çıkabilmektedir. Sağlam deriden bulaşması oldukça güç olan HPV, insandan insana, hayvandan insana veya herhangi bir ortamda bulunuyorsa ortamdan insana temas yoluyla bulaşabilir. Siğilin farklı çeşitleri olması, tedavilerinde farklı türde olmasına sebep olmaktadır. Ancak tedaviler genelde siğilin olduğu bölgeye çeşitli asit içerikli ilaçların sürülmesi şeklinde, dondurarak veya yakarak tedavi edilmesi yönündedir. Cerrahi müdahale ile kesilerek çıkarılması başvurulan bir yöntem değildir. Lazerle yakılarak uygulanan bir tedavi yöntemi olmakla beraber en son başvurulan yöntemlerden biridir.

Eski zamanlardan beri, halk arasında siğil tedavisi için incir yaprağı ve sütleğen bitkisi kullanılmaktadır. İncir yaprağı ve sütleğen bitkisi koparıldığında, koparıldığı bölgeden akan süt, siğil oluşumunun üzerine sürülmesi şeklindeki bu uygulama siğil geçene kadar devam ettirilmekle birlikte, tıbbi bir dayanağı bulunmamaktadır. Siğil tedavi sonrasında tekrarlama riski bulunan ancak aynı zamanda kendiliğinden geçme olasılığı da bulunan bir rahatsızlıktır.

İlgili aramalar: siğile ne sürülür? siyili ne geçirir? siyil nasıl geçer? siğilin tedavisi nedir?

Bebeği hıçkırık tutunca ne yapmak gerekir?

Bebeği hıçkırık tutunca ne yapmak gerekir?

Hıçkırık bir yaşına kadar yeni doğan bebeklerde bir hastalık veya hastalık bulgusu değildir. Bebeklerde hıçkırık fizyolojik ve olağan hareketlerinden bir tanesi olarak görülen bir reflekstir. Hıçkırığın düzeyi bebeğin uyumasını, beslenmesini, emmesini etkilemiyorsa herhangi bir şey yapılmadan geçmesi beklenmelidir. Bebeklerin emzirildikten sonraki ilk yarım saat içerisinde dik tutulması, kucağa alınarak sırtının ovalanması, biriken gazını çıkarmasına yardımcı olacağı gibi, hıçkırığın da azalmasına sebep olur. Bebeklerin sık aralıklarla çok acıkmadan emzirilmesi, emmesinin daha az yoğunlukta olmasını sağlayarak, hava yutma olasılığını azaltarak hıçkırığın da daha az düzeyde olmasını sağlar.

Halk arasında sıklıkla kullanılan bir yöntem olan limon kullanımı hıçkırığı geçiren bir yöntemdir. Limonun ekşi oluşu bir anda bunu tatmış olan bebeğin nefesini tutmasını sağlar ve dolayısıyla hıçkırığın geçmesine sebep olur ancak limon pH değeri yüksek bir besin olarak bebeklerin almalarında sakınca olan besinlerdendir. Pişik yapma olasılığını arttırdığı gibi, bebeğin midesini irrite ederek kusma olasılığını güçlendirmektedir. Hıçkırığın bebeği çok rahatsız ettiği ve alınan önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda, birkaç çay kaşığı su verilmesi veya yeniden bebeği emzirmek hıçkırığın geçmesi için başvurulacak diğer önlemlerdir. Hıçkırığın geçirilmesi için kullanılan herhangi bir ilaç bulunmamaktadır, zira hıçkırık bebeklerde bir hastalık değildir. Hıçkırık bebekler için doğal bir olaydır. Bu sebeple aşırıya kaçmadığı sürece ve doktora danışmadan hıçkırığı durdurmaya çalışmak da doğru bir hareket olmayacaktır.

İlgili aramalar: bebeği hıçkırık tutarsa ne yapmak lazım? bebeğimi devamlı hıçkırık tutuyor ne yapmam gerek?

Kıl dönmesi ilaçla geçer mi?

Kıl dönmesi ilaçla geçer mi?

Kıl dönmeleri erkek veya bayan herkes de ancak erkeklerde daha sık rastlanılan bir rahatsızlıktır. Kıl dönmelerinin oluşması özellikle kuyruk sokumu bölgesinde oldukça rahatsız edici boyutlara ulaşabilirler. Acı, ağrı ve akıntı gibi sonuçların ortaya çıkması pek çok açıdan günlük yaşamı etkilemeye başlar.

Kıl dönmesi tedavileri arasında çeşitli ilaç ve solüsyonlarla bölgenin yıkanması veya enjektörle çeşitli ilaçların bölgeye enjekte edilmesi mevcut olmakla birlikte, maalesef kıl dönmesi tedavisinde hiçbir ilaç tam sonuç vermemektedir. Kıl dönmesinin erken aşamalarında bazı ilaçlar oluşan enfeksiyonların yok edilmesini sağlamakla birlikte, deri altında dönmeye başlamış olan kılın mutlaka bu bölgeden dışarıya çıkarılması ve kıl kökünün rahatlatılması gerekmektedir. Kıl dönmesi rahatsızlığı tekrarlama riski bulunan ve erken aşamalarında uzman müdahalesi gerektiren bir rahatsızlıktır.

İlgili aramalar: kıl dönmesi ilaçla geçer mi? kıl dönmesinin ilacı var mı? kıl dönmesini geçiren ilaç var mı?

Tüp bebek tedavisinden önce hangi testler yapılır?

Tüp bebek tedavisinden önce hangi testler yapılır?

Tüp bebek tedavileri öncesinde öncelikle anne adayının hormonal dengesini belirleyecek ve aynı zamanda tüp bebek tedavisinin planlanmasında çok önemli bilgiler veren hormonal tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Bu testlerin yapılmasının ardından, bazı adaylarda rahim içerisinin düzgünlüğünü, tüplerde geçişin olup olmadığını ya da tüplerin durumunu gösteren bazı testler yapılması gerekli olabilen testler arasındadır. Erkekler için uygulanan spermiogram testi aracılığıyla spermlerin sayıları, canlılıkları, hareketleri ve yapılarıyla ilgili gerekli bilgiler alınmaktadır. Son olarak anne ve baba adaylarının tıp dilinde serolojik testler olarak adlandırılan bir takım testleri yaptırmaları, tüp bebek tedavisi öncesinde gereklidir. Zaten bir kısırlık tedavisi içerisinde olan ve tüp bebek yaptırılması uygun görülmüş olan ebeveyn adayları tüm bu testleri yaptırmış olarak tedaviye başvurmaktadır. Ancak uzmanların gerekli gördüğü ve hastadan hastaya değişebilecek başka bazı testlerin yapılması da mümkün olabilmektedir.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisine başlamadan önce hangi tetkikler yapılır? tüp bebek tedavisinde hangi testler yapılır?

Boğaz ağrısının nedenleri

Boğaz ağrısının nedenleri

Boğaz ağrılarının en önemli nedenleri arasında enfeksiyonlar yani mikrobik hastalıklar gelmektedir. Bunların içerisinde en sık karşılaşılanlar ise akut farenjit olarak tanımlanan rahatsızlıklardır. Farklı mikroplardan kaynaklanan bu rahatsızlıklar, genel olarak ve özellikle başlangıç aşamasında aynı türde şikayetlere sebep olabilirler. Ancak farklı türdeki mikropların oluşturduğu bu rahatsızlıklar farklı mikroplardan kaynaklanan rahatsızlıklar olduğu için, tedavilerinin de farklı türlerde olmasını gerektirebilirler. Virüsler veya bakterilerden kaynaklı oluşabilen bu rahatsızlıkların tedavileri, neden olan virüs veya bakteri türüne göre farklı tedavi yöntemlerine sahiptir. Virüslerden kaynaklanan rahatsızlıklar genel olarak bir hafta içerisinde bazı ilaç ve vitaminlerin desteğiyle kendi kendine geçebilen bir durumdayken, bakterilerden kaynaklanması halinde mutlaka antibiyotik tedavisi uygulanması gereken bir tedavi süreci geçirilmelidir.

İlgili aramalar: boğaz ağrısının nedenleri nelerdir? boğaz neden ağrır? boğazda ağrı neden olur?

Boğaz ağrısına ne iyi gelir?

Boğaz ağrısına ne iyi gelir?

Boğaz ağrılarında sıvı tüketiminin arttırılmasına önemle dikkat edilmelidir. Boğazı tahriş edici etkilere sahip olan sigara, kirli hava, tozlu ortamlardan uzak olabildiğince uzak durulması gerekir. Çeşitli gargara, sprey ve pastiller boğaz ağrısını rahatlatacak yararlar sağlamaktadır, ancak bunların kullanımının bir uzman görüşüne başvurarak onun kontrolünde yapılması daha doğru sonuçlara ulaşılmasını da sağlamaktadır.

Yutkunma güçlüğünün de yaşanıyor olması halinde, tüketilecek besinlerin boğazı daha fazla tahriş etmeyecek örneğin; püre, makarna, pilav ve lapa gibi yumuşak besin türleri arasından seçilmesi gerekmektedir. Yine tüketilen sıvıların çok sıcak veya çok soğuk olmamasına dikkat etmek gerekmektedir. Önemli bir diğer unsur ise bulunulan yaşam alanının, özellikle gece uyurken havasının kuru olmamasına ve eğer kuru bir ortam var ise çeşitli önlemlerle havanın nemlendirilmesidir.

İlgili aramalar: boğaz ağrısına ne iyi gelir? boğaz ağrısı için ne yapılır? boğaz ağrısına ne yapılabilir?

Tüp bebek denemesinin başarısız olmasının nedenleri

Tüp bebek denemesinin başarısız olmasının nedenleri

Her tedavi gibi tüp bebek tedavisinin de belli riskleri bulunmaktadır ve sonucu yüzde yüz garanti edememektedir. Bunun nedeni birden fazla ve çok değişken sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Anne adayının yaşı tüp bebek tedavilerinde en önemli etkenlerden biridir. Anne adayının yaşının 38 den daha yukarıda olması tedavinin sonucunun olumsuz olabilmesini kolaylaştıran bir faktördür. Bununla birlikte sağlıklı yumurta elde edilebilmesi için uygulanan protokoller de tedavinin sonuçları açısından etkili faktörlerdir. Spermlerin hareketi, DNA yapısı ve sayısı tüp bebek tedavilerinin sonuçlarının olumlu veya olumsuz olabilmesini etkileyen bir diğer faktördür. Tüp bebek tedavilerinin olumlu ve olumsuz sonuçlanmasını etkileyen faktör sayısı oldukça fazladır. Her olumsuz sonucun ardından, olumsuzluğunun nedeninin tespit edilir ve bu duruma göre farklı tedavi protokolleri uygulanarak tedavi tekrarlanır.

Pişik nasıl önlenir?

Pişik nasıl önlenir?

Bebeklerde oluşabilen pişiklerin önüne geçmek için öncelikli olarak doğru bebek bezi seçimi yapılması gereklidir. Bebeklerimizin boyutlarına en uygun ve aynı zamanda havalandırma iyi yapan bebek bezlerinin seçilmesi, pişiği önlemenin ilk kuralıdır.

Bebeklerimizin alt bakımlarının mutlaka sadece su yardımıyla yani ıslak bezler aracılığı ile yapılması gereklidir. Kullanılacak hazır olarak satılan bebek bezleri pişik oluşumunda önemli rol oynarlar. Temizliğin ardından bebeklerin kurulanmasına dikkat ederek, hiçbir bölgesinin ıslak kalmaması sağlanmalıdır. Bunun için her alt değişiminden sonra 10-15 dakika bebeğin altının açık kalarak havalanması sağlanmalıdır. Havalandırma yapılan ortamın soğuk olmamasına dikkat edin.

Son olarak yeniden altı bağlanmadan, pişik önleyici krem, zeytinyağı veya badem yağı gibi yağlarla pişiklerin oluşma ihtimali en yüksek olan kasık, kalçalar ve genital bölgelerinin yan kısımlarına sürülmesi gereklidir. Bebeklerin altlarının yaklaşık olarak 2-3 saatte bir olmak üzere değiştirilmesi, idrarla vücudunun daha az temas etmesini sağlayarak pişik önlemede gerekli bir önlemdir. Ancak dışkı kokusunun alındığı veya fark edildiği durumlarda bebeklerin altlarının en kısa sürede değiştirilmesi gereklidir. Dışkıların idrara göre pişik oluşturma olasılıkları çok daha yüksektir.

İlgili aramalar: pişik nasıl önlenir? pişiği önlemek için ne yapılır? bebeğin altının pişik olması nasıl engellenir?

Bebeğin altı nasıl değiştirilir?

Bebeğin altı nasıl değiştirilir?

Kız ve erkek bebeklerin alt bakımları beslenme öncesindeki yapılmalıdır. Beslenme öncesinde yapılan bakım sayesinde rahatlayan ve uyarılan bebekler, daha iyi şekilde beslenmektedirler. Kız ve erkek bebeklerin alt bakımları çok az fark bulunmaktadır. Önemli bir ayrıntı olarak, alkol ve tahriş edici diğer maddeleri içeren hazır ıslak mendilleri ve benzeri tarzdaki ürünleri temizlik esnasında kullanmamanız gerektiğidir. Bebeklerin alt bakımları ve temizliği önceden hazırlanmış ıslatılmış pamuk tamponlar veya benzeri yöntemlerle ancak mutlaka sadece normal suyla yapılmalıdır. pH derecesi cilde uygun ve bebek bakımı için özel olarak üretilmiş ıslak mendiller kullanılabilir.

Kirli bezin değiştirilmesi esnasında, bebekle kurulan göz teması ve konuşmak, bu durumun sıkıntılı bir hale dönüşmesinin önüne geçecek faydalı eylemlerdir. Kirli bez açıldıktan sonra ön tarafından tutularak ve bebeğin kalçalarını sıvazlayacak şekilde ve tek hamlede aşağıya doğru itilmelidir. Ters bir şekilde bebeğin üzerinde olacağı şekilde kapatılan bezin ardından, bebeğimizin kasık bölgeleri her biri farklı ıslak tamponlar aracılığıyla aşağıya doğru temizlenmelidir. Ardından erkek bebeklerde genital bölgenin yine tek bir seferde kökten uca doğru temizlenmesi gerekmektedir. Her silme işleminde farklı bir bezi kullanarak yaptığımız temizlik işlemine testisleri bir defada silerek devam ediyoruz. Silinen bölgenin tam olarak temizlendiği durumlarda farklı bir bez kullanarak işlemin tekrarlanması gereklidir. Son olarak bebeğimizin bacakları kaldırılarak, kalçaları ve makat bölgesi ayrı ayrı olmak üzere temiz bezler aracılığıyla yine tek seferde silinmelidir. Her silme işleminde farklı bir tampon bezin kullanılması, tahrişlerin önüne geçmek ve kirliliği daha bulaştırmamak için mutlaka dikkat edilmesi gereken bir detaydır.

Silme işleminin ardından, bir tülbent veya yumuşak bir havlu yardımıyla ıslak bölgelerin kurulanması çok önemlidir. Islak bölgelerin kurulanmasının ardından altındaki kirli bezi alarak yeni bezimizi sırt bölgesine doğru yerleştiriyoruz. Bu aşamada kasık bölgeleri ve kalça bölgelerine sürülecek bir pişik kreminin ardından bezi, bebeğimizin rahat hareket edebileceği şekilde ama aynı zamanda sızdırma yapmayacak şekilde orantılayarak kapatıyoruz. Göbek bağı düşmemiş olan yeni doğan bebeklerde mutlaka göbek kısmının dışarıda kalacağı şekilde bağlanması gereklidir.

İlgili aramalar: bebeğin altı nasıl değiştirilir? bebeğin alt değişimi nasıl yapılır?

Tüp bebek merkezi seçerken kriterler ne olmalı?

Tüp bebek merkezi seçerken kriterler ne olmalı?

Ülkemizde Sağlık bakanlığı tarafından yönetmeliklerle belirlenmiş kurallara riayet eden tüp bebek merkezleri, yine Sağlık bakanlığı tarafından verilen ruhsata sahiptir. Öncelikli olarak tüp bebek merkezinin gerekli ruhsata sahip olup olmadığının öğrenilmesi gereklidir. Sağlık bakanlığı ruhsatlandırdığı tüm tüp bebek merkezlerini aynı zamanda web sitesi üzerinde de yayınlamaktadır. Bunun dışında birçok kriterin ayrımını yapmak oldukça zor bir işlemdir. Genel olarak hastalar kalabalık olan tüp bebek merkezlerinden, yani kalabalıktan şikayet ederler ancak kalabalık olan tüp bebek merkezleri aslında, iyi tüp bebek merkezleri olduğu için daha kalabalıktır.

Diğer bir önemli kriter olan dondurulmuş embriyo yüzdesi, kliniğe sorularak öğrenilmelidir. Seçim yaparken tüp bebek merkezinin başarısı konusunda oldukça yüksek bilgi veren bir done olan dondurulmuş embriyo oranı, yüzde otuzlar seviyesinde veya buna yakınsa iyi bir tüp bebek merkezi olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç değerlendirmenizde en önemli katkıyı sağlayacak olan ise kesinlikle doktorun yaptığı tespitlerdir. Tedaviyi uygulayacak olan uzman doktor ile görüşerek en doğru ve en gerçek bilgileri kendisinden alabilirsiniz. Doktorlar konunun uzmanları olarak en doğru bilgiyi hastalara aktaracaklardır.

İlgili aramalar: tüp bebek merkezi seçerken nelere dikkat etmeli? hangi tüp bebek merkezi daha iyi? tüp bebek merkezi seçerken kriterler nedir?

Tüp bebek tedavisinin süreci nasıldır?

Tüp bebek tedavisinin süreci nasıldır?

Tüp bebek tedavi süreci, hastaya tedavinin uygulanmasının karar verilmesinin ardından, hangi protokolün uygulanacağının belirlenmesiyle birlikte başlar. Bu aşamada belirlenen protokolün türüne göre zamanlama konusunda değişiklikler yaşanabilir. Adetin 2. Veya 3. günü başlayan aktif tedavi dönemi olarak adlandırılan dönemden yaklaşık on gün kadar önce başlayan protokollerde, yapılan ultrasonografik değerlendirmelerde tedaviye engel herhangi bir durumun tespit edilmemesiyle birlikte tedavi süreci başlar ve aktif tedavi dönemine kadar günlük olarak yapılan iğnelerle devam eder. Ardından aktif tedavi dönemi başlar ve yaklaşık 10 ile 12 arsında süren bu dönem boyunca yumurtaların çoğaltılması amacıyla günlük yapılan iğnelerle tedavi süreci devam eder. Bu süre zarfında yumurtaların istenilen düzeye gelmesi gözlemlenir ve istenilen düzeye ulaşıldıktan sonra yumurta toplama işlemi planlanır. Planlanan işlemin gerçekleşmesinin ardından, aynı gün eşten alınan spermlerle, yumurtaların birleşmesi laboratuvar ortamında sağlanır. Ertesi gün yumurtaların döllenip döllenmediği kontrol edilerek, döllenerek embriyo ismini alan yumurtalar var ise bunlar anne rahmini taklit eden laboratuvar ortamında iki veya üç gün boyunca saklanır. Bu süre sonunda aralarında en iyi görünen, yaşa ve duruma göre uzmanlar tarafından değerlendirilen embriyoların iki tanesi transfer denilen işlemin gerçekleştirilmesiyle anne rahmine yerleştirilir. Transfer işleminin ardından on ya da 12 boyunca herhangi başka bir işlem yapılmaz ve gebelik testi aşamasına geçilir.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisinde süreç nasıl işler? tüp bebek tedavisinin işlem aşamaları nelerdir? tüp bebek tedavisinde sırayla neler yapılır?

Ses neden kalınlaşır?

Ses neden kalınlaşır?

Ses kalınlaşması oldukça ciddi sonuçlara neden olabilecek bir rahatsızlık türüdür. Özellikle bir haftayı aşan ses kalınlığı şikayetlerin de mutlaka bir uzmana başvurulması gerekmektedir. Ses kalınlaşması veya çatallaşması üst solunum yollarında yaşanmakta olan çeşitli enfeksiyonlar sebebiyle oluşabildiği gibi, ses tellerine aşırı yüklenme, ses tellerinin çeşitli nedenlerle tahriş olması ve çok sık rastlanılan bir şikayet türü olarak yoğun sigara kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır.

Ses kalınlığının tedavisi genellikle nedenin belirlenerek, bu nedene göre uygulanacak tedaviler süreçleri aracılığıyla yapılır. Ancak bir haftayı aşan ses kalınlaşması şikayetleri çok daha riskli rahatsızlıkların işareti olabilmektedir. Erken dönemde müdahale edildiğinde bu risklerin önüne geçebilmek mümkünken, geç müdahalelerde, cerrahi tedavi yöntemleri bile olumlu sonuç vermeyebilmektedir. Bu nedenle ses kalınlaşması son derece ciddiye alınması ve mutlaka bir uzmanın görüşüne başvurulması gereken bir rahatsızlık türüdür.

İlgili aramalar: ses neden kalınlaşır? sesin kalınlaşmasının nedeni nedir? seste kalınlaşma neden olur? konuşurken sesin kalın çıkması

Pişiğe ne sürülür?

Pişiğe ne sürülür?

Pişik tedavisi sırasında badem yağı, zeytinyağı ve pişik kremleri kullanılması gereklidir. Sudocran, popolin, sebamed, dalin, otacı, nivea vb. marka pişik kremleri pişiği önlemede oldukça başarılıdır. Sürüldüğü bölgedeki suyu toplaması sebebiyle, pişik tedavisinde eskiden beri kullanılmakta olan talk pudraları, önemli oranda işe yaramaktadır. Bununla birlikte günümüzde gerçek talk pudrasının bulunma güçlüğü ve talk pudrasının aynı zamanda vücutta ki suyu da emmesi ve dolayısıyla kuru bir cilt oluşturması sebepleriyle kullanılması tavsiye edilen ürünler arasında değildir. Elbette çeşitli yağlar ve kremler yardımıyla tedavi edilmeye çalışılan pişikler sırasında, bebeğimizin pişik olan bölgesinde bu durumu yaratan etkilerinde ortadan kaldırılması gereklidir. Düzgün havalanmayan, ıslak kalan, zamanında değiştirilmeyen bezlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan pişiklerin, mutlaka kısa sürede tedavi edilmesi gereklidir. Bebek her alt değişiminde altı 10-15 dakika açık kalarak havalandırılmalıdır. Tedavisi hemen yapılmayan pişikler zamanla mantar enfeksiyonları haline dönüşebilirler.

İlgili aramalar: hangi pişik kremi iyidir? pişiğe ne sürülür? bebeğimin altı pişti ne sürebilirim?

Tüp bebek tedavisinde IVM tekniği

Tüp bebek tedavisinde IVM tekniği

Tıp dilinde İn Vitro Maturasyon tekniği, tüp bebek tedavisi sırasında kullanılmakta olan ve vücut içerisinde yumurta hücrelerinin tam olarak olgunlaşmadan önce vücut dışına alınması ve laboratuar ortamında olgunlaştırılarak, mikro enjeksiyon işleminin yapıldığı yöntemidir. Halk arasında ilaçsız tüp bebek yöntemi olarak IVM tekniği, uzmanlar tarafından belirlenen sınırlı sayıda ki hasta grubuna uygulanan bir yöntemdir. Özellikle polikistik over ismiyle tanımlanan hastalığın bulunduğu kadınlar da tercih edilen bir yöntemdir. Tüp bebek tedavilerinde kullanılan ilaçların anne adayında oluşturabileceği bazı reaksiyonlara özel durumları olması, bu yöntemin tercih edilmesinde ki en önemli faktördür. İlaçla yapılan tüp bebek tedavilerine göre çok daha düşük başarı oranlarına sahip olan IVM tekniği, uzmanların görüşleriyle birlikte, çeşitli sağlık durumları sebepleriyle, tedavi sırasında uygulanacak olan ilaçları reaksiyon yaratabilmesi olasılığı bulunan hasta gruplarında kullanılmaktadır.

Kıl dönmesi için ameliyat şart mı?

Kıl dönmesi için ameliyat şart mı?

Kıl dönmesi, erken aşamalarında fark edilerek bazı ilaçların kullanımıyla tedavi edilse de tekrarlama riski oldukça yüksektir. Yüksek bir oranla kıl dönmesi tedavileri cerrahi müdahale şeklinde yapılmaktadır. Derinin altına doğru kılın uzaması ve bu durumun oluşturduğu apse ve enfeksiyonlardan kaynaklanan kıl dönmesi rahatsızlığının kesin tedavisi, deri altına doğru uzamakta olan kılın bulunduğu kökten çıkarılmasıyla ve yeniden uzarken normal yolla deri üstüne doğru uzamasının sağlanması şeklinde olabilmektedir. Bu doğrultuda deri altına doğru uzayan kılın, bu bölgeden çıkarılabilmesi ancak çeşitli çaptaki cerrahi müdahaleler sonucu olabilmektedir. Bununla birlikte erken aşamalarda fark edilen ve uzman tedavisine başvurulan kıl dönmelerinde, bölgeye deri altına enjekte edilen solüsyon ve ilaçların yanı sıra, enfeksiyonun kurutulması amaçlı kullanılan harici ve dahili yollarla alınan antibiyotik tedavileriyle de olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

İlgili aramalar: kıl dönmesi ameliyatsız geçer mi? kıl dönmesi için ameliyat olmak şart mı?

İUGR nedir?

İUGR nedir?

Tıp dilinde intra uterine growth retardation ya da kısa ismiyle İUGR tanımlanan rahim içi gelişme geriliği (İUGG olarak da kısaltılır, intra uterin gelişme geriliği), henüz rahimde bulunan fetüsün, annenin hamilelik yaşına göre olması gereken daha küçük olması durumuna verilen addır. Bununla birlikte annenin yaşı ve kilosu gibi bazı yan etkenler sebebiyle, hamilelik yaşına göre belirlenmiş kıstaslara uymayan ve aynı zamanda gelişme geriliği göstermeyen bebeklerde bulunmaktadır. Yani kriterlerin altında bir gelişim göstermiş her bebek İUGR olarak tanımlanamazlar.

Doğumların yüzde on gibi bir oranında karşılaşılan rahim içi gelişme geriliği, günümüzün ileri teknolojisi sayesinde ultrasonografi kullanılarak erken aşamalarda tespit edilebilmektedir. Simetrik ve Asimetrik olarak iki türü bulunan İUGR’ nin, simetrik olan türü bebeğin kafa, ayaklar ve diğer tüm organlarının gelişme geriliği göstermesi şeklinde tanımlanmaktadır. Simetrik İUGR’ nin oluşmasının ana sebepleri arasında, annenin kronik bir rahatsızlığın bulunması, hamileliğin ilk zamanlarında maruz kalınan toksik maddeler veya hamilelik sırasında yaşanan viral enfeksiyonlar bulunmaktadır. İkinci tür olan Asimetrik İUGR, hamileliğin son aşamalarında fetüsün uyluk kemiği, baş çevresi ve boyu normal değerler göstermekteyken, karın ve çevresinin olması gerekenden çok daha küçük olması şeklinde tanılanmaktadır.

İlgili aramalar: iugr nedir? iugr'nin açılımı nedir? iugg nedir? iugr ne demek?

Tüp bebek tedavisinde IMSI tekniği

Tüp bebek tedavisinde IMSI tekniği

Spermin morfolojik yapısının, günümüzün ileri teknolojisinin ürünü olan çeşitli cihazlar aracılığıyla incelenmesi sonucu genetik yapısının anlaşılabilmesini sağlayan bir tüp bebek tedavisi yöntemidir. Tüp bebek tedavilerinde mikro enjeksiyon aşamasında spermlerin yumurtalara yerleştirilmesi sırasında kullanılan normal büyütme oranı 200 ile 400 kat arasındadır. Tıp dilinde IMSI adı verilen özel bir mikroskop altında büyültme oranı 6000 kat düzeyinde olarak, spermi oluşturan genetik materyali taşımakta olan hücrelerin organellerinin de incelenmesini sağlamaktadır. Bu durum daha kaliteli ve daha düzgün olan spermlerin seçilmesinde büyük bir avantaj sağlamaktadır. Erkek kaynaklı olan çocuk sahibi olma problemleri için uygulanacak olan tüp bebek tedavilerinde, sperm seçimi yüksek önem taşımaktadır. Spermin yapısına bağlı olarak embriyo kalitesinin bozuk olduğu düşünülen hastalar IMSI yöntemi uygulanmaktadır.

Tüp bebek tedavisinde düşük riski nedir?

Tüp bebek tedavisinde düşük riski nedir?

Tüp bebek tedavileri sonucu oluşturulan gebeliklerdeki düşük ve bebekte oluşabilecek sakatlıklar veya dengesizlikler sorusu en fazla sorulan ve ebeveynlerin kafasını en fazla meşgul eden sorulardır. Tıbbi açıdan incelendiğinde doğal yollarla oluşan tekiz gebeliklerde, annenin vücudu sadece bu bir yumurtanın hormonal etkisine maruz kalır, ancak tüp bebek tedavilerinde olumlu sonuç yüzdesini arttırabilmek için, bazı durumlarda on veya on beş ayrı yumurtanın büyütüldüğü olabilmektedir.

Bu sebeple annenin vücudu her yumurtadan belirli bir oranda öströjen hormonuna maruz kalmaktadır. Vücutta oluşan kanamaların oluşma nedeni olan öströjen hormonu ile progesteron hormonunun dengesizliğidir. Dolayısıyla olağan yollarla oluşan gebeliklerden biraz daha fazla öströjen hormonuna maruz kalan annenin vücudu, yeterli miktarda progesteron hormonu üretemeyebilir. Ancak bu durum tüp bebek tedavilerinde tamamen uzmanların kontrolü altındadır. Her tüp bebek tedavisi sonrasında kontrol altında olan anne, uzman görüşüne bağlı olarak progesteron hormonu desteği yapılmaktadır. Dolayısıyla normal yollarla oluşan gebeliklerde ki düşük riski ile tüp bebek tedavilerindeki düşük riski arasında bir fark yoktur.

İlgili aramalar: tüp bebekte düşük riski nedir? tüp bebekte düşük riski daha fazla mıdır?

Bebek neden hıçkırır?

Bebek neden hıçkırır?

Hıçkırığın oluşma nedeni, tıp dilinde diyafrag makası olarak tanımlanan kasın kasılmasıdır. Diyafrag makası, göğüs boşluğu ile karın boşluğu arasındaki kastır ve bu kasta ortaya çıkan ani kasılmalar hıçkırığa neden olmaktadır. Diyafrag makasında ortaya çıkan bu ani kasılmadan dolayı, ses tellerinin hızla birbirlerine yakınlaşması sonucu çıkmakta olan ses hıçkırık olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin olan insanlarda sıklıkla yaşanan hıçkırıklar birçok faktör dolayısıyla ortaya çıkıyor olabilir ve pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Ancak yeni doğan bebeklerde bir yaşına kadar hıçkırıkların yüzde doksan dokuzu normal bir reflekstir. Bebeklerde beslenme sonrası midede yaşanan şişlikler, etrafı tanımaya ve öğrenmeye odaklı olan bebeklerin şaşırmaları, ani heyecanlanmaları durumunda hıçkırıklar meydana gelebilir. Bunun dışında ani sıcaklık düşüklükleri sırasında veya beslenme sırasında hava yutması durumunda bebeklerde hıçkırık meydana gelebilir.

İlgili aramalar: bebekler neden hıçkırır? bebeğim sürekli hıçkırıyor nedeni ne olabilir?

Tüp bebek tedavisinde yaş sınırı var mıdır?

Tüp bebek tedavisinde yaş sınırı var mıdır?

Tüp bebek tedavilerinde kadınlar için yaş sınırları vardır. Genel anlamda 18 ile 38 yaş arasındaki kadınların tüp bebek tedavilerinde olumlu sonuçlar alması çok da yüksek görülmektedir. Bununla birlikte 45 yaşa kadar tüp bebek tedavisi uygulansa da 42 yaşın üzerindeki kadınların tüp bebek tedavisi yöntemiyle gebe kalması oldukça düşük bir ihtimaldir.

Tüp bebek tedavilerinde başarıyı belirleyen birçok faktör olmakla birlikte, bunların en önemlisi olarak kabul gören faktör anne adayının yaşıdır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte fizyolojik ve doğal olarak yumurta rezervinin azalmasına bağlı olarak, tüp bebek tedavilerinden olumlu sonuç alınabilmesi yüzdesi de düşmektedir. Ancak bundan daha önemli olarak görülen faktör, yumurta sayısının azalmasından çok, yumurta kalitesinde yaşanan düşüklüktür. Yumurta sayısının fazlalığı sağlık embriyoların gelişebilmesinde önemli rol oymaktadır ve tüp bebek tedavisinde kullanılabilecek derecede sağlıklı embriyonun seçilebilmesini kolaylaştırmaktadır. Genel olarak kırk yaş ve üzerindeki anne adaylarının tüp bebek yöntemiyle gebe kalması olasılığı yüzde yirmi sınırını tüm dünya üzerinde olduğu gibi ülkemizde de aşamamaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisinde kadın için yaş sınırı var mıdır? tüp bebek için yaş sınırı nedir?

Bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur?

Bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur?

Bebeklerde gelişme geriliği anne karnından başlayarak ortaya çıkabilen bir durumdur. Hamilelik sırasında ve sonrasında bebeklerde, belirli dönemlerde fizyolojik ve davranışsal olarak belirli gelişimlerin yaşanması zorunludur. Bu gelişim aşamalarının ebeveynler ve doktorlar tarafından dikkatle izlenmesi gerekir. Gelişim aşamalarının doğru zamanda ortaya çıkmaması bebeklerde gelişme geriliği olarak adlandırılır. Bebeklerde hamilelikten itibaren gelişme geriliği çok çeşitli nedenlere dayalı olarak ortaya çıkabildiği gibi, yine erken tespit edilerek nedenin ortadan kaldırılmaması durumunda hayati veya kalıcı sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Bebeklerde gelişim geriliği, hamilelik sırasında oksijen eksikliği, annenin çeşitli rahatsızlıkları, annenin sigara, alkol veya uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı maddeleri düzenli olarak kullanması ve daha birçok nedene dayanabilir. Hamilelik sonrasın bebeklerde gelişme geriliği, doğum öncesi zamanlarda yaşanana bazı tespit etmekte gecikilmiş gelişim gerilikleri dolayısıyla ortaya çıkabildiği gibi, çeşitli kalp, beyin veya diğer organlarda var olan rahatsızlar sebebiyle oluşmaktadır. İkiz ve daha fazla sayıdaki gebelikleri çok daha yüksek oranda gelişim geriliği oluştuğu gözlenmiştir. Bununla birlikte hamilelik sırasında bebeklerin yaşadığı oksijen eksikliği, doğum sırasında ölüm riskini yükseltmekte ve fetüs de normal ağırlığın yüzde on daha altında bir ağırlığa sebep olmaktadır.

İlgili aramalar: bebeklerde gelişme geriliği nasıl olur? bebekte gelişim geriliğinin sebepleri nelerdir?

Öksürük şurubunun sakıncası var mı?

Öksürük şurubunun sakıncası var mı?

Son birkaç yıldır tüm dünya genelinde uzmanlar tarafından yapılmakta olan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan sonuçlara göre öksürük şurubunun yararları irdelenmeye başlamıştır. Öksürük şuruplarının yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu konusunda da bu neden dolayısı ile de çeşitli araştırmalar gerçekleştirilmektedir.

Bu noktada özellikle iki yaş altı çocuklar için öksürük şuruplarının yarardan çok zarar vermesi nedeni ile kullanımına izin verilmemektedir. Bu noktada da yapılan araştırmalar neticesinde insanların öksürük şurubu kullanmamasının daha iyi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Alınmakta olan sonuçlar nedeni ile de uzmanlar sadece iki yaş altı bebekler için değil aynı zamanda da yetişkinlerde dahil olmak üzere kimsenin öksürük şurubu kullanması tavsiye edilmemektedir.

Zaten öksürüğün tamamen kesilmesi de çok doğru bir durum değildir. Çünkü öksürük solunum yollarının bir refleksidir. Yani vücutta yer almakta olan yabancı maddeleri ve salgıları atmak amacı ile bir reflekstir. Bu noktada da özellikle kişinin öksürüğün altında yatan bir astım ya da KOAH gibi bir hastalığı bulunuyor ise öksürüğün kesilmesi o kişi için daha zararlı olacaktır. Çünkü vücuttaki salgılar atılamaz ve bunlar bronşları tıkar ve çok daha tehlikeli durumlara yol açabilmektedir.

İlgili aramalar: öksürük şurubu zararlı mıdır? öksürük şurupları sağlığa zararlı mıdır? öksürük şurubu içmenin sakıncası var mı?

Tüp bebek tedavisinde nelere dikkat etmek gerekir?

Tüp bebek tedavisinde nelere dikkat etmek gerekir?

Çok hassas bir tedavi yöntemi olan tüp bebek tedavilerinde, en önemli olan uzmanların hastalara verdiği direktifleri tam olarak dinlemeleri ve uygulamalarıdır. Bu direktifler tedavinin başarılı olarak ilerleyebilmesi için yüksek önemde olduğu gibi, annenin sağlığının bozulmaması içinde gereklidir. Özellikle tüp bebek tedavilerinde uzmanların verdiği ilaç dozları, yüksek önemdedir ve hastalar bu ilaçları genelde kendileri almaktadır. Uzmanlardan kullanılacak ilaçların dozlarının ve zamanlarının tam olarak öğrenilmesi ve elbette buna uygun olarak uygulanması tedavinin başarısı için çok yüksek önemde gereklidir.

En fazla sorulan sorulardan bir tanesi olan, tedavi süresince ne tür gıdaların tüketilmesi gerektiğidir. Tedavi süreci içerisinde anne adayının gıda tüketim alışkanlıklarında aşırı olarak tükettiği herhangi bir gıda yoksa değişiklik yapmasına gerek duyulmamaktadır. Sadece uzmanlar tarafından bol miktarda su içilmesi önerilmektedir, kahve ve çay tüketiminin normal sınırlarda kalması aşırıya kaçmaması kaydıyla da herhangi bir yan etkisi yoktur.

İlgili aramalar: tüp bebekte nelere dikkat etmek gerekir? tüp bebek tedavisi alırken nelere dikkat edilmelidir?

Tüp bebek tedavisinin riski var mı?

Tüp bebek tedavisinin riski var mı?

Tüp bebek tedavilerin de en önemli risk olarak tedavinin başarılı olmamasıdır. Tedavi amacıyla yapılan bu işlemin başarısız olması uzmanlar tarafından bir risk olarak değerlendirilmektedir. İkinci sıradaki diğer risk olan çoğul gebelik riski, tüp bebek tedavilerinin bir komplikasyonu olarak görülmektedir. Sağlık bakanlığının bu konuda düzenlediği yeni bir yönetmelikle, tüp bebek tedavilerinde, ebeveynler tarafından avantaj olarak görülen birden fazla embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi işlemi sonucunda ortaya çıkabilen çoğul gebelikler sınırlandırılmıştır. Günümüzde embriyo transferleri iki adetten fazla yapılmamaktadır.

Üçüncü sıradaki ve sıklıkta karşılaşılan diğer bir risk olan, yumurtaların sayısının arttırılması amacıyla kullanılan ilaçlar sebebiyle fazla sayıda yumurtanın oluşması sonucu ortaya çıkabilen Hiperstimilasyon sendromu olarak bilinen, fazla sayıda yumurtanın cevap vermesine bağlı olarak karın içerisinde sıvı toplanması riskidir. Ancak uzman kontrolü altında yapılan tüp bebek tedavilerinde tüm bu risklerin minimuma indirilmesi için, tedavinin başından itibaren itina ile çalışılmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisi riskli midir? tüp bebeğin tehlikesi var mı? tüp bebek tedavisinin anne için sakıncası var mı?

Tüp bebek tedavisi alırken spor yapılır mı?

Tüp bebek tedavisi alırken spor yapılır mı?

Tüp bebek tedavilerinin başarılı sonuçlanmasındaki en önemli faktörlerden biri uzmanların direktiflerini iyi dinlemek ve kati suretle uygulamaktır. Tedavi sürecinin büyük bölümü klinik dışında yapılan tüp bebek tedavilerinde, uzmanların yönlendirmeleri dikkatle dinlenmeli ve uygulanmalıdır. Dolayısıyla tüp bebek tedavisi sırasında spor yapılıp yapılmaması uzmanların kişinin sağlık durumuyla ilgili tespiti doğrultusunda karar verilebilen bir durumdur. Genel olarak tüp bebek tedavilerinde anne adayının spor ve egzersiz gibi bedenini yorabilecek her türlü aktiviteyi tedavi boyunca bırakması gerekmektedir. Bununla birlikte özel durumlarda doktorların tavsiyelerine uygun olarak hareket edilebilmektedir. Hastadan hastaya değişen birçok faktör spor yapılıp, yapılmaması gerektiğinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle bu soru ancak tüp bebek tedavisini uygulayan uzman hekim tarafından cevaplanabilir.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisinde egzersiz yapılır mı? tüp bebek tedavisi alırken spor yapılabilir mi?

Luteal faz defekti nedir?

Luteal faz defekti nedir?

Her bayanda yumurtlama döneminden önce, adetin ilk başladığı dönemde, rahim içi zarı kalınlaşmaktadır, yumurtlamanın gerçekleşmesinin ardından ise kalınlaşma süreci durarak olgunlaşma süreci başlar. Bu ikinci evreye yani zarın olgunlaşması süreci tıp dilinde luteal faz olarak tanımlanmaktadır. Rahim içi zarının gelişmesinde sorunların yaşandığı, zarın gelişemediği durumlar ise tıp dilinde kısaca LFD olarak isimlendirilen Lüteal faz defekti olarak tanımlanmaktadır. Lüteal faz defekti’ nin bir hastalık olduğu konusunda görüş birliği yoktur. Her kadında belirli dönemlerde ve belirli yüzdelerle gerçekleşebilen bir durum olduğu için uzmanlar tarafından tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Ancak luteal faz defekti kısırlığa neden olabilen bir durum olduğu için, nedenlerinin minimuma indirildiği bir tedavi süreci geçirilmesi olası bir durumdur.

İlgili aramalar: luteal faz defekti ne demek? lfd nedir?

Tüp bebek tedavisinde beslenme

Tüp bebek tedavisinde beslenme

Tüp bebek tedavileri sırasında anne ve baba adayının beslenme alışkanlıklarında bir takım değişikliklere gitmesi, tedavinin olumlu sonuçlanabilmesi için gereklidir. En önemli etkenler biri olan sigara alışkanlığının tedavi süresince bırakılması, tedavi sürecinin başarı oranını yükseltecektir.

Doğal yollarla oluşan gebeliklerde nasıl bir beslenme yolu izleniyorsa ve özel bir besin grubuna yönelik diyet uygulanmıyorsa, tüp bebek tedavileri sırasında da beslenme alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik yapılması gerekmemektedir. Bununla birlikte anne adayın bol su tüketmesi, gebeliğin iki ay öncesinden itibaren folik asit takviyesi alması gereklidir.

Hastaya göre değişmekte olan bazı özel durumlar sebebiyle takviye gerekmesi durumunda erkekte ve bayanda uygulanılması gereken diyetler ise uzman doktorlar tarafından şartlara göre özel olarak belirlenmektedir.

İlgili aramalar: tüp bebek bekleyenler nasıl beslenir? tüp bebek tedavisinde beslenme nasıldır?

Tüp bebek denemesi başarısız olursa yeniden denenebilir mi?

Tüp bebek denemesi başarısız olursa yeniden denenebilir mi?

Tüp bebek tedavileri devam eden süreçleri içerisine alan tedavi yöntemleridir. Genel olarak çeşitli kısırlık tedavilerinin sonucunda başvurulan bir yöntem olan tüp bebek tedavileri, çiftlerin çocuk doğuramama problemleri sonucunda uzmanların önerisiyle başvurulan bir yöntem olması sebebiyle, tedavinin olumsuz sonuçlanması riski var olan tedavi türlerindendir. Bunun yanı sıra çiftlerin en uygun koşullara sahip olmaları çeşitli testler ve takviyeler yardımıyla sağlandıktan sonra uygulanan tedavinin başarısız olması sonucunda, tedavi tekrarlanmaktadır. Bir anne adayına bir yıl içerisinde beş defayı geçmemek, toplamda ise 8 defayı geçmemek kaydıyla tüp bebek tedavisi tekrarlanabilir. Başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi sonrasında yapılan tetkiklerle, başarısızlığın nedenleri bulunarak buna yönelik başkaca tedavi türleri uygulanıp, tüp bebek tedavisinin uygulanması sağlanmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek tedavisi başarısız olursa yeniden denebilir mi? tüp bebek tutmazsa tekrar denenir mi?

Lazer epilasyonla tüyler nasıl alınıyor?

Lazer epilasyonla tüyler nasıl alınıyor?

Günümüz modern dünyası için lazer epilasyon, epilasyon yöntemleri arasında en modern yöntem olarak gösterilebilmektedir. Lazer epilasyonda önem arz etmekte olan konu ışığın dalga boyudur. Bu noktada ışın kıl köküne etkide bulunmaktadır. Kıl kökü, koyu renkli hücrelere doğrudan etkide bulunmaktadır.

Bu noktada ışık enerjisi, ısı enerjisine dönüşmekte ve kıl kökü kalıcı olarak tahrip edilmektedir. Bu sayede de bu nokta üzerinde herhangi bir tüy çıkışı gerçekleşmemektedir. Lazer epilasyon uygulamaları için önemli olan bazı noktalar ve hususlar bulunmaktadır. Bu noktada da lazer epilasyon için kılın yapısı ve cildin yapısı oldukça büyük bir önem arz etmektedir.

Burada lazer epilasyon uygulanacak kılın yapısı kalın, koyu renkte ve sertse, cildin açık olması ile lazer epilasyon uygulaması sonuç olarak çok daha iyi bir başarı elde etmektedirler. Lazer epilasyon uygulaması için cilt tespiti ve analizi elbette ki klinik deneyim ile ve gözlem vasıtası ile yapılmaktadır. Bu noktada farklı lazer tipleri uygulanabilmektedir. Bu noktada lazer tipine göre başarılı sonuçlar mutlak suret ile belirtmiş olduğumuz şekilde kıl yapısı ve özelliklerinin olması gerekmektedir.

İlgili aramalar: lazer epilasyonla tüyler nasıl alınır? lazerle kıllar nasıl alınıyor?

Kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir?

Kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir?

Günümüzde sıklıkla kullanılmakta olan kişiye özel tüp bebek tedavisi tabiri, yanlış olarak bilinmekte ve algılanmaktadır. Tedavinin türü itibariyle tüm tüp bebek tedavileri kişiye özel koşullarla yapılmaktadır.

Her anne ve baba adayının vücutlarının tüp bebek tedavisine verecekleri tepkilerin farklı olması, her tedavinin planlanması ve uygulanması safhalarında uzmanlar tarafından belirlenen değişiklikler olmasına sebep olmaktadır. Kullanılacak ilaç dozları ve uygulamalar her tüp bebek tedavisinde hastanın bulgularına göre özel olarak planlanmakta ve uygulanmaktadır. Her ne kadar belirli standartlar dahilinde yapılan bir tedavi türü olarak görülse de, tüp bebek tedavisi süreçleri, oldukça hassas ve her kişiye göre değişmekte olan tedavi türleridir.

Tüp bebek tedavisi adaylarının her birine, tedavinin doğu şekilde planlanması ve uygulanması için farklı testler yapılmakta ve buna bağlı olarak her hastaya özel olarak çeşitli dozlarda ilaçlar kullanılmakta ve her kişiye farklı uygulamalar yapılmaktadır. Kişiye özel tüp bebek tedavisi genel olarak medyatik bir tanımlamadır.

İlgili aramalar: kişiye özel tüp bebek tedavisi nedir? kişiye özel tüp bebek tedavisi nasıl olur?

Bebeğin burnu neden akar?

Bebeğin burnu neden akar?

Çocuklar burun akıntısının nedeni yetişkinlerden farklı olarak bir nedeni enfeksiyondur. Yani bu burun içi enfeksiyonları olabilir, burun geresi enfeksiyonları olabilir, çocuklarda çok da fazla rastlanmamak ile birlikte sinüzit burun akıntılarına neden olabilmektedir.

Yetişkinlerden farklı çocuklarda yapısal burun eğriliği, yani kıkırdak ve kemiğe ait olarak akıntıların ulaştığı akıntılar çok çok daha azdır. Çocuklardaki burun akıntısı için alerjik hastalıklar, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da oldukça etkili olmaktadır.

Çocuklar yetişkinlerden daha da farklı olarak kış dönemlerinde okul ya da kreş gibi mekanlarda birbirlerine çok yakın yaşamaları nedeni ile nezle ve grip gibi viral enfeksiyonları taşıyabilmektedirler. Yaz dönemlerinde okulların kapanması, kapalı ortamların nispeten açılması ve özellikle denize girilmesi ve güneş etkilerinin artması sayesinde bu tür enfeksiyonları seviyesi oldukça azalmaktadır.

Yetişkinlerde olduğu gibi aynı zamanda da mevsimsel değişikliği olan ilkbahar aylarında burun akıntısı artış göstermektedir.

İlgili aramalar: bebeğin burnu neden akar? bebeklerde burun akıntısı neden olur? bebeğimin burnu neden akıyor olabilir?

Tüp bebek tedavisinde başarı oranı nedir?

Tüp bebek tedavisinde başarı oranı nedir?

Tüp bebek tedavilerinin başarı oranı pozitif gebelik sonucuna bağlı olarak değerlendirilmemelidir. Önemli bir oran olarak kabul görse de, pozitif gebelik gerçek klinik başarı oranı olarak sağlıklı olarak bebeğin doğumu oranıdır. Dünya genelinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, tüp bebek tedavilerinde başarı oran yüzde yirmi dört ile yirmi beş arasındadır. İlginç olarak dünya genelinde olağan nüfus artış hızı da, her aybaşına yüzde yirmi beş civarında ölçülmektedir.

Doğal nüfus dengesinin yüzde yirmi beş olduğu bir sistem içerisinde tüp bebek tedavileriyle de ulaşılmış olan bu rakam, olağan ve başarılı bir oran görülmektedir. Tıbbın tüp bebek tedavisine bakış açısı, normalde çocuğu olmayan çiftlere tüp bebek tedavisi yapılarak, doğanın vermiş olduğu yüzde yirmi beşlik şansın, yeniden başarılı bir şekilde uygulanabilmesi şeklindedir.

İlgili aramalar: tüp bebekte başarı şansı nedir?

Emziren anneler hangi ilaçları kullanabilir?

Emziren anneler hangi ilaçları kullanabilir?

Emziren annelerin ilaç kullanımları çok zorunlu kalınmadıkça tavsiye edilen bir durum değildir. Kullanılan ilaçlar yoluyla vücuda alınan maddeler emzirme yoluyla bebeğe ulaşarak, bebekte birçok farklı sorunun ortaya çıkmasına neden olabilirler. Bu sorunlar kronik veya ileri düzeyde hastalıkların oluşmasına kadar varabilmektedir.

Yeni doğan bebekler hassas bir gelişim sürecinden geçtikleri için ve anne sütü bebeklerin gelişim sürecindeki en önemli faktör olduğu için ilaç kullanılması büyük sakıncaların ortay çıkmasına sebep olabilmektedir. Ancak annenin kronik rahatsızlıkları dolayısıyla ilaç kullanması zorunluluğu var ise, uzman doktorların denetiminde bebek ve emzirme faktörünün değerlendirilmesinin ardından çözümler üretilmektedir.

Emziren annelerin genel problemlerinden biri olan ve emzirmeden kaynaklanan ağrı ve acının önüne geçebilmek için yine uzman bir doktorun görüşüne başvurulmalıdır. Bununla birlikte, bebeğin yaşıyla doğru orantılı olarak, o yaştaki bir bebeğin kullanabileceği tüm ilaçların anne tarafından kullanılmasında bir sakınca görülmemekle birlikte, kullanılan her ilacın mutlaka doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir.

İlgili aramalar: çocuk emzirenler hangi ilaçları kullanabilir? emziren anneler ne tür ilaçlar alabilir? çocuk emziriyorum ilaç kullanabilir miyim?

Böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Böbrek taşı insanların en büyük sorunları ve rahatsızlıkları arasında yer almaktadır. Bu noktada böbrek taşının çok daha rahat bir şekilde düşürülebilmesi için belirli bazı hususlar bulunmaktadır. Ağrı böbrek taşlarının en büyük belirtisidir ve insanları en çok zorlamakta olan şikayet olarak gösterilebilmektedir.

Dolayısı ile ağrının tedavisi, insanlar için oldukça büyük bir önem arz etmektedir. Bazı durumlarda hastaneye yatırarak, damardan serum ile birlikte ağrı kesicilerde vermek gerekli olabilmektedir. Ağrı kesicinin faydalı olmadığı durumlarda, morfin gibi geçici ağrı kesicilerin kullanılması da söz konusudur.

Ağrı birden ortaya çıkmakta ve insanları oldukça zorlamaktadır. Bu noktada insanların özellikle taşın oluşumunu engelleyici hususlara önem göstermesi gerekmektedir. Çikolatanın, çayın ve kahvenin aşırı miktarlarda tüketilmesinden mümkün olduğunca uzak durulması gerekmektedir. Özellikle kadınlarda mesaneye (idrar kesesi) yakın bölgelerde ki küçük çaptaki taşların düşmesi için hareketli bir yaşam gerekir. İp atlamak, koşmak vb. sporlar bu konuda size yardımcı olabilir. Hareketsiz bir yaşam sürmek, spordan uzak kalmak da böbrek taşı oluşumunu kolaylaştırır.

İlgili aramalar: böbrek taşını daha kolay nasıl düşürürüz? böbrek taşının rahat düşmesi için ne yapabiliriz?

Bebeği sürekli hıçkırık tutması normal mi?

Bebeği sürekli hıçkırık tutması normal mi?

Yeni doğan bebeklerde hıçkırık oldukça sık olarak görülebilmektedir ve yeni doğan bebeklerde hıçkırık bir problem olabilmektedir. Çok sık değil ama olabilmektedir. Bebekteki hıçkırık merkezi sebepler ile olmamış ise yani beyinde bir takım hususlar nedeni ile olmamasında sorun bulunmamaktadır.

Bu noktada çünkü bebeklerin beyninde oksijenlenme azlığı, kanlanmanın iyi olmaması, beyin fonksiyonlarda değişiklikler ve ona bağlı beyinsel uyarıların kalkması ile oluşan karın zarındaki kasılma nedeni ile hıçkırık olabilmektedir.

Ama bunun haricinde bebeklerde hıçkırık nedeni ile olarak en sık olarak görüle sebep, annelerin veyahut çocuğu besleyen kişilerin dengesiz ve bilinçsiz olarak çocuğu beslemeleridir. Bu çocuğa bir kerede fazla gıda verilmesi ile ortaya çıkmaktadır. Bu durum çünkü zaten küçük olan bebeklerin midesinin ani genişlemesine neden olmaktadır. Midedeki bu genişleme nedeni ile de karın zarındaki gelişmeler irinti olur ve hıçkırığın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Kimler tüp bebek sahibi olabilir?

Kimler tüp bebek sahibi olabilir?

Belirli bir yaş aralığındaki tüm kadınlar, sperm verebilecek tüm erkekler, rahimi olan tüm hanımlar tüp bebek tedavisi için uygun koşullara sahiptir. Genel olarak 18 ile 43 yaş aralığında ki yumurta alınabilecek tüm kadınlara tüp bebek tedavisi uygulanabilir.

İki tüpü kapalı olan kadınlar, ağır sperm faktörü bulunan erkeklerin çocuk yapmada engel teşkil ettiği vakalarda, açıklanamayan kısırlık vakalarına, çeşitli kısırlık tedavileri uygulanmış ancak olumlu sonuç alınamamış vakalara, yumurtalık yaşı ve kalitesi düşük olan vakalara veya birkaç defa gebe kalınmış olmasına rağmen düşükle sonuçlanmış gebelik vakalarına ve benzeri niteliklerdeki tüm vakalara tüp bebek tedavisi yapılmaktadır. Kısırlık tedavilerine başladıktan sonra, tespit edilen duruma göre uzmanların görüş bildirmesi sonucunda tüp bebek tedavisi uygulanmaktadır.

İlgili aramalar: tüp bebek sahibi olmak için neler gerekli? kimler tüp bebek sahibi olabilirler?

Emziren annenin yedikleri bebeğe geçer mi?

Emziren annenin yedikleri bebeğe geçer mi?

Emzirme dönemlerinde annelerin dikkatli bir şekilde besin tüketimi ve ilaç tüketimi gibi detaylara oldukça büyük bir önem göstermesi gerekmektedir. Bu noktada emzirmekte olan annelerin kullanmakta oldukları ilaçlar, süt yolu ile bebeğe geçebilmektedir. Bu noktada annelerin tüketmekte oldukları besinler ile ilgili olarak süt yolu ile bebeğe geçerek bebekte gaz yaptığına dair bazı bilgiler bulunmaktadır.

Ancak bu konuda net ve kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Annenin içtiği inek sütünün çocuğa gaz yapacağı söylenir. Böyle bir durumun oluşması için bebeğin inek sütüne karşı alerjisi olması gerekir. Sütteki enzimlere, proteine ya da şekere karşı alerjik bir reaksiyon var ise bebekte gaz sancısı olabilir.

Bu noktada bazı uyuşturucu maddeler emzirmekte olan annelerin sütleri ile bebeklerine geçebilmektedir. Özellikle emziren annelerin kesinlikle sigara içmemesi gerekir.

İlgili aramalar: Emziren annenin yediği bebeğe geçer mi? emziren annenin aldığı besinler bebeği etkiler mi?

Lazer epilasyon pahalı mı?

Lazer epilasyon pahalı mı?

Günümüz modern teknoloji sayesinde uygulanabilmekte olan lazer epilasyon kalıcı epilasyon sağlamaktadır. Bu uygulama sayesinde de kıllarda tekrar büyüme olsa bile oluşacak kıllar zayıf, açık ve renkli kozmetik önemi az tüyler biçiminde yer alıyor.

Bu noktada teknolojinin sunmakta olduğu bu yöntem oldukça güvenli bir epilasyon yöntemidir. Ayrıca kullanılmakta olan cihazın kapasitesine ve niteliklerine göre değişmekle birlikte oldukça kısa sürelerde sonuç alınabilmesine olanak sağlayacak bir nitelikte hızlı bir yöntemdir. Ağda uygulamalarında görülebilen cilt enfeksiyonu ve bulaşıcı hastalık riski yoktur.

Bu gibi daha pek çok detay ve husus nedeni ile de uzun vadeli olarak çok daha ekonomik olmaktadır. Toplam maliyet olarak diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında çok daha ucuzdur.

İlgili aramalar: lazer epilasyon pahalı mı? lazerle tüy almak ucuz mu?

Bebek neden hapşırır?

Bebek neden hapşırır?

Özellikle yeni anne olan bayanlar bebeklerinin en ufak hapşırmasında oldukça büyük bir evham yapabilmektedir. Öyle ki hemen bir doktora gösterme telaşı içerisine girebilmektedir. Ancak annelerin bu denli bir telaşa kapılmasına neden bulunmamaktadır. Çünkü bebeler oldukça sık olarak hapşırmaktadırlar.

Bunun en temel nedeni ile de hapşırmak bebekler için pek çok zaman gayet normal olan bile refleks ve vücutlarının vermekte olduğu normal bir reaksiyondur. Bebeklerin hapşırması konusunda uzmanlar, bebek hapşırığının bir refleks olduğunu, bu refleksin de burun mukozasının uyarılmasıyla ortaya çıktığını belirtmektedirler.

Bebeğin özellikle de kaloriferli evlerde kuru hava ve toz ile temas etmeleri sık sık hapşırmalarına yol açmaktadır. Çok hafif ısı değişiklikleri, hatta ışık ve güneş bile bir bebeğin hapşırmasına neden olabilmektedir. Bu noktada da unutulmaması gereken bu hapşırıkların bebeğe herhangi bir zararının bulunmadığıdır. Bu neden dolayısı ile de annelerin hapşırığı değil, öksürüğü dikkat vermesi gerekmektedir.

İlgili aramalar: bebek niçin hapşırır? bebeğin hapşırması hasta olduğunu mu gösterir? bebeğim hapşırıyor acaba hasta mı?

Bebeğin burnu akıyor ne yapabilirim?

Bebeğin burnu akıyor ne yapabilirim?

Çocuklar burun akıntısı ve tıkanıklığı bazı durumlarda çok da uzun sürebildiği için bebeklerin ağzı açık olarak uyumalarına neden olmaktadır. Özellikle gece vakitlerinde çocuğun ağzı açık olara uyuması sebebi ile bütün bünyenin bir takım sorunları ortaya çıkabilmektedir.

Bu sorunların arısında ağız kuruluğu ve burun fonksiyonları ortadan kalktığı için akciğere giden havanın nemlenmemesi ve soğuk olarak içeriye girmesi nedeni ile bazı birtakım ikincil hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Buna engel olmak amacı ile bulunan ortamın olabildiğince nemli ve sıcak olacak şekilde oluşturulması büyük bir önem arz etmektedir.

Bu iş için günümüzde teknolojide yararlanılabilmektedir. Bu noktada bebeğin bulunduğu ortamı nemlendiren cihazlar bulunmaktadır. Evde çocuğun çokça su içmesi sağlanması gerekmektedir. Çünkü mümkün mertebe içerideki hem enfeksiyon hem de alerjik uyaranların ortamdan uzaklaşması açısından çok önemlidir.

İlgili aramalar: bebeğimin burnu akıyor ne yapabilirim? bebeğin burun akıntısı için ne yapılabilir?

Bebeğe aşı yaptırmak zorunlu mu?

Bebeğe aşı yaptırmak zorunlu mu?

Günümüzde en büyük karmaşalardan biri de bebelerin aşı yaptırılmasının zorunlu olup olmadığıdır. Bu noktada günümüzde insanlar bazı sebeplere dayalı olarak bebeklerinin aşılarını yaptırmak istememektedirler. Sonuç olarak da kendilerini bir karmaşa içerisinde bulmaktadırlar.

Bu noktada öncelikle bebeklerin aşı yaptırmaları oldukça gerekli ve öneme alınması gerekli olan bir durumdur. Çocukların büyük rahatsızlıklara sebep vermekte olan büyük, bulaşıcı ve tehlikeli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmasına yardımcı olabilmek için bebeklerin aşı yaptırılması elzem hale gelmektedir.

Bu noktada tüm dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de devlet tarafından bazı yaptırımlar, bebeklerini aşı yaptırmayan aileler için gerçekleştirilmiştir. Bu noktada özellikle devlet tarafından kesinlikle bebeğin aşı yaptırılmasına ihtiyaç duyması durumunda gerekli olan yaptırımları gerçekleştirebilme yetkisine sahiptir.

İlgili aramalar: bebeği aşı yaptırmak mecburi mi?

Emziren anneler acı yiyebilir mi?

EEmziren anneler acı yiyebilir mi?

Emziren annelerin günlük kalori alım miktarı, normal süreçten iki kattan daha fazla olması sebebiyle, belirli besin gruplarını sıklıkla tüketmeleri gerektiği bir süreç geçirmektedirler. Sıvı alımının yüksek düzeyde olduğu bu dönem, bol süt sağlanabilmesi için oldukça büyük önem taşır. Sıvı alımın yarsından fazlasının su içerek olması kalan kısmının ise meyve suları ve günde bir litreye yakın bir düzeyde süt veya türevleri şeklinde yapılması tavsiye edilir.

Bazı maddeler, bazı bebeklerde rahatsızlara ve reaksiyon göstermelerine sebep olabilirler. Acı ve yağlı besinler bu konuda riskli olan besin gruplarındadır. Fazla acı tüketimi veya acı tüketimi, süt yoluyla bebeğe geçebilmekte ve bebekte ağlama nöbetlerine sebep olabilmektedir.

İlgili aramalar: emziren anneler acı yiyebilir mi? bebek emziren kadın biber yiyebilir mi? acı biber yersem sütüme geçer mi?

Bebeğe öksürük şurubu verilir mi?

Bebeğe öksürük şurubu verilir mi?

Öksürük öncelikle bir belirti tipidir. Bu neden dolayısı ile de aslında öksürüğün geçirilmesi ilk amaç değildir. Öncelikle öksürüğün ne olduğunun anlaşılması gerekmektedir ve altında yatan asıl hastalığın geçirilmesi gerekmektedir. Bu durumda aslında öksürüğün nasıl bir öksürük olduğu ve yanında hangi belirtilerin ve bulguların olduğu ile oldukça yakından ilişkilidir.

Eğer bu bir üst solunum yolu enfeksiyonu ise bebek on ila on beş gün kadar öksürecektir. Bu öksürük oldukça normaldir. Bu durumda da yapılacak şey daha çok sıcak sıvılar ve ılık sıvılar vermek olacaktır. Bunun dışında bulunduğu odada aynı zamanda da nem bulunması ve buhar bulunması gerekmektedir.

Ayrıca bal, zencefil ve limon gibi karışımları tüketmesinde oldukça fayda bulunmaktadır. Öksürük şurupları ile genel olarak semptom gidericidir. Yani öksürük şurubu aslında tedavi edici ya da tedaviye katkıda bulunucu bir tarafı bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalara göre iki yaşın altındaki çocuklar için öksürük şurupları faydadan çok zarar vermektedirler. Bu neden dolayısı ile bu öksürük şuruplarının iki yaşın altında ki çocuklar için kullanıma izin verilmemektedir.

İlgili aramalar: bebeğe öksürük şurubu verilir mi? öksüren bebeğe ne verilir? bebeğin öksürüğü nasıl geçer?

Anensefali tekrarlar mı?

Anensefali tekrarlar mı?

Anensefali folik asit, bakır ve çinko eksikliği ile ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Bu tür eksikliklerin annede oluşması, ve bunların oluşmasına neden olan etkilerin ortadan kaldırılmaması durumunda tekrarlama olasılığı çok güçlüdür. Anensefali anomalisine sahip bir hamilelik geçirmiş olan annelerin, tekrar hamile kalmadan önce uzmanların denetiminde bir süreç yaşamaları önerilmektedir.

Oldukça eziyetli ve büyük psikolojik etkiler yaratabilen anensefali hastalığı, tekrarlama olasılığı ile hem annenin hem de bebeğin yaşamını tehlikeye sokabilir. Hamilelik öncesi dönemde ve hamilelik esnasında sürekli uzman denetiminde kalınması ve daha önce bu hastalığa sebep olan nedenlerin belirlenerek bu doğrultuda takviyeler yapılarak normal bir gebelik süreci geçirilmesi mümkündür. Anensefali hastalığına sahip bir gebelik geçirmiş olan annelerin, sonraki hamileliklerinde çok dikkatli olmaları gerekmektedir.

Anensefali neden olur?

Anensefali neden olur?

Anensefali kafa kemiklerinin ve bazı vakalarda beyinin tamamının olmaması, fetüsün doğru yönde gelişememesi anomalisine tıp dilinde verilen isimdir. Anensefali hastalığının oluşumunda annenin sağlığı veya hamilelik süreci içerisindeki çevresel etkiler neden olabildiği gibi genetik bazı işaretlerinde neden olması olasıdır.

Genel olarak Folik asit, bakır, çinko eksikliğine bağlı olarak oluşan bu hastalık, bir takım çevresel ve toksik etkiler nedeniyle de oluşabilmektedir. Anensefali anomalisine sahip bebeklerin yüksek oranda doğmadan önce, doğanlarında doğduktan çok kısa bir süre sonra ölmeleri nedeniyle ve dahası hastalığın hiçbir tedavi yöntemi olmaması sebepleriyle, anensefali teşhisi konan vakalarda, uzmanlar hamileliğin sona erdirilmesi önerisinde bulunabilirler.

Tedavisinin bulunmayışı, doğumdan sonra ölmesi sonucu ebeveynlerde oluşturacağı psikolojik rahatsızlıklar, bakım sürecinin oldukça pahalı olması ve sadece yaşatmaya çalışırken birçok eziyet çekmesi gibi sebepler yüzünden, anensefali hastalığına yakalanmış olan bebeklerin, daha hamilelik sırasında hamileliğin sonlandırılması en doğru çözümdür. Hamileliğin ilk safhalarından itibaren uzmanlar tarafından kontrol altında tutulan anneler, anensefali teşhisinin erken konularak, çözüme daha çabuk ulaşılmasında önemli bir rol oynar.

İlgili aramalar: anensefalinin nedenleri nelerdir? anensefali neden olur? bebek neden beyinsiz doğar? bebeğin beyninin olmayışının nedenleri neler?

Düşük hapı işe yarar mı?

Düşük hapı işe yarar mı?

Bu konuda çeşitli ilaçlı yöntemler bilinmekte ve kullanılmaktadır. Ancak her yöntemin ancak gebeliğin dönemi ile ilgili olarak düşük yaptırma olasılığı olduğu gibi, bu yöntemlerin büyük bir kısmı anne sağlığına zarar veren unsurlarda taşımaktadır.

Fransa’ da geliştirilmiş olan Mifepristol isimli tablet ile birlikte mizoprostol isimli tabletin beraber olarak ve doğru zamanlamayla kullanılması sonucunda düşük yaptırdığı bilinmektedir. Buna rağmen yan etki ve insan sağlığı konusunda oldukça güven verici sonuçlar ortaya koymuş olan bu ilaçlar, dünya genelinde çok az ülke sağlık bakanlığı tarafından onaylanarak satışa sunulmuştur. Satışa sunulmamasının en büyük nedeni ise ilaçların herhangi bir neden ve etki yaratma olasılığı değil, kürtaj karşıtı düşüncenin yoğun baskısıdır. Ülkemizde de sağlık bakanlığı tarafından onaylanmamış ve satışı yasak olan bir ilaçtır.

İlgili aramalar: düşük hapı işe yarar mı? düşük hapı oluyor mu?

Düşük hapı nasıl kullanılır?

Düşük hapı nasıl kullanılır?

Düşük hapı dünyanın birçok ülkesinde satışta olmayan, pek çok tartışmayı da geliştirilmesiyle beraberinde getiren bir ilaçtır. Doğrudan düşük yapmayı gerçekleştirmeyen, ancak bir süreç sonunda ve iki ilacın birlikte kullanılması sonucu, istenmeyen gebeliklerin kürtajsız ve sadece ilaçla sonlandırılmasını sağlayan düşük hapı, tüm dünya da kürtaj karşıtı düşünce tarafından ciddi bir blokaj durumuyla karşı karşıya kalmıştır.

Fransa’da geliştirilmiş olan Ru-486 isimli ilaç gebeliğin erken döneminde kullanılarak, embriyonun rahim içerisine yerleşmesi kısmına engel oluşturuyor. Bununla birlikte embriyonun yerleşmesinin ve gebeliğin ilerlemesinin ardından bir başka ilaç olan mizoprostol isimli tabletin kullanılması sonucu, düşük gerçekleşiyor ve gebelik kürtaj yaptırmadan sonlandırılmış oluyor.

Herhangi bir aşırı yan etkiye ve insan sağlığına zararı bulunmadığı tespit edilmiş olan bu ilaç, dünya genelinde kürtaj karşıtları tarafından yoğun bir baskı altında tutulmaktadır. Bunun en büyük nedeni denetlenmesi gereken bir ilaç olması ve denetiminin zor olmasıdır. Aksi halde bilinçsizce ya da bilerek ilerlemiş gebeliklerde kullanılabilir bunun sonucunda bedensel ve zihinsel gelişiminin büyük bölümünü tamamlamış bebeğin ve ayrıca annenin hayatı riske girebilir.

Düşük hapı Ru-486 Amerika’da FDA tarafından onaylanmış nadir Avrupa ilaçlarından biri olsa da, büyük bir baskı sebebiyle henüz ülkede satışa çıkarılabilmiş durumda değildir. Ülkemizde de düşük hapının satışı yoktur.

İlgili aramalar: düşük hapı nasıl alınır? düşük hapı nasıl kullanılır?

Miyom tekrarlar mı?

Miyom tekrarlar mı?

Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber, genetik yatkınlığa sahip olduğu tespit edilmiş olan miyom, östrojen yani kadınlık hormonuna bağımlı birselim urdur. İyi huylu bir ur olan miyomun kansere dönüşme riski bulunmamakla birlikte, rahimde bulunan adele tabakası, tıp dilinde miyometriyum olarak tanımlanan tabakada oluşan miyomların, sürekli büyümesi ve bu büyümeye bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlıklar sebebiyle tedavi edilmesi gereklidir.

Oldukça sık görülen bir rahatsızlık türü olan miyomların tekrarlaması olasılığı bulunmaktadır. Tekrarladığında genel olarak daha fazla yayılmış şekilde geri dönen miyomların tümünün bulunarak çeşitli yöntemler aracılığıyla temizlenmesi gereklidir. Otuzlu ve kırklı yaşlardaki bayanların yüzde otuz, yüzde kır oranlarında yakalandıkları bu rahatsızlık, panik ve endişe uyandırmaması gereken, ancak büyümesi olasılığı sebebiyle de tedavi edilmesi mutlaka şart olan bir rahatsızlık türüdür.

İlgili aramalar: miyom nükseder mi? miyom tekrarlar mı? miyom yeniden çıkar mı?

LDH nedir?

LDH nedir?

Hücre içerisinde yerleşmiş bir enzim olan Laktat dehidrogenaz, kısa adıyla LDH, kandaki oranına göre karaciğer ve kalp rahatsızlıklarının tanılanmasında kullanılır. Karaciğer, kalp kası, iskelet kası, böbrek ve alyuvarlar en çok bulunduğu bölgelerdir.

LDH nin kandaki normal değerleri yaşa göre farklılıklar göstermektedir, doğum sonrasından bir yaşına kadar ki dönem kandaki en yüksek seviyesindedir. Kan testinde ölçülen LDH seviyesi, çeşitli hastalıkların habercisi olarak algılanarak, bu hastalıkların teşhis edilmesi için gerekli diğer testlerin yapılmasının önünü açar.

Hamilelik sırasında LDH’ nin kandaki oranında olağan koşullarda bir değişiklik olmaz, ancak bazı hastalıkların sebebiyet verdiği değişiklikler LDH nin kandaki oranını etkiler. Kandaki LDH oranı Beyin damarlarında oluşan bazı olumsuzluklar, karaciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, kan hastalıkları ve daha birçok ciddi rahatsızlığın ilk belirteci olabilir.

İlgili aramalar: ldh nedir? ldh'ın açılımı nedir?

PTZ nedir?

PTZ nedir?

PTZ testi veya PT testi, Protrombin Zamanı Testi, kanın pıhtılaşması konusunda yaşanmakta olan düzensizliklerin sebeplerinin belirlenmesinde kullanılan bir koagulasyon testidir. PTZ testi cerrahi operasyonlar öncesinde istenen önemli testlerden biri olduğu kadar, birçok durumun tanılanması ve belirlenmesinde de sıklıkla istenmekte olan bir test türüdür. Pıhtılaşma sorunlarının tanısının konulmasında önemli bir belirteç olan diğer testlerle birlikte istenen Protrombin Zamanı Testi, yaşamsal önemdeki birçok hastalığın tanısının konulmasını sağlayan bir test türüdür. Hepatit, damar içi pıhtılaşma sebebiyle oluşan damar tıkanıklıkları, siroz, masif kan transfüzyonu, Safra kanalı tıkanıklıkları ve benzeri birçok rahatsızlığın tanılanmasını sağlayan Protrombin Zamanı Testi, uzmanlar tarafından hastalardan sıklıkla istenmekte olan bir testtir.

Faktör V Leiden Mutasyonu

Faktör V leiden mutasyonu nedir?

Ülkemizdeki gebeliklerde de yüzde dokuz gibi yüksek bir oranla görülmekte olan Faktör V Leiden mutasyonu, genetik yatkınlığa sahip bir kan pıhtılaşmaması rahatsızlığıdır. On iki ayrı faktör ve yanı sıra Protein C ile Protein S gibi maddelerin rol oynadığı kan pıhtılaşması süreci, bu maddelerin bazılarında oluşan fazlalaşma veya azalma sonucunda düzensizleşerek, pıhtılaşmama veya hızlı pıhtılaşma gibi sonuçlar ortaya çıkmasına neden olurlar.

İlk defa Hollanda’ nın Leiden kentinde tespit edilmiş olan Faktör V Leiden ismi ile anılmaktadır. Dünyada ki sağlıklı bireylerin yüzde üç ile on iki arasında değişen bir sıklıkta rastlanılmaktadır. Faktör V Leiden mutasyonu rahatsızlığına yakalanmış olan anne adayları yakından takip edilmeleri gereken bir hamilelik öncesi ve hamilelik süreci geçirmelidirler. Uzmanlar tarafından kontrol altında tutulmayan annelerin sonu ölümcül olabilecek etkilere maruz kalması olasıdır.

İlgili aramalar: faktör v leiden mutasyonu nedir? faktör 5 leyden mutasyonu

Düşük Hapı Nedir?

DÜŞÜK HAPI

Fransa’ da geliştirilmiş olan Ru-486 isimli bir ilaç olan düşük hapı, etkin maddesi olan mifepristol ismi ile de anılmaktadır. Gebeliğin en erken dönemlerinde etki ederek, gebeliğin sonlanmasında yardımcı olan tablet şeklindeki ilacın direk olarak düşük yaptırdığını söylemek hatalı bir tanımlama olur. Mifepristol kullanımı sayesinde, gebeliğin en erken döneminde sperm ve yumurta hücresinin birleşiminin ardından oluşan embriyonun rahim içerisinde yerleşmesinin önüne geçmektedir. Embriyonun rahim içerisine yerleşmesinden sonra ise gebelik daha ileri aşamalar taşındığında, düşüğün gerçekleşebilmesi için mizoprostol adı ile bilinen başka bir ilaçla birlikte kullanılması gereklidir. Bu iki ilacın birlikte kullanımı sonucunda, erken gebelik döneminde istenmeyen gebelikler kürtaja gereksinim duyulmaksızın düşük yoluyla sonlandırılabilmektedir.

Ülkemiz dahil olmak üzere birçok ülke tarafından yasaklı durumda bulunan Ru-486, Amerikan FDA tarafından Avrupa’ da geliştirilmiş olan birçok ilaç henüz onaylanmamışken, Ru-486 onay almıştır. Bununla birlikte kürtaj karşıtı yoğun lobi sebebiyle ilaç Amerika’da da satışta değildir.

İlgili aramalar: düşük hapı nedir? düşük hapı işe yarıyor mu? bebek düşürmek için ilaç var mı?

Boş Gebelik Nedir?

BOŞ GEBELİK

Anne ve baba yumurtalarının bir araya gelerek, zigotun ve embriyonun oluşup rahime yerleşmesi sürecinin normal olarak işlemesinin ardından, zigot ve embriyonun ikiye bölünmesi sonucu gebelik normal şekilde oluşmuşken, bölünen bu zigot ve embriyonun bir kısmı bebeği besleyen plasenta ve eklerini yani zarı, diğer kısmı ise bebek olarak gelişir. Plasenta ve ekleri gelişirken, bebek herhangi bir nedenle gelişmemeye başlarsa bu durum tıp dilinde boş gebelik olarak tanımlanmaktadır.

Halk arasında sıklıkla yalancı gebelikle karıştırılan boş gebelik, gebelik durumunun olağan şekilde başlaması ve devam etmesine rağmen, yalancı gebelikte gebelik hiç oluşmamaktadır. Boş gebelikte hamilelik olağan bir süreç olarak işlemiş ve gebelik oluşmuş, ancak herhangi bir sebebe bağlı olarak sürdürülememiştir. En sık görülen sebep bebekte genetiğe dayalı kromozomal hastalıkların olmasıdır, bu anlamda bir doğal seleksiyon, doğal seçim mekanizması olarak çalışmakta olan bu süreç, hasta olan ve yaşamla bağdaşamayacak olan embriyonun yaşamını sürdürememesi ve ilerleyen aşamada gebeliğin düşükle sonlanmasıdır. Doğal seyrine bırakılan boş gebeliklerin sonucu düşükle olacaktır, ancak bazı durumlarda bu doğal sürecin kısalmasında ve düşük sırasında ortaya çıkabilecek kanama ve diğer etkilerin önüne geçebilmek için uzmanların önerdiği çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.

İlgili aramalar: boş gebelik nedir? boş gebelik nasıl olur? boş hamilelik ne demektir?

APTT nedir?

APTT nedir?

Pıhtılaşma sisteminin düzensizlik ve bozukluklarının teşhisinde kullanılan Aktive Parsiyel Tromboplastin Zamanı veya kısa adıyla APTT bir koagulasyon testidir. Orjinal adı "activated partial thromboplastin time" dır. Kanın pıhtılaşmasında oluşabilecek düzensizliklere neyin neden olduğunu bulmak amacıyla, özellikle cerrahi operasyonlar öncesinde başvurulan bir laboratuar testidir.

Hamilelik sırasında uygulanan testlerden biri olan APTT, sayesinde doğum esnasında ortaya çıkabilecek kanamalarda risk almamak veya en aza indirmek amacıyla uygulanabilir. APTT yüksekliği çeşitli karaciğer hastalıkları, kan hastalıkları, damar içinde yaşanabilen pıhtılaşmalardan kaynaklı tıkanıklıklar, hemofili, K vitamini yetersizliği ve benzeri birçok rahatsızlığın tanısın konulmasında ilk belirteçtir. Yaşamsal önemi olan birçok rahatsızlığın tanılanmasında önemli rol oynayan APTT testi, uzmanlar tarafından gerekli görüldüğü durumlarda mutlaka yaptırılması gereken bir testtir.

İlgili aramalar: aptt nedir? aptt'nin açılımı nedir? laboratuvar testlerinde aptt ne demek?

ALP nedir?

ALP nedir?

Karaciğer ve kemik dokusu kaynaklı bir enzim olan ALP veya tıp dilindeki açılımıyla alkalen fosfataz, kan testleri aracılığıyla kandaki oranı tespit edilerek, birçok rahatsızlığın belirtisi olarak kullanılmakta ve teşhise yardımcı olmaktadır.

ALP’ nin kandaki oranının yükselmesi karaciğer ve karaciğere bağlı birçok rahatsızlığın belirtisi olduğu gibi, Kemik dokularıyla ilgili gelişen bazı rahatsızlıklarında ortaya çıkarılmasında rol oynarlar. Bununla beraber hamilelik sırasında veya kırılmış ancak iyileşme sürecinde olan kemikler sebebiyle de kandaki oranları yükselebilir. Gelişme çağındaki çocuklar ve ergenlik dönemindeki çocuklarda da kemik gelişimine bağlı olarak kandaki ALP miktarı normal olarak yükselebilir. Doğum kontrol ilaçları veya bazı ilaçlar sebebiyle kandaki ALP miktarı yükselebilir veya düşebilir.

İlgili aramalar: ALP nedir? ALP ne demektir? ALP'nin açılımı nedir?

AST Nedir?

AST nedir?

Karaciğer rahatsızlıklarının tespit edilmesinde kullanılan bir laboratuar testi olan AST, aslında vücudumuzda en fazla karaciğer ve böbrek hücrelerinde bulunan Aspartat aminotransferaz isimli bir enzimdir. Normal koşullarda karaciğer tarafından depolanmakta olan bu enzimler, çeşitli nedenlere bağlı olarak karaciğer hücrelerinde oluşan hasarlar sonucunda kana karışırlar. Laboratuar testi sayesinde kandaki varlığı ve oranı tespit edilen bu enzim türü, karaciğer ve bağlı birçok rahatsızlığın ilk belirteci olarak görülürler.

ALT ve AST değerlerinin kandaki birbirlerine göre oranlarına göre pek çok teşhis ve tanı konulabilmekte veya birçok rahatsızlığın şüphesini gidermek amacıyla daha geniş perspektifli testlerin yapılması sağlanmaktadır. Karaciğer hastalıklarına genetik yatkınlığı olan, uzun süreli halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, vücutta kaşıntılar, bulantı kusma, alkol kullanımının yoğun olması ve benzeri bir çok olumsuzluktan şikayetçi olunduğunda uzmanlar tarafından AST testi yapılması istenmektedir.

İlgili aramalar: AST nedir? AST ne demek? AST neden yükselir?

ALT nedir?

ALT nedir?

ALT enzimi açılımı Alanin aminotransferaz olan ve bazen SGPT olarak da isimlendirilen (Serum glutamik pirüvik transaminaz) hücre sitoplazmasında bulunan aminotransferaz grubu bir enzimdir. İnsan vücudunda en fazla karaciğer ve böbrek hücrelerinde görülmektedir. Karaciğer tarafından kana salınan bu enzimler, karaciğerde oluşan hasarların ilk belirleyicisi rolünü oynarlar. Zira normal şartlarda bu enzimler karaciğer tarafından depolanarak kana karışmazlar. Ancak karaciğer hücrelerinde oluşan bazı hasarlar sonucunda kana karışan ALT enzimi böylece kan testleri sırasında tespit edilebilirler.

Bu enzimin kanda yükselmesinin kalp yetmezliği, karaciğer hasarı, siroz, tıkanma sarılıkları, yaygın travmalar, karaciğer tümörü, karaciğer yağlanması ve benzeri birçok rahatsızlığın işareti ve ilk belirleyicisidir. Kanda yükseldiğinin tespit edilmesi sonucunda vakalar, daha geniş perspektifte bir taramadan geçirilerek, doğru teşhisin konulması sağlanır.

İlgili aramalar: ALT nedir? ALT neden yükselir? sgpt nedir? ALT'nin açılımı ne?

Anensefalinin tedavisi var mı?

Anensefalinin tedavisi var mı?

Bebeklerin kafatası kemiklerinin büyük bölümünün, beyninin büyük bölümünün veya tamamının olmaması olarak ortaya çıkan bir rahatsızlık olan anensefali, herhangi bir tedavisi olmayan bir hastalık türüdür. Annenin sağlıksız koşullardaki yaşamı, sosyoekonomik durumun kötülüğü, bakır, çinko ve folik asit eksikliği, olumsuz çevresel faktörler, toksik etkiler gibi birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkar.

Bu rahatsızlığın herhangi bir tedavisinin olmaması, anensefali bebeklerin büyük bir kısmının ölü doğması, canlı doğanlarında kısa bir süre yaşadıktan sonra ölmesinin kesin olarak bilinmesi sebebiyle, teşhisin kesin olarak konulmasının ardından uzmanlar tarafından bebeğin tahliyesi istenir. Sadece beyin sapının olduğu hiç beyin bulunmadığı ve kafatasının çok büyük bir bölümünün olmadığı çeşitli vakalar görülmüştür.

Hamilelikte keten tohumu kullanılır mı?

Hamilelikte keten tohumu kullanılır mı?

Keten tohumu omega-3 yağ asidi deposu olarak bilinen, birçok faydalı takviyeler içeren bir bitkidir, bu sebeple tüketilmesi tavsiye edilen bir takviye gıdadır. Bununla birlikte keten tohumu östrojen hormonunu taklit etme özelliğine sahip bir besindir ve bu ve daha birçok başka özellikleri sebepleriyle çeşitli hormonal etkiler yaratabilme özelliğine sahiptir.

Bu nedenlerle sağlığa yüksek faydaları bulunan bir bitki olsa da doktorunuza danışmadan hamilelik ve emzirme esnasında kullanılmaması gereken bir gıdadır. Sentetik bir çok ilacın bağırsak emilimini engellediği bilinen keten tohumu, ilaçlarla aynı anda kullanılmaması gereken en az iki saat arayla kullanılması tavsiye edilen bir bitkidir. Hormonal etkiler yaratma olasılığı hamilelik sırasında düşüklere sebep olabilecek etkiler yaratabilmektedir.

Hamilelikte kulak tıkanıklığı

Hamilelikte kulak tıkanıklığı

Hamilelik sırasında annenin vücudunda yaşanmakta olan hormonal değişiklikler, doğrudan birçok etkiyi ortaya çıkarabilmektedir. Bunlardan en sık rastlanılan sorunlardan biri olan kulak tıkanması, hamilelik esnasında genellikle burun tıkanmasının hemen ardından ortaya çıkabilmektedir.

Hamilelik sırasında yaşanmakta olan hormonal değişiklikler sebebiyle bozulan orta kulan havalandırması, tıkanıklık, çınlama ve dolgunluk gibi kulak sorunlarının giderek şiddetlenmesi şikayetlerini de ortaya çıkarabilir. Östrojen hormonunun hamilelik sırasında vücudun pek çok bölgesinde oluşturduğu damarlanma ve hücreler arası sıvı akışı durumu ya da bilinen diğer adıyla ödemin geniz boşluğunda oluşmasından kaynaklanan hava kanallarının kapanması veya daralmasına bağlı olarak, orta kulakta negatif bir basınç etkisinin oluşmasına ve tıkanıklıkla beraber çınlama ve basınç hissinin oluşmasına sebep olur.

Burnun kapatılarak oluşturulan basınç sayesinde kulakların açmaya çalışılması yöntemi halka arasında sıklıkla kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, olumsuz sonuçlar doğurabilecek ve yapılmaması gereken bir harekettir. Bunun yerine sakız çiğnemek ve bol bol su içerek yutkunmanın sağlanması yöntemleri tercih edilmelidir.

İlgili aramalar: hamilelikte kulak tıkanıklığı, gebelikte kulak tıkanması

Hamilelikte sürekli uyku gelmesinin nedenleri

Hamilelikte sürekli uyku gelmesi

Hamilelikte uyku ihtiyacı, özellikle hamileliğin ilk dönemlerinde gebeliğin sürdürülebilmesi için gerekli olan bir hormon olan progesteron seviyesinin artmasıyla doğru orantılı olarak ortaya çıkar, bu nedenle hamile olduğunu öğrenen anne, ilk üç ay içerisinde kendisini aşırı uykulu ve dinlenmemiş hissedebilir. Hamileliğin ilk üç ayı içerisinde kendisini aşırı uykulu ve gün içerisinde sürekli bir yorgunluk ortaya çıkabilir.

Hamileliğin ikinci üç ayında bu uyku hali kısmen azaldıysa bile, hamileliğin yarattığı bazı yan etkilerin gece uykusunu sık sık bölmesi ile birlikte bu yorgunluk ve aşırı uyku isteği gebe olan annelerde devam edebilir. Hamile olan bayanların her gün en az altı saatlik uyku halini kontrollü olarak yaşamaları gerekmektedir. Bu sürenin altında uyuyan hamilelerin, hamilelik sürelerinin uzaması ve sezaryenle doğum yapma oranının yükseldiği tıbben tespit edilmiş olumsuzluklardır.

İlgili aramalar: hamilelikte sürekli uyku gelmesinin nedenleri? gebelikte devamlı uyuma isteği neden olur? hamilelikte uyku hali olması

Hamilelikte nefes darlığı nasıl geçer?

Hamilelikte nefes darlığı nasıl geçer?

Hamileliğin son aşamalarında oldukça sık görülen nefes darlığı, gebeliğin yarattığı olağan etkilerden biri olarak tanımlanmaktadır. Akciğerlerin hemen altında bulunan düz kas yapısının, gebeliğin ilerlediği aşamalarda rahimin büyümesi sebebiyle ciğerleri yukarıya doğru itmesi ve buna bağlı olarak alanı kısıtlanan ciğerlerin işlevini daha zor şekilde yapabilmesine bağlı olarak ortaya çıkar.

Nefes darlığı sorunları olan hamilelerin, bu durumdan bebeğin de etkileneceğini düşünmesi son derece yanlış bir bilgidir. Genişlemiş solunum ve dolaşım sistemleri sebebiyle bebekler bu durumdan etkilenmezler. Hamileliğin olağan aşamalarından bir etkileşim olan nefes darlığının engellenmesi mümkün değildir, ancak alınacak bazı önlemlerle bu etkileri en az duruma indirebilirsiniz. Bazı vücut hareketlerine dikkat etmek hem hamilelik sırasında hem de sonrasında doğru nefes alabilmenizi sağlar. Oturup kalktığınız sırada veya yürüdüğünüz zaman ayaktayken, sırtınızın düz olmasına dikkat etmeniz, daha rahat nefes alabilmenize büyük oranda yardımcı olacaktır.

Gebelikte uygulayacağınız bazı egzersiz hareketleri daha rahat nefes almanız için en büyük yardımcıdır. Sigara kullanımını bırakmak ve giydiğiniz elbiselerin dar olmaması ve sıkmaması gibi önlemler dışında ilaç veya bitkisel bazlı tedavi yöntemlerini kullanmak hamilelik açısında olumsuz sonuçlar yaratabilirler. Hamileliğin yirminci haftasından önce karşılaşılan nefes darlığı, gebeliğin normal etkilerinden değildir, bu tür bir durumda mutlaka bir uzmanın görüşüne başvurmanız tavsiye edilmektedir.

İlgili aramalar: hamilelikte nefes darlığına ne iyi gelir? gebelikte nefes darlığı için ne yapılır? hamilelikte nefes darlığı nasıl geçer?

Hamilelikte çarpıntının nedenleri nelerdir?

Hamilelikte çarpıntının nedenleri nelerdir?

Kalbin göğüs kafesinden çıkacakmış hissi uyandıran kal çarpıntıları zaman zaman her insanın yaşadığı bir durumdur. Aralıklarla yaşanan bu rahatsızlık hissi olağan, ancak sıklıkla tekrar etmesi durumunda mutlaka bir doktorun görüşüne başvurulmasını gerektiren bir rahatsızlıktır. Kan basıncının artmasıyla doğru orantılı olarak ortaya çıkan bir etki olan kalp çarpıntısı, yarattığı rahatsızlık hissi sebebiyle, nefes darlığı ve panik gibi yan etkilerin ortaya çıkmasına da neden olurlar.

Hamile bir bayanda, normal döneme göre yüzde elli seviyesinde artmış olan kan miktarı, aralıklarla kalp tarafından düzene sokulmak için kalbin daha fazla çalışmasına sebep olur. Bu durumun yarattığı kalp çarpıntısı hissi, gebe bir bayanın hamilelik dönemi boyunca sıklıkla karşılaşacağı bir durumdur ve bu nedenle bu etkiye olabildiğince alışmalı, rahatsızlığın daha kolay atlatılabilmesi için bunun normal olduğunun bilinerek panik yapılmaması gerekmektedir.



İlgili aramalar: hamilelikte çarpıntının nedenleri nelerdir? gebelikte çarpıntı neden olur? hamilelikte kalpte çarpıntı olmasının nedeni nedir?

Hamilelikte nefes darlığı neden olur?

Hamilelikte nefes darlığı neden olur?

Hamileliğin 28. Haftasından sonra sıklıkla görülen bir şikayet türü olan nefes darlığı, uzmanlar tarafından olağan görülen bir yan etkidir. Gebeliğin ilerlemesine bağlı olarak genişleyen rahim, göğüs kafesinde bulunan organları yukarıya doğru itmeye başlar ve hamilelik ilerledikçe bu itiş daha da fazlalaşır. Bu durumdan etkilenen diyafram ve özellikle ciğerlerin hareketleri doğal olarak kısıtlanır.

Fazla kilolu veya sigara kullanma alışkanlığı olan annelerde, nefes darlığı daha önce de görülebilmektedir. Bununla birlikte hiçbir iş yapılmadığında ve oturduğunuz yerde nefes nefese kalma gibi bir etkinin görülmesi durumunda veya hamileliğin erken aşamalarında yaşanan nefes darlıkları başka bazı ve önemli hastalıkların habercisi olabileceğinden mutlaka bir uman doktorun görüşüne başvurulması gerekir. Hamileliğin özellikle sekizinci ayın nefes darlığı şikayetleri en çok görülen zaman dilimidir.

İlgili aramalar: hamilelikte nefes darlığının nedenleri nelerdir? gebelikte nefes darlığı niçin olur? hamilelikte nefes daralması, gebelikte nefes almada güçlük

Anensefali genetik midir?

Anensefali genetik midir?

Anensefalinin ortaya çıkmasında genetik faktörler rol oynayabilirler. Annenin bazı rahatsızlıkları ve rahatsızlıklar sebebiyle kullanılmakta olan bir takım ilaçlar gebeliğin sağlıklı olarak ilerlememesine veya vücudun hamileliği kaldıramama riskinin ortaya çıkmasına sebep olabilirler.

Folik asit, çinko ve bakır eksikliğine sebep olabilecek çeşitli rahatsızlıklar veya bu eksikliklere sebep olacak ilaçların sürekli olarak kullanılmasının annenin sağlığında yarattığı olumsuz etkiler, annenin hamilelik için yeterli olmamasına sebep olabilirler.

Binde bir olarak görülmekte olan anensefalinin, çinko, bakır ve folik asit eksikliğinin sebep olduğunun bilinmesi, anne adayının bu maddelerin eksikliğine sebep olan çeşitli rahatsızlık ve çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan ilaçların bu maddelerin azalmasına neden olabilmesi, anensefalinin genetik bağlantısı olarak açıklanabilir.

İlgili aramalar: anensefali kalıtsal mıdır? anensefali ırsi mi?

Hamilelikte Check-Up yapılır mı?

Hamilelikte Check-Up yapılır mı?

Hamileliğin başlangıç aşamasında yaptırılacak bir check-up sayesinde annenin sağlığının ne durumda olduğunun belirlenmesi oldukça önemlidir. Bu sayede annenin sağlık durumuyla ilgili olan bir rahatsızlık varsa bunun belirlenmesi ve buna göre bir hamilelik dönemi geçirebilmesi için gerekli önlemlerin alınması sağlanmaktadır.

Hamilelik sırasında uygulanan check-up lar gebeliğe odaklanmış çeşitli testleri içerdiğinden, hamileliğin kontrol altında tutulmasına da katkıda bulunurlar. Hamilelik sırasında check-up yaptırılabileceği gibi, bu durumu bilen uzmanlar hamilelikle ilgili olarak farklı testlere de başvurarak gebeliğin normal seyrinde ilerleyip ilerlemediği tespit etme şansına da sahip olurlar. Check-up lar anne sağlığı ile ilgili detaylı ve kesin bilgiler sunarak, hamilelik ve doğum esnasında karşılaşılacak sıkıntılara annenin sağlığının hazır olup olmadığını belirlemede yardımcı oldukları gibi, annenin yaşayacağı sıkıntılar önceden belirlenerek bun göre önlem alınmasını da sağlamaktadır.

İlgili aramalar: hamilelikte check-up yapılır mı? gebelikte çekap yapılabilir mi? hamilelikte çek up olur mu?

Hamilelikte röntgen çektirmek bebeğe zarar verir mi?

Hamilelikte röntgen çektirmek bebeğe zarar verir mi?

Röntgen zararlı olabilecek radyasyon dozunun yirmide biri kadar bir doza sahiptir. Bununla birlikte hamileliğin özellikle ilk haftası ve üçüncü ayına kadar ki dönemi oldukça riskli dönemlerdir. Bu sebeple hamilelerin röntgen çektirmesi konusunda ilk üç aylık dönemde uzmanlar olabildiğince kaçınırlar.

Bazı zorunlu durumlarda bekleme olasılığı varsa röntgenin çekilmesini üçüncü ayın sonrasına bırakabilirler. Genel olarak uzmanlar hamilelerin röntgen çektirmesi mecburi olmadıkça bu yönteme başvurmazlar. Dozaj olarak etkilemesi olasılığı çok düşükte olsa bu riske girmemek en akılcı yoldur. Birçok çeşitli etkide bulunabilme olasılığı bulunan röntgen ışınlarına, hamileyi ve bebeği maruz bırakmamayı tercih etmek en akılcı çözümdür. Annede oluşan bazı önemli rahatsızlıkların belirlenmesinde mecburi olarak bu yöntemin kullanılması durumun özelliğine göre uzman bir doktorun karar verebileceği bir işlemdir.

Hamilelikte röntgen çekilir mi?

Hamilelikte röntgen çekilir mi?

Hamileliğin hiçbir döneminde, çok zorda kalınmadıkça ve zorunluluk ortaya çıkmadığı sürece, röntgen çektirmek uzmanlar tarafından tavsiye edilmemektedir. Hamileliğin ilk haftası ile üçüncü ayına kadar ki dönem özellikle çok dikkat edilmesi gereken ve düşük yapma riskinin en yüksek olduğu haftalardır. Bu nedenle zorunlu şekilde röntgen çekilmesi gerekiyorsa ve bekleme olasılığı varsa ancak üçüncü ayını geçmiş hamileler için uygulanmasına dikkat edilmelidir.

Yüksek dozda radyasyon hamilelik için doğrudan olumsuz etki yaratan bir nedendir, röntgen sırasında ortaya çıkan radyasyonun miktarı oldukça düşük seviyede ve hamileliği direk etkileyecek bir doz olmamasına rağmen, hamileliğe veya bebeğin gelişimine olumsuz etkiler oluşturabilmesi ihtimali sebebiyle mecbur kalınmadığı sürece röntgen çektirilmemesi gerekir.

İlgili aramalar: gebelikte röntgen filmi çekilir mi? hamilelikte röntgen çekilebilir mi?

Hamilelikte hangi bitki çayları içilebilir?

Hamilelikte hangi bitki çayları içilebilir?

Hamileliğin özel konumu ve gebeliğin yarattığı etkilerin ortadan kaldırılması için bazı bitki çayları çok eski yıllardan beri kullanılmaktadır. Buna rağmen normal koşullarda pek çok rahatsızlığa iyi gelebilen bitki çaylarının büyük çoğunluğu, hamilelik sırasında olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Bu anlamda hamilelik sırasında içeceğiniz bitki çaylarını seçerken çok dikkatli olunması gerekmektedir.

Hamileliğin ihtiyaç duyduğu ve sürece en iyi gelecek olan içecek kesinlikle sudur ve günde en az 2.5 litre suyun tüketilmesi gerekir, ancak hamileliğin ortaya çıkardığı bulantılar, bazı ağrılar, vücutta oluşan ödemi atmak için bazı bitki çaylarının yardımına başvurmak, doktorunuzun onayını alarak yapılabilecek en doğru uygulamadır.

Aşırıya kaçmamak ve mutlaka doktorunuzun önerisine başvurmak kaydıyla, adaçayı, ısırgan otu, kuşburnu, melisa yaprağı, papatya, nane, ıhlamur, rezene ve elma çayı ferahlık, ağrıların azalması, takviye besin ve vitamin, ödem söktürme ve bulantıyı önleme özellikleri sebebiyle tavsiye edilen bitki çaylarıdır. Normal zamandan daha fazla vitamin gereksinimi duyulan bir dönem olan hamilelik döneminde, taze sıkılmış meyve suları da önerilen içecekler arasındadır.

İlgili aramalar: hamilelikte bitki çayları içilebilir mi? gebelikte bitki çaylarının zararı olur mu? hamilelikte hangi bitki çayları içilebilir?

Anensefali nedir?

Anensefali nedir?

Beyin ve kafatası kemiklerinin olmaması şeklinde görülen anomali tıp dilinde anensefali olarak tanımlanır. Binde bir oranında görülmekte olan anensefali, bebeğin yüz kemiklerinin normal ancak kafatası kemiklerinin büyük bölümünün olmadığı, beynin tamamının olmadığı vakalar olarak görülebilmektedir.

Anensefali anomalisinin oluşmasına neden olabilen birçok faktör vardır. Çevresel etkiler, toksik etkiler, sosyoekonomik durumun elverişsizliği, çinko ve bakır eksikliği, folik asit eksikliği gibi birçok farklı nedene dayalı olarak oluşabilir. Anensefali bebeklerin büyük bir oranı ölü olarak doğarlar, doğmuş olan bebekler ise çok kısa bir süre yaşayabilirler. Bu durumun biliniyor olması teşhisin konulmasından sonra uzmanlar tarafından bebeğin tahliyesinin önerilmesine sebep olur. Anensefali için her hangi bir tedavi yöntemi yoktur.

İlgili aramalar: anensefali nedir? anensefali neden olur?

Tüp bebek tedavisinde estradiol hormonu (E2)

Tüp bebek tedavisinde estradiol hormonu (E2)

Estradiol hormonu (e2), bilinen en belirgin kadınlık hormonu olarak tanımlanmaktadır. Ergenlik dönemindeki bir kız çocuğunun, tüm kadınlık özelliklerinin gelişmesine sebep olan hormon estradiol hormonu (e2)’ dir.

Estradiol hormonunun belirsiz sebeplerle yükselmesi ve yüzde ellinin üzerine çıkması durumu, kadınlarda rezervin düşüklüğünün en net göstergesidir. Tüp bebek tedavisin başlangıcında yapılan estradiol testinin yanı sıra uygulanacak olan FSH ve AMh testleri ve hastanın hikayesinin dinlenmesi en net analiz sonuçlarını verir.

Tüp bebek tedavilerinde estradiol testinin yanı sıra toplanacak olan ultrason incelenmesi, hastanın hikayesi, kullanılan ilaçlar,klinik bazdaki incelemeler ve diğer incelemeler gibi diğer bilgiler, tanı konulmasının en güvenilir yöntemidir. Aynı zamanda estradiol testi tüp bebek tedavisi sırasında progesteron testiyle birlikte uygulanarak, hastanın yumurta rezervi ve adet kanaması gibi süreçleri kontrol etmek ve düzenlemek amacıyla kullanılmaktadır.

İlgili aramalar: E2 hormonu nedir? estradiol hormonunun görevi nedir?

Patlıcanın Faydaları Nelerdir?

PATLICANIN FAYDALARI

Yüksek oranda life sahip olan patlıcan aynı zamanda düşük kalorisiyle sağlıklı beslenmenin tartışılmaz besin maddelerinden biridir. Patlıcanın içerisinde bulunan magnezyum, c vitamini, B vitamini, niasin, kalsiyum ve özellikle dış kabuk kısmında bulunan nasunin olarak tanımlanan kimyasal maddeler vardır. Özellikle nasunin hücre hasarlarının yenilenmesinde, çeşitli toksinlerin vücuttan atılmasında katkı sağladığı gibi kansere karşı korumada oldukça etkin bir rol oynamaktadır. Tüm özellikleri ile vücut için son derece yararlı besinlerden olan patlıcan ile ilgili olarak, halk arasında yanlış şekilde bilinen bilgiler bulunmaktadır. Nasunin aynı zamanda vücutta bulunan fazla demirin doğal yollardan atılmasını sağlayan bir pigmenttir. Ancak bu sebeple anemik rahatsızlıklara sahip olan hastaların patlıcanın kullanımını daha kontrollü olarak yapması tavsiye edilmektedir. Alacalı olarak bilinen yöntemle dış kabuğunun tamamen soyulmadan kullanılması, kızartma olarak kullanılmaması, bunun yerine közlenmiş veya diğer sebzelerle birlikte tencere içerisinde pişirilerek tüketilmesi, patlıcandan maksimum şekilde fayda sağlayabilmenin tavsiye edilen yollarıdır.

Patlıcanın doğru şekilde tüketilmesi sinirlerin yatıştırılması, tansiyon düşürmesi, kalp çarpıntılarına iyi gelmesi, bağırsakları yumuşatması, idrar sökücülüğü, kandaki kolesterol seviyesinin düşmesi, damar tıkanıklıklarına iyi gelmesi, karaciğer ve pankreasın çalışmasını düzenleyici etkiler, kansızlığa karşı olumlu etkiler, böbrek ağrıları ve yanmalarına karşı iyi gelmesi, basura karşı etkili bir savunma ve kilo verme için çeşitli etkiler gibi vücut sağlığı açısından pek çok faydalı sonuçların ortaya çıkmasına sebep olur.

İlgili aramalar: patlıcanın faydaları neler? patlıcanın sağlığa yararları

Tüp bebek tedavisi için şartlar nelerdir?

Tüp bebek tedavisi için şartlar nelerdir?

Ülkemizde toplumumuzun çiftlerinin yaklaşık olarak yüzde on beşlik bir bölümü değişken sebeplere bağlı olarak çocuk sahibi olamamaktadır. Bununla birlikte bu yüzde on beşlik bölümün tamamına tüp bebek tedavisi uygulanmamaktadır. Tüp bebek tedavisi uzmanlara başvurarak ve çeşitli kısırlık tedavisi yöntemleri denendikten sonra uygulanan bir tedavi biçimidir.

Tüp bebek tedavisi uygulanmakta olan hastalar üç ayrı gruba bölünmektedir. Bunlardan ilki hanımlara bağlı olarak gelişen faktörlerden kaynaklı tedavi sürecidir, örneğin; Hastanın rahime giden kanallarının kapalı olduğu durumlar, yumurtlama fonksiyonunda yaşanan bozukluklarda, az yumurtlama veya aşırı yumurtlama yapıldığı durumlarda, tüp bebek tedavisi uygulanmaktadır.

Diğer bir grup olan ülkemizde sıklıkla karşılaşılan erkeğe bağlı faktörlerden dolayı uygulanan tüp bebek tedavileridir. Bu grupta erkekteki sperm sayısının azlığı veya sperm hareketinin azlığı gibi birçok nedene bağlı olan hastalıkların tedavisi amacıyla başvurulan yöntemdir.

Diğer bir grup olan hem erkekten hem de bayandan kaynaklanan bazı sorunlar sebebiyle oluşan kısırlığın tedavisinde başvurulan bir tedavi yöntemidir. Uzmanlar tarafından çocuk sahibi olunamamasıyla ilgili olarak yapılan tetkikler, incelemeler ve sorunun saptanmasından sonra soruna yönelik tedavi yöntemlerinin denenmesinin ardından olumsuz sonuç alınmasıyla birlikte tüp bebek tedavisi yapılmasına karar verilir.

Kabağın Faydaları Nelerdir?

KABAĞIN FAYDALARI

Çok fazla çeşidi bulunan kabak, her çeşidiyle farklı etkilerde bulunabilen bir sebzedir. En çok tüketilen türü olan kış kabağında bulunan yüksek miktardaki beta karoten ve potasyuminsan sağlığı açısından son derece olumlu etkileri bulunan maddelerdir. Beta karoten A vitaminin öncül maddesidir ve karaciğer tarafından depolanarak, ihtiyaç olduğu zamanlarda kullanılmaktadır. Aynı zamanda sebzelere renk veren ana maddelerden olan beta karoten, kabak sebzesinin renginin koyulaşmasına göre içerisinde daha fazla bulunmaktadır.

Kabak sebzesinde aynı zamanda yüksek oranda B vitamini bulunmaktadır. Bu birleşim özellikle kansere karşı yüksek oranda koruyucu etkisi bulunmasını sağlar. Aynı zamanda diyabet rahatsızlıklarına karşıda koruyucu olduğu bilinmektedir. Kabağın içerisinde bulunan bu flavonoidler sebebiyle bağışıklık sisteminin güçlenmesinde yüksek katkı sağlamaktadır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi sonucu üretik ve bakteriyal birçok enfeksiyona karşı son derece etkili bir koruma aracı olarak kabağın tüketilmesi tavsiye edilir.

Yaz kabağı kış kabağında bulunan tüm içeriğe sahip olmasının yanı sıra, yüksek oranda suya da sahiptir. Bu sebeple pişirmeden tüketilebilen yaz kabağı da vücut sağlığı açısından önemli tüketim maddelerinden biridir. Doğru olarak pişirilmesi sonucu, kabağın içerisinde bulunan yararlı maddelerden maksimum düzeyde faydalanılması sağlanabilir.

Yaz kabağının pişirilmeden çiğ olarak tüketilmesi son derece sağlıklı etkiler ortaya çıkarır. Rendelenerek yoğurt ve çeşitli sebzelerle birlikte salata şeklinde tüketilmesi tavsiye edilen yaz kabağı, bu sayede maksimum oranda faydalanılan bir sebze haline gelir. Kış kabağının tüketiminin ise yine çok fazla pişirilmeyecek şekilde tüketilmesi uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir, en etkili yöntem olarak kabak çorbası olarak tüketilmesidir.

İlgili aramalar: kabağın faydaları nelerdir? kabağın ne tür yararları vardır?