Kan
Yetişkin bir insanın vücudundaki 5,5 litre yada biraz daha fazla kan, bütün dokular ve organlar arasında hayati bir bağ sağlar. Gerekli olan her yere ve aynı anda besin, oksijen ve ısı taşıyan; artık maddeleri ayırıp böbreklere götüren kandır. Bu devamlı görevi dışında vücudun giren mikropları tanımlamasını, onları yok edip, artıklarının atılmasını sağlar. Kan kendini koruyan bir sıvıdır. Bir yaradan akmaya başlayınca yaralı yerde pıhtılaşır, aşırı ölçüde kan kaybını önler.
Kanın bütün bu görevleri yaptığı uzaklıklar, inanılmaz ölçüdedir. Vücudun her yanına dağılmış olan bütün kan damarlarının uzunlukları toplamı yaklaşık olarak 96.500 kilometreye ulaşır.
Vücudumuzda bulunan bütün kan, kalbin içinden geçerek biz ölene kadar hergün yaklaşık olarak günde 1.000 defa pompalanır.
Kanın yapısı
Kanın yapısı pek çok ayrı unsurdan oluşur. Plazma, kanın diğer elemanlarının taşındığı sıvıdır. Yapısının %92'si sudan meydana gelir. Küçük ölçülerde protein, glikoz ve öteki besinleri içerir. Dokuların ihtiyaç duyduğu ham maddeleri ulaştıran plazma aynı zamanda mikroplarla savaşmak ve pıhtılaşmayı sağlamak için gerekli olan hormonları ve diğer maddeleri taşır.
Kanın sayıca en çok olan elemanı vücudun her yanına oksijen taşıyan alyuvarlardır. Yaklaşık 0,0762 mm çapında ve ince bir disk biçimindedirler; hemoglobin denen bir maddeyi içerirler. Oksijen, akciğerlerdeki alyuvarlar tarafından alınır ve alyuvarlarda bulunan hemoglobin, oksi-hemoglobin'e dönüşür. Böylece alyuvarlarla birleşen oksijen, vücudun dokularında istendiği ölçüde bırakılmak üzere kan dolaşımı tarafından taşınır.
Kanda ayrıca akyuvarlar da vardır. Bunlar sayıca azdır. Görevleri, daha çok koruyucu işlerdir. Alyuvarlardan farklı olarak kan damarlarından sızarak çevre dokulara girerler.
Akyuvarlar temel olarak iki türdür. Granülositler yara ya da enfeksiyona hızla tepki gösterir ve hasta bölgede toplanır. Lenfositler ise hastalıklara bağışıklıkla ilişkili görülmektedir ve oldukça yavaş tepki gösterirler.
Gerek alyuvarlar gerekse akyuvarlar, kemik iliğinde oluşur. Özellikle bir enfeksiyona tepki gösterildiği zaman timus bezinde, dalakta ve lenfa düğümlerinde de alyuvar yapılır; böyle bir gereksinimde normal sayılarının 4 katına çıkabilirler.
Trombositler (kan pulcukları), kanda bulunan başka bir hayati maddedir. Bunlar kemik iliğinde yapılan çok küçük elementlerdir ve sayıları çok fazladır. Yara bölgesinde kanı pıhtılaştırmaktan sorumludurlar. Bir kan damarı hasar görünce, o bölgedeki trombositler açılan deliği kapatıncaya kadar birbirleriyle yapışırlar. Plazmada bulunan fibrojen, fibrin adı verilen ipliğimsi bir madde oluşturarak trombositleri bir ağ gibi sarar ve en sonunda bir pıhtı oluşturur. Deliğin geçici olarak kapanmasıyla hasar gören doku iyileşmiş olur.
Kısaca:
Alyuvarlar oksijen taşır.
Akyuvarlar mikroplarla savaşır.
Plazma besinleri, artık maddeleri ve hormonları taşır.
Trombositler kanın pıhtılaşmasına yardım eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder