Trafik Kazalarında İlk Yardım

Bir trafik kazasıyla karşı karşıya kaldığımız zaman ne yapacağız?

Trafik kazalarına kurban verdiği­miz yüzlerce kişiden pek azı olay yerinde yaşa­mını yitirmektedir. Yüzde 80 gibi korkunç oran­daki kayıplar ise yaralının bilinçsizce araçtan çıkartılması ve kar­ga tulumba taşınarak hastaneye götürülmesi sırasında oluşmak­tadır.

Herhangi bir ilkyardım bilgisinden yoksunsa­nız bile, uzman ekipler gelmeden yaralıya el sürülmesini engellemeniz, e­min olun onun hayatını kurtarmada çok ciddi bir rol üstlenecek­tir.

Dikkat: Burada verilen bilgiler çok temel ve basit işlem­lerden ibarettir. Sağlıklı bir ilkyardım müdahalesinde bulunabil­mek için bu eğitimi almanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Unutmayın! İlkyardım ha­yat kurtarır.

DİKKAT!
Soluk alıp veren ve nabız vuruşları his­sedilen bir hastaya baygın olsa bile kesinlikle kalp-akciger canlandırması yapıl­maz!

KANAMAYI DURDURUN!
Trafik kazasında kanamalı bir kazazede i­le karşılaşmanız mümkündür. Kesik ve darbe sonucu oluşan yaralanmalarda yapılacak te­mel eylem, kanama olan bölgeye bastırmaktır.Kanamayı dur­durun
Trafik kazasında kanama­lı bir kazazede ile karşılasmanız mümkündür. Kesik ve darbe sonucu oluşan yaralanmalarda yapıla­cak temel eylem, kanama olan bölgeye bastırmaktır.

Steril bir gazlı bezle uygu­lanacak basınç, genellikle sorunu çözer. Çözemediği durumlarda ise, yara­lının yardım gelene kadar kan kaybederek şoka girmesini önler. Ardından, kanamanın meydana geldi­ği yer, yukarı (gögüs seviyesinin üzeri) kaldırılır. Turnike tavsiye edilen bir yön­tem değildir. Bu yöntem sade­ce kopan bir uzuv söz konusuysa denenmelidir. Turnike yap­mak yerine yaranın üzerine ka­lın bir petle (gazlı bez sarılmış pamuk topu) ile bastı­rın ve elastik bir bandajla sarın. Tamponun arasında kalan boşluk kan dolaşımını sağlaya­cak ve kangren oluşmasını önleyecek­tir. Bulunduğu­nuz ortamda elinizin altında tıbbi malzeme yoksa, alt uzuvlarda, özellikle bacaklardakı kanamalarda uzun kol­lu tişort, sweat shirt gibi bir giysiyi ortada toplayıp, kollarını bir­birine düğümleyerek basit, ama sonuç alabileceğiniz bir tampon malzeme­si elde edersiniz.

Eğer kopan bir uzuv sözkonusuysa, kopan parçanın buluna­rak hastanın en fazla dört-altı saat içinde bu parça ile birlik­te bir mikrocerrahi hastanesine ulaştırılması gerekir. Kopan uzvu, serum fizyolojik i­le yıkadıktan sonra steril bir torbaya koyun. Bu torbayı içi buz dolu ikinci bir torbanın içi­ne yerleştirin. Ancak bu işlemi yaparken araya bir parça gazlı bez koymayı ih­mal etmeyin.

DİKKAT
• Bunları yaparken esas olan, kopan parçayı buzla­rın içine doğrudan koymamaktır. Bu doku tahribatına yol açar. Torbaya rağ­men araya gazlı bez konmasında da amaç aynıdır. Kopan parçanın bozul­masını engellemek.

• Gerek kopan uzvu, gerek koptuğu ye­ri yıkayacağınız serum fizyolojiğin boşalan plastik torbası ihtiyaç duyaca­ğınız steril torba olarak kullanılabilir.

•Kopan parçayı steril etmek için kesinlikle üzerine tentürdiyot veya benzer dezenfektan dökmeyin. Uzvun koptuğu yer (ayak, parmak, kol v.b.) serum fizyolojik ile iyice yıkanır, daha sonra yaranın üzerine gazlı bez konularak enfekte olması önlenir. (Bu işlem sırasında kesinlikle tentürdiyot ve türevlerini kullanmayın. Dokulara zarar verebilirsiniz.) Daha sonra turnike uygulayarak kanamayı durdurun.

• Şunu kesinlikle unutmayın. Her türlü yırtık­ta ve benzer yaralanmalarda ilk yaklaşım yara temizliğidir. Ardından lokal baskı ve bandajla yara­nın mikrop kapmasının engellenmesi gelmektedir.

Bunlar, yaygın olarak kanama durdura­bilen basit çözümlerdir. İç ve dış kanamalara ve farklı yaralara, farklı müdahale şekil­leri mevcuttur. Ancak bunların tespiti ve tedavisi bir eğitim sürecini gerek­tirmektedir.

YARDIM GELENE KADAR

Hasta baygın, ama soluk alıp verebiliyor… Veya şuu­ru açık... Istediğiniz yardım gelene kadar hastayı nasıl bekleteceksiniz? Bu­nun en rahat ve güvenli şekli "Recovery Pozisyonu" ­dur.


Reco­very Pozisyonu (Kurtarma Pozisyonu)

Hastayı her iki yöne de çevirebi­lirsiniz. Ancak kalbin daha rahat pozisyon alabilmesi için sol tarafın yukarı­ya gelmesi tercih nedenidir. O nedenle sırasıyla yapacaklarınızı sol taraf yukarı gelecek şekilde anla­tacağız. Ancak, hastanın bulunduğu yer, buna uy­gun değilse aksi tarafa da çevirebilirsiniz. Bunun için anlatılanların tersi­ni yapacaksınız.

1) Hastanın sağ tarafına, dizleriniz o­na değecek şekilde yerleşerek çökün.

2) Sizden yana olan sağ kolu­nu hafifçe hastanın altına doğru itin. (Ama bunu yaparken hastayı kaldır­mayın.)

3) Hastanın sizden uzak kolunu (anlattığımız sıraya göre sol kol), kıvırın ve avuç içini sağ kulak altına yerleştirin. Böylelikle hem elin istemsiz hareketini önleyecek, hem de boynunu destekleyebileceksiniz..

4) Sol bacağını dizinden bükerek, ayağı sağ dizkapağı seviyesine gelene kadar geri çekin. (Eger legen kemiği kırıksa, hastanın iki baca­ğı birbirine bağlanmalıdır. Eğer bu imkanınız yoksa ayakka­bı bağcıklarını da birbirine bağlayabilirsiniz.)

5) Hastanın üzerine eği­lin, bir elinizle omuzundan, diğer elinizle de kalça gerisinden kavrayarak ha­reket gücünü gövdenizden alıp onu kendini­ze doğru yuvarlayarak çevirin. (Bu sırada dizlerinizin hasta­nın vücuduna yapışık olmasına dikkat edin).

6) Başını, nazikçe geri ite­rek rahat nefes almasını sağlayın.

7) Sağ kolunu, altın­dan hafifçe çıkartıp rahatlatın. (Boynunu kavrayan koluna dokunmayın)

Hastayı sırtüstü beklet­mek tehlikeli olabilir. Bu pozisyonu kazandırdığınız hastanın dili geri kaça­mayacak, rahat soluk alabilecek, yemek borusundan gele­bilecek artıkların ve kusmukların ne­fes borusuna kaçması
önlenebilecektir. Hasta bu pozisyonda ambu­lans gelene kadar rahatlıkla bekletilebilir. Ancak bu sı­rada nefes alıp verişini ve nabzını aralıklar­la kontrol etmeyi unutmayın.

Bu harekete alışkanlık kaza­nabilmek için bir yakınınız veya arkadaşınızla deneye­bilirsiniz.

DİKKAT:
Eğer omurilik yaralanmasından veya kırıklar­dan kuşkulanıyorsak, hastayı kesinlikle kıpırdatmamalı ve recovery pozisyona getir­meye çalışmamalıyız.

• Bilinci açıksa, bunu en kolay on­dan el ve ayak parmaklarını oynatması­nı isteyerek anlayabiliriz.
• Eğer hastanın bilinci kapalıy­sa, kulağından veya burnundan sümüksü bir mad­de akıp akmadığı kontrol edilir. Bu madde omurilik sıvısıdır ve omuri­lik yaralanmasının belirtisidir.
• Parmaklarımızı boynunda nazikçe gezdirerek, olağandışı bir çıkıntı veya girinti hissetmeye çalışırız.Olağandışı bir şişlik veya eziklik, boynun zarar gördüğünün işaretidir. Kuşku duyuyorsak, kendi boynumuzla karşılaştırmalıyız

ARAÇ YANGINLARI
Bir araç yangını ile karşılaşabiliriz. Yangı­na müdahale edebilmemiz için ön koşul aracımızda bir yangın söndürücü bulun­durmaktır.

Bir trafik kazası ile karşı karşıya kal­dığımız takdirde yapılacak işlemler belli kurallarla sınır­lanmıştır.

a) Yardım çağı­rın
Genellikle, trafik kazası i­le karşılasan bir kişi hemen 155 veya 156 numaralı telefon­larla polise haber verir. Oysa ilk aranması gere­ken yer 112 Acil Ambulans'tır. Polisin ambu­lansı harekete geçirmesi zaman kaybı­na yol açar. Bu da yaşamla ölüm arasındaki sü­reçte ciddi bir etkendir. 112 Acil Ambulans servisi­nin operasyon mer­kezi, zaten ihbari aldık­tan sonra polisi bilgilendi­recektir. Öncelikle aranma­sı gereken yer 112'dir. İhbari yaparken ola­yın tam olarak aktarılmasını sağla­yın (Hastanın durumu, bulunduğu yer, tam ola­rak adres, cinsiyet, yaş, kaza­nın türü v.b.)

b) Ek kazalara meydan verme­yin
Bu durumda yapılacak işlemler kazazed­enin olduğu kadar sizin yaşamınızı da güvence altına ala­caktır.
• Trafik kazasına müdahale eder­ken aracınızı güvenli bir yerde durdu­run ve flaşörlerinizi açın.
• Üzerinizde dikkat çeki­ci renkte (tercihen fosforlu) bir giysi olma­sına dikkat edin. Aksi halde bir tra­fik kazasına da siz kurban olabilirsiniz. Eğer böy­le bir giysi sözkonusu değilse, atletinizi çıkar­tıp giysinizin üzerine giyin. Ama en iyisi böyle dikat çekici yelek ve­ya ceket benzeri bir giysiyi bagajınız­da bulundurun.
• Trafik uyarı işaretlerini ko­yun veya zaman kazanmak için birisin­den bu konuda size yardım etmesini iste­yin. Yine aynı dikkat çekici giysiye sahip biri­ne, belli bir mesafede trafik­teki araçları uyarmasını söyleyin.

c) Durumu değerlen­dirin
Bir kaza ile karşılaştığınız an­da yapılacak ilk hareket durumu değerlendirmek, kazazedeye boyunluk takmak ve yangın söz konu­su değilse, onu kıpırdatmamaktır.Trafik kazalarında, travmaya bağ­lı olarak omurga ve eklem yaralanma­ları kaçınılmazdır. İşte bu durumda kesinlikle dikatli olmalısınız. Yanınız­da varsa, en iyi yöntem trafik kazasının şekli ve tü­rü ne olursa olsun derhal hastaya boyunluk takmak­tır. Boyunluk, otomobilinizde, ilkyar­dım çantası gibi bulundurmanız gereken en önemli gereçtir. E­ğer gerekli ilkyardım bilgileri­ne ve deneyime sahip değilseniz, ambulans gelene kadar herhan­gi birinin yaralıyı kıpırdatmasına engel olmanız en akıllıca davranış olacaktır. Sadece boyunluk tak­mak ve bilinçsizce taşınmaya engellemek, ya­ralının yaşam şansını yüzde 80 arttıracaktır. Eğer ka­za geçiren araçta yangın tehli­kesi söz konusuysa, ancak o zaman yaralıyı araç­tan çıkartmaya teşebbüs edin. Ardından hasta­nın durumunu degerlendirmek için dört duyunuzdan yararlanabilir­siniz.

Konuşun :
Yaralı ile söz­le temas kurmaya çalışın. "Adın ne, Olay nasıl oldu?" gibi sorularla hem şuurunun açık kalmasını sağlayabilir, hem ona mo­ral verebilir, hem de ambulans gelene kadar bazı gerekli bilgileri edi­nebilirsiniz. Ama bunları yaparken muhte­mel bir felci önlemek için boyunluğu tak­mış olmalı ve yaralının anlını tutarak başı­nı hareket ettirmesi­ne engel olmalısınız. Eğer sorularınıza mantıklı cevaplar verebiliyorsa, bilinci açık demektir. Vücudun­daki hasarı en iyi ondan öğrenebilir ve ge­len acil yardım ekibinin işini ko­laylaştırmış olursunuz. Sorularını­za mantıksız cevaplar veri­yor, konuşması kayıyorsa bu onun beyninde muhtemel bir kanamaya işaret e­der.

İzleyin :
Yaralı, sözlü uyarılara ce­vap vermiyorsa, yapılması gereken onun vücut fonksiyonlarını gözlemek­tir. Nefes alıp veriyor mu? Gögüs kafesi kalkıp i­niyor mu? Bunu anlamak için hastanın giysilerinin üst bölümü­nü keserek çıkartmanızdır. Yaralının gözbebeklerine eğer varsa ışık tu­tun. Yoksa, gözkapak­larını elinizle bir süre örtüp, tekrar açarak göz­bebeği hareketini izleyin. Eğer gözbebe­kleri ışığa tepki gösteriyor ve küçülüyorsa beyinde problem yok demektir. Ancak kazazede eğer olaydan önce morfin veya aşırı alkol gibi uyu­şturucu etkisi altındaysa veya gözüne atropin gibi bir ilaç damlatmışsa, tepkiler yanı­ltıcı olacaktır. Unutmayın. Kazazedede kalp atışları, dolayısıyla solunum durmuşsa, en belir­gin görünüm tende ve dudaklarda morarmadır. İnsan teni normalde pem­be beyazdır. Ancak hasta fazlasıyla esmer tenli, hatta zenci olabilir. O zaman dudak içlerine bakmamız gerekir. Irk, renk, cinsi­yet farkı ne olursa olsun dudak içi (mukoza) aynı renk­tir. Morarma olup olmadığını buradan gözlemleyebilir­siniz.

Dokunun
• Nabız
Nabzına ba­kın. Ancak bunu yaparken bilek yerine boyun atardamarı­nı tercih edin. Zira kalp faaliyeti yavaşlamıs ve kan basıncı düşmüş­se, kolda nabız atışını hissetmeniz çok zordurr. Özelik­le hasta şoka girmişse, bilekten hiç nabız alamazsınız ve hastanın öldüğünü sana­bilirsiniz. Boyundan nabız almayı öğrenmek için önce kendinizi dinleye­rek pratik yapın.

• Memeler
İnsan bedeninde sinir uçları­nın toplandığı bölgeler meme uçlarıdır. Yurdumuzdaki ahlaki değerler göz ö­nüne alındığında, yaralı bir kadınsa, kulak memesini deneyebilirsiniz. Parmak uçlarınızla sı­kın ve yaralının acıya karşı tepkisini almaya çalı­şın.

• Parmak uçları :
Yaralının tırnağının üzerine iki parmağınız­la basınç uygulayın. Basıncı kaldırdırdığınız takdirde, be­yazlık kızarmaya başlarsa kan dolaşımı, dolayısıyla kalp atışı var demektir. Beyazlığın kalıcı olma­sı, kalbin durduğuna yorumlanabilir.

• Dinleyin :
Hastanın nefesini dinleyerek hissetmeye çalı­şın. Bu arada ağzını
koklayarak da ne­fes alıp almadığını kontrol edebilirsiniz

d) Solunumun devamını sağ­layın
Solunum yollarının devamlılığını sağlamak için ön­celikle ağız ve burunda yabancı bir cismin olup olmadığını kont­rol edin.Solunum yollarının devamlılığını sağlamak için öncelikle ağız ve burunda yabancı bir cis­min olup olmadığını kontrol edin. Eğer tıkayan bir nesne görürse­niz, parmaklarınızı kollayarak bu cis­mi çıkartın. Mümkünse bu kontrolü bir kalem­le yapın, zira bilinci bulanık hasta parmaklarınızı ısırabi­lir.
Boyunluk yoksa, bunları yapar­ken hastanın ensesini desteklemelisiniz. Ayakkabılarını, bir tişörtü, içi havayla şişirilmiş bir torbayı hastanın ense boş­luğunu desteklemek için kullanabilir­siniz.
Bu arada parmaklarınızı gezdi­rerek boyundaki olası bir hasarı hissetmeye çalışın. Bir hastanın vücudundaki bir anormalliğin ayrımını en iyi şekil­de, sağlıklı olan kendi vücudunuzla karşı­laştırarak yapabilirsiniz.

Buraya kadar anlatılan­lar gözünüzü korkutmasın. Üzerinde çalıştığı­nız takdirde, tüm kontrolleri 10-12 saniyede biti­rebilmeniz mümkündür.

Tüm tesbitler negatif. Dört duyumu­zun yardımıyla yaptığımız tüm gözlemlerde hayat belirtisi alma­dık. Yani sözlü uyarı cevapsız kal­dı, nabız yok, kalp vuruşu yok, soluk alıp verme yok, gözbebekleri hare­ketsiz veya belli belirsiz bir kıpırtı var. Kazazedenin vücudu sıcak, ancak, ağrı uyarısı­na tepki gelmiyor, nefes kokusu yok, göğüs kafesi kıpırda­mıyor, dudak içlerinde morarma başladı. Bu durumda hasta tıbben ölüdür. Hiç vakit geçir­meden akciğer-kalp canlandırmasına (kalp masajı ve suni solunum) baş­lamak gereklidir.

ÇOK ÖNEMLİ:
Eğer kalp-akciğer canlandırması, diğer bir deyim­le suni solunum ve kalp masajı konusunda gerek­li ilkyardım eğitimine ve becerisine sahip değilse­niz, burada göreviniz sona ermektedir. Ancak o ana ka­dar edindiğiniz bulgular, gelecek ambulansın içindeki tıp görevlilerine zam­an kazandıracak ve yaralının yaşama şansını yükseltecek­tir.

DİKKAT! Soluk alıp veren ve nabız vuruş­ları hissedilen bir hastaya baygın ol­sa bile kesinlikle kalp-akciğer canlandırma­sı yapılmaz! Bir kez daha altı­nı çizerek vurgulamakta yarar görüyoruz: Kaza maha­linde kontrolu ele almanız ön ko­şul. Çünkü yurdumuz­da maalesef travmatik vakalarda ve özellikle trafik kaza­larında hastaların büyük çoğunluğu o­lay yerinde değil, bilinçsiz taşıma sonucu has­taneye kaldırılırken yaşamını kaybet­mektedir. Asıl müdahale etmeniz gere­ken nokta, hasta­nın kıpırdatılmasına engel olmak­tır.

Dr. Feridun Çelikmen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder