Erkeğin Cinsellikteki Yanılgıları

Cinsel uyumsuzlukta erkeklerin yanılgısı:

Evliler arasındaki cinsel uyumsuzlukta erkeğin de büyük yanılgıları var kuşkusuz. Bir yanda her erkeğin bilmesi gerekir ki, bu toplumda her kadın büyük cinsel baskılar, sınırlamalar, korkular, ayıp ve günah endişeleri ile büyür; kadınların asırlardır bilinçaltında yerleşen çelişkilerini evlenir evlenmez yenebilmeleri mümkün değildir. Bildiğimiz sayısız nedenlerle kadınlar çekingenliklerini, utangaçlıklarını uzun süre sürdürebilirler, hatta tüm cinsel yaşama karşı isteksiz davranabilirler. Pek çok kadın, bu çelişkilerine, psikoloji diliyle ifade edersek, bilinçdışında mazeret bulmaya ve cinsel yaşamdan kaçmaya çabalarlar. "Yorgunum", "Aman çocuklar duymasın", "Aman bitişik odada annem var, o duymasın" gibi..

Öyleyse erkeğin büyük çelişkiler içindeki eşinin bu tereddütlerine karşı duyarlı olmaması, en büyük çelişkisidir; kocaların çoğunluğu bunu görmezlikten geldiği gibi, üstelik eşlerini acımasızca eleştirir veya onlara kızarlar. Oysa erkeğin bu konuda toplum ve doğa büyük yardımcısıdır. Toplumda erkeklik hep ödüllendirilmiştir; daha en başında sünnetin düğünlerle, büyük merasimlerle kutlanması bile, ailenin erkek çocuk sahibi olmaktan duyduğu gururu göstermez mi? Örnekleri çoğaltabiliriz, ama kısaca özetlemek gerekirse, toplum kadar doğa da erkekleri daha kolay cinsel uyarılabilecekleri biçimde yaratmıştır. Cinsel uyarılabilmeleri için, karşı cinse karşı büyük sevgi duymaları zorunlu değildir. Oysa ki kadınların cinsel yakınlığa razı olabilmeleri, cinsel uyarılabilmeleri için, karşı cinse mutlaka sevgi veya büyük beğeni duymaları gerekir. Özellikle yeni evlenen kadınlar daha romantiktir, sevgi ile cinsel yakınlaşmayı birbirinden farklı görme eğilimindedirler. Kısaca cinsel uyarılma için kadın sevgi sözcükleri duyma veya bu mesajları alma ihtiyacındadır. Gençler için daha belirgin olan bu durumun, evlilik eskidikçe, eşler birbirini tanıdıkça daha gerçekçi zemine oturması beklenir. Ama, bu konuda büyük baskılar ve çelişkiler içindeki eşini rahatlatmak, ona yardımcı olmak, kesinlikle erkeklerin sorumluluğudur.

Erkeklerin bir diğer çelişkisi de, kadınlara göre daha çabuk uyarıldıklarını, cinsel uyarılmanın doruğuna çok daha hızla çıktıklarını bildikleri halde, bu konuda neler yapmaları gerektiğini hiç dikkate almamalarıdır. Böylece erkeklerin çoğu yıllar yılı ya erken boşalmadan, ya eşlerinin soğukluğundan ve isteksizliğinden şikâyet edip dururlar. Üstelik erkeklerin büyük çoğunluğu birleşmeye hazır, sertleşmiş bir erkek organının görüntüsünün veya temasının kadının uyarılması ve cevap verebilmesi için yeterli olabileceği yanlış algılaması içindedir. Kendi beyniyle bu hazırlığa girebilecek bilinç ve tecrübe düzeyinde olmayan eşini, başka yollarla uyarması gerekliliğini de dikkate almazlar. Oysa kadın bedeninde dokunmaya, sevilmeye duyarlı belli bölgeler vardır, eşlerin çoğu bu gerçeği bildikleri ve hatta onlara belli mesajları verdikleri halde belki kendilerini bu role yakıştıramamak, belki "Şimdi başka şeylerle uğraşamamak" gibi nedenlerle bu yollarla da uyarmaya geçmezler.

Böylece eşlerinin uyarılması için fırsat hazırlamadıkları halde, tek taraflı boşalmanın kendileri için bekledikleri hazzı verememesi nedeniyle büyük kırgınlık ve doyumsuzluk hissederler. Eşleri ile karşılıklı cinsel haz duyamayan, bunu paylaşamayan erkeklerin, fizyolojik bir rahatlamaya rağmen, psikolojik doyum sağladıkları hiçbir şekilde söylenemez. Özellikle ülkemiz erkeklerinin "bir kadını tatmin edemeyen erkek durumuna" düşmekten ayrıca büyük kırgınlık, kızgınlık duyduğunu ve kolayca paniğe kapıldıklarını biz psikiyatristler çok sık görürüz. Aslında erkeğin "bir kadını tatmin etmekten ayrıca zevk ve gurur duyabilmesi durumu" akıllı kadın ve akıllı erkekler tarafından eski alışılagelmiş tutumlarını değiştirmeleri yolunda çok önemli bir avantaj haline getirilebilir.

Evlilikte huzur ve güven verici bir yaşam eşler arasında hem iyi bir cinsel tamamlanma, hem de iyi bir duygu alışverişi varsa mümkün olur demiştik. Cinsel tamamlanma ve cinsel doyum, bilindiği gibi eşlerin günlük yaşamını etkiler, günlük yaşamın olumlu ve olumsuz etkisi ise gene cinsel yaşama akseder, sonunda bir kısır döngü meydana gelir.

Buraya kadar eşler arasında sağlıklı bir iletişim kurulması için gerekli temel prensipler ve kurallar üzerinde duruldu. Konuyu son olarak, eşler arası iletişimin nasıl kurulabileceği açısından tekrar ele alalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder