Doğum Sırasında Bebeğin Hareketleri

Doğum eylemi anne adayı açısından fizik­sel olduğu kadar psikolojik bir olaydır. Bebek açısından bakıldığında ise doğum olayı anneyle kıyaslan­dığında çok daha güç ve karmaşıktır.Bebek dünyaya gel­mek için dolambaçlı sayılabilecek doğum kanalından geçmek zorundadır. Bu kanalın çaplarına kendi kafa çaplarını uydur­mak için bazı hareketler yapması gerekmektedir. Ayrıca doğum kana­lında ilerlerken karşılaştığı dirençler ile başa çıkmak amacıyla pozisyon değiştirir.Bu hare­ketler doğumun kardinal hareketleri (esas hareketleri) olarak adlandırılır. Ne an­ne adayı ne de doğumu izleyen doktor bu hareketler üzerinde etkili değildir. Kardinal hareketle­rin tek sorumlusu "yolcu" yani bebektir.


Doğum eylemi başlamadan önce bebeğin ba­şı rahim içinde ve kemik yapının dışında bulunur. Bir başka deyişle bebeğin başı amniyon sıvısı için­de yüzmektedir. Böyle bir durumda doğum sancıları başlasa bile bebe­ğin doğması mümkün değildir. Bebeğin kafası yukarıdayken su kesesi açıldığında kenar­dan kordon sarkabilir ve bu oldukça tehlikeli bir durumdur. Bebeğin sorun­suz bir şekilde doğması için başının aşa­ğıya, kemik yapı içine girmesi gerekir.

Doğumun birinci esas hareketi: ANGAJMAN
Angajman kelime anlamıyla bağlanmak demektir. Do­ğum bilimi açısından bakıldığında ise bebeğin başının en geniş yan çapının kemik çatı girimini geç­mesini ifade eder. Doğumun ilk hareketi angajmandır. Bebeğin iki yan­dan gelen kafa kemikleri ortada birleşir ve bu eklem sagital sütür olarak ad­landırılır. Normal bir angajmanda sagital sutur tam ortada olmalıdır.Böyle bir durumda başın sinklitik olduğundan söz edi­lir. Eğer bebeğin başı doğum kanalına girdiğinde kafası hafif yana doğ­ru eğikse yani sagital sütür tam ortada değil de önde ya da arkayaysa bu durum­da asinklitismus mevcuttur. Doğumun ilerleyişi esnasında bu durum düzelebilir. Eğer düzel­mez ise bebek doğum kanalında ilerleyemez ve doğum uzayabilir. Böyle bir durum­da baş pelvis uygunsuzluğu nedeni ile doğumun önünde mekanik bir engel oluşabilir.

İniş (DESENSUS)
Normal doğumun ikinci kardinal hareke­ti bebeğin doğum kanalı içinde aşağıya doğru ilerlemesidir. Bu iniş desensus olarak adlandı­rılır. Fetal iniş tek bir hareket olmayıp eylemin ikinci evresi boyunca devam e­den bir sürekliliktir. Kadın tipi bir pelvite girimin ön arka çapı enine olan çaptan da­ha kısadır. Bu nedenle bebek başı angaje olurken pelvise kafasının enine çapıyla girer. Yani be­beğin yüzü annenin sağına ya da soluna gelecek şekilde olur. Doğum ilerler­ken iniş devam eder ve bebeğin doğum yolunda bulunduğu yer muayeneler sırasında değerlen­dirilir. Doğum kanalının orta noktası her iki yanda dikensi çıkıntıların bulunduğu bölüm­dür. Bebeğin kafası bu seviyeye geldiğinde sıfır noktasında olarak tanımla­nır. Bu noktanın üstü -1,-2, -3 altı ise +1, +2, +3 noktaları olarak tanımlanlamaktadır. Ön­de gelen kısım sıfır noktasına ulaştığında genelde başın en geniş ça­pı da pelvis girimindedir ve angajman olmuştur. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta bebe­ğin kafa derisinde görülebilecek olan ödemdir. Bos olarak adladırılan ve normal­de görülen bu durumun varlığında bebeğin kafa derisi ile kemik yapılar arasında 2-3 santimet­re fark olabilir ve aslında kafa angaje olmadığı halde muayenede angaje gibi hisse­dilebilir.


Fleksiyon
Doğumun üçüncü e­sas hareketi fleksiyondur. Fleksiyon bebeğin kafasını önüne doğru eğmesidir. Rahim kasılmaları ve bebe­ğin aşağı doğru itilmesi sırasında karşılaştığı yumuşak doku direnci ile be­bek kafasını öne doğru eğer ve çenesini göğsüne yaklaştırır. Bu sayede bebeğin kafasının en küçük ça­pı olan ense kökü ile alnı arasındaki düzlem pelvis içine girer.



İnternal rotasyon
Doğumun dördüncü esas hareketi internal rotasyondur. Bura­da bebek kafasını yandan öne doğru çevirmeye başlar. İnernal rotasyonun ama­cı kafanın en küçük çapını pelvisin en küçük çapına uydurmaktır. Dikensi çıkıntılar arası çap pelvisin en kü­çük çapıdır.Bu nedenle bebek kafasını buraya uydurabilmek için yüzünü içe­ri doğru çevirmek zorundadır. Öte yandan pelvis giriminin eni boyun­dan büyükken çıkımda tam tersi söz knusudur ve ön arka çap enine olan çaptan daha büyüktür. Bu du­rum internal rotasyon gerekliliğinin bir başka nedenidir. Yandaki resimde bebeğin kafasında oluş­maya başlayan ödem görülebilmektedir. Bebek kafasını çevirir­ken bunu genelde yüzü arkaya gelecek şekilde yapar. Eğer yüz öne doğru dönerse "occiput posterior" durumu söz ko­nusu olur. Yani bebeğin kafatasının en arkasında­ki kemik annenin kuyruk sokumunun hemen önündedir. Bu durum zor doğuma sebep olabilir.



Ekstansiyon
Doğumun beşinci esas hareketi kafa­nın yukarıya doğru kaldırılması yani ekstansyondur. Burada bebek çenesini göğsünden uzaklaştır­maktadır. Taçlanma gerçekleşip bebek doğmaya hazırlandığında boynunun hemen arkasın­da yer alan annenin kemiğinden kurtulmasının tek kolay yolu budur. Ekstansiyon hareketi sırasın­da bebeğin önce kafasının tepesi daha sonra da yüzü ve çenesi doğar. Yüzün öne doğ­ru bakması yani yukarıda tarif edilen occiput posterior durumunda bebeğin neden rahtlıkla doğa­mayacağı yandaki resime bakıldığında kolaylıkla tahmin edilebilir.

Eksternal rotasyon
Bebeğin kafası doğduktan sonra doğum eyleminde kı­sa bir duraklama olur. Bebeğin kafası doğduğunda yüzü arkaya doğru bakmaktadır. Çün­kü kafası doğum kanalından en kolay bu şekilde çıkabilir. Oysa omuz­larının da rahatlıkla doğabilmesi için yüzünün ya sağa ya da sola doğru bakması gereklidir. İşte bebeğin kafa­sını bu şekilde yana çevirmesi eksternal yani dış rotasyon ola­rak adlandırlır ve bu olay doğumun 6. kardinal hareketidir. Çoğu zaman bu döndürme işlemini be­beğin kendisi değil doğumu gerçekleştiren doktor yapar. Bu aşamada en tehlikeli durum o­muz takılmasıdır. Bebeğin kafası doğduktan sonra omuzlarının doğması i­çin alan yeterli olmadığında omuz önde annenin iki kemiğinin birleşim alanı o­lan simfizisde takılabilir. Bu durum genelde iri bebeklerde ortaya çıkmakla birlik­te annenin kemik çatısına bağlı olarak nadiren küçük bebeklerde de görülebilir. Bu şekilde o­muz takılması olan bebeklerde köprücük kemiği kırılabilir, koltuk altından geçen sinir­ler zedelenebilir ya da boyun kasları içinde kanama olabilir. Bu durumlar nadiren kalı­cı hasara neden olup kendiliğinden ya da bazı tedavilerin yardımıyla düzelmekte­dir.

Ekspulsiyon
Doğumun son kardinal hareketi bebeğin rahim dışı­na atılması yani ekspulisyondur. Eksternal rotasyon gerçekleştikten sonra doktoru­nuz önce bebeği aşağıya doğru çekerek öndeki omuzu doğurtur. Bu hareketin he­men ardından bebek yukarıya doğru kaldırılarak arkada kalan omuz da doğurtulur. Daha son­ra bebek çekilerek gövdesi ve bacakları da doğurtulunca bebeğin doğumu gerçekleş­miş olur ve doğumun ikinci evresi sona erer. Bu aşmada bebeğinizin ağlamasını duya­bilirsiniz.

Bebeğin kardinal hareketleri bağımsız olma­yıp birbiri ile içiçe geçmiş halde, bir süreklilik izleyecek şekildedir. Tüm bu hareketle­rin amacı bebeğin girinti ve çıkıntılarla dolu kanaldan sorunsuz­ca geçmesini sağlamak içindir. Doğumların çok büyük bir kısmında bu aşama­lar sorunsuz bir şekilde aşılır. Normal doğum doğanın mucizelerinden biri­sidir.

Tüm bu aşamaları öğrendikten son­ra doğumun aslında anne adayı mı yoksa bebek açısından mı daha yorucu olduğu­na karar vermekte zorlanabilirsiniz ;)

"Bu yazı Dr. Alper Mumcu'dan (www.mumcu.com) alınmıştır"

Arama anahtarları: Doğum sırasında bebeğin hareketleri - Doğum esnasında bebeğin hareketleri - doğum sırasında bebeğin kardinal hareketleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder