Marilyn Monroe, Winston Churchill, Charles Darwin, Kral 6. George kekemeydiler. İngiliz kralının Almanya'ya savaş ilan eden bildiriyi okurken bile kekelediği anımsanmaktadır.
Kekemeliğin nedeni, günümüze dek tam olarak araştırılmamıştır. Eskiden dilde oluşan bir hatanın kekemeliğe yol açtığına inanılırdı. Ya dilin yavaş davrandığı, ya zayıf olduğu, ya fazla ıslandığı gibi varsayımlar öne sürülürdü. Hatta 19'uncu yüzyılda kekemelerin dilini ameliyat etme gibi hatalar bile işlenmişti. Böyle bir ameliyattan sağ çıkanın, o zamanki sağlık koşullarına göre şanslı olması gerekirdi. Elbette kekemelik böylece daha da artamasa bile, azalmamış da oluyordu.
Kekemelik 3 ile 6 yaş arasında konuşma yeteneğinin geliştiği yıllarda başlar. Daha yaşlıca çocuklarda ise, konuşma şekli düzgün olur. Eğer konuşmadaki durum, tutukluk ya da kekemelik şeklinde sürüyorsa, anne babalar bunu kendileri düzeltmeye kalkışmamalı, uzman bir doktor ya da psikologa başvurmalıdırlar.
Tedavi olurken hastanın önce kekeleme korkusu giderilir. Bilinci, kişiliği güçlendirilir. (Be-be-ben, ke-ke-ke-keliyorsam, ne o-o-ol-muş?) Ve buna paralel olarak araştırmalar yapılarak, konuşma şekli düzeltilir. Tedavide başarı oranı küçük çocuklarda daha yüksektir. Büyüklerde tedavi daha uzun sürer. Bazen 7 yıl kadar sürebilir. Bazı insanlar ise, ileri yaşlarda kekemelikten tamamen kurtulamazlar. Buna rağmen tedavi her zaman için tavsiye edilir. Çünkü hasta, en azından eskisine oranla büyük ilerlemeler kaydeder. Ve kekemeliğini daha bilinçli olarak kontrol edebilir.
Köln kentinde 1989 yılında yapılan kekemeler kongresinde, kekemelerin "Saat kaç?" diye sorarken bile, ne denli iç huzursuzluklar ve ıstıraplar hissettiği dile getirilmiştir. Hamburg'lu bir terapist, kekeme bir hastasının tren bileti alırken, "Hamburg'a ikinci mevki!" diyebilmek için büyük sıkıntı hissettiğini ve bu yüzden trenle gitmekten cayıp, yolu yürüyerek gittiğini anlatıyor.
Bugün kekemelik konusunda çok daha ciddi adımlar atılmaktadır. Kekemelikten tamamen kurtulmak eskisinden çok daha kolaylaşmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder