BULİMİ NEDİR?
Tıp dilinde "Bulimi" diye anılan zorunlu aşırı yemek hastalığının Latince anlamı "Öküz açlığı" dır. Hasta müthiş yemek yeme tutkusunun hemen ardından kusma aşamasına geçer ve bu iki aşama birbirini izler durur.
Bulimi, ancak 1980 yılından itibaren psikiyatri bilim kitaplarında yer almaya başladı. Hastaların hemen tümünü genç kızlar ve kadınlar oluşturur. Yaşları ise 15 ile 30 arasındadır. Sadece Almanya'daki bulimi hastalarının sayısı yarım milyon düzeyindedir. Amerikan üniversitelerinde hastalığa salgın gözüyle bakılıyor.
Kesin bilinen gerçek, hastalığa ruhsal etkenlerin neden olduğudur. Yemek tutkusuna sadece açlık değil, ruhsal sürtüşme, yalnızlık, üzüntü, öfke neden oluyor.
Bulimi hastaları yeme krizi esnasında bir keresinde 15 bin kalori alabilmektedirler. Bilindiği üzere insanın günlük normal kalori gereksinimi 2 bin ile 2 bin 500 düzeyindedir.
Hasta bundan sonra midesinin döndüğünü hisseder, tüm yediklerinden kurtulmak ister. Olayların yüzde 50 ile 70'inde hasta kendini kusturmakta, yüzde 30 ile 50'sinde ise ilaç kullanmaktadır.
Bazen de ikisi bir arada olur.
Hastaya köklü bir ruhsal tedavi ile davranış tedavisi uygulanmaktadır. Tedavi kapsamına mümkün olduğu kadar aile de alınmaktadır. Hastaların ayrıca kendi kendilerine yardım dernekleri de bulunmaktadır.
Bir bulimi hastası olan Barbara Schubert. hastalığı hakkında şöyle konuşuyor:
"Evli ve iki çocuklu bir kadınım. 14 yıl süreyle bulimi hastalığı çektim. Hastalığa 14 yaşında yakalanmıştım. O yaşta babam diye bildiğim kişinin babam olmadığını öğrendim. Bu gerçeğin bu kadar yıl benden gizli tutulması beni çok sarstı. Aile ortamında da büyük zorluklar çekiyordum ve sevilmediğimi hissediyordum. Yaşım 14 iken kilom 64 olmuştu. Sonra biraz kilo vermeye çalıştım. Hiçbir sıkıntı olmadan başardım. İlk kez annem babam beni övdüler. Artık "Hiç bir şey yapamayan aptal şişman" birisi değildim. Ancak bu kez durmadan zayıflayınca, ailem kaygılanmaya başladı. Ben yine de eğer zayıflarsam beni sevecekleri düşüncesinden kurtulamıyordum.
Önce günde sadece 1000 kalori aldım. Sonra bunu günde 800 kaloriye düşürdüm. Daha sonra ise, 500 kaloriye indim. Bundan sonra da iştah önleyici ve su atıcı ilaçlar aldım. Bu zayıflama dönemini korkunç bir oburluk izledi. Bir keresinde bir oturuşta 10 tane sandviç ile kocaman bir kremalı pasta yedim. Sonra hepsini çıkardım.
Önce bunun bir hastalık olduğunun farkında değildim. Bunun incelme tutkusundan kaynaklandığını zannediyordum. Sonra giderek daha çok yalnızlığı seçmeyi başladım. Hiçbir yere gidemiyordum. Çünkü o müthiş açlık nöbetinin nerede başlayıvereceğini bilemiyordum! Başlayıverirse o kadar yiyeceği nereden bulacaktım ki?
Yirmi yaşında iken ilk kez bir kız arkadaşıma derdimi açabildim. O zaman bulimi hastalığının ne olduğunu öğrendim. Hastalığımı öğrenince özel bir kliniğe başvurdum. Altı ay bekleme süresi vardı. Bu sırada ilk kocamla tanıştım. Artık yardıma gerek kalmadığına inanmaya başladım. Hamile kalınca bulimi hastalığının tüm belirtileri kayboldu. Ama çocuğumu doğurur doğurmaz hemen yeniden başladı.
Evliliğim mutlu değildi. İki yıl sonra kliniğe girdim, burada 4 ay süreyle davranış bozukluğu tedavisi gördüm. Fakat tam olarak kurtulamadım. Çıkınca tekrar 10 kilo vermiştim. O sırada kilom 42 idi. Boyum ise 1.69 idi.
Bu arada evliliğim de bozulmuştu. Tekrar kliniğe girdim. Burada üç ay kalınca şimdiki kocamla tanıştım. O günden sonra hastalık tamamen geçti. Aradan iki yıl geçmesine rağmen kilom da normal bir insan gibi 53'de kaldı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder