Hamileler Lazer Epilasyon Yaptırabilir Mi?
Günümüz teknolojik gelişmeleri sektöründe hızla uygulamaya geçen lazer epilasyon hizmetleri çerçevesinde 1997 yılından itibaren FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından güvenirliği ispatlanmış bir çalışma olarak tüy, kıl ve batın kılların tedavisinde kullanım göstermektedir. Lazer epilasyon, bugün bilinen en etkili tüy tedavisinde tercihlerde dünya genelinde ilk sırada bulunmaktadır. Lazer epilasyon istenmeyen tüylerle mücadelede oldukça başarılı sonuçlar alınmasında önemli bir faktör konumundadır.
Lazer epilasyon, sedef ve benzeri cilt hastalığı olanlara uygulanmamaktadır. Bununla beraber sara nöbeti geçirenler, kalp pili kullananlar ve süt verme döneminde bulunan annelerin göğüs bölgesine uygulanmaz. Lazer epilasyon on iki yaşından büyük kadın ya da erkek farkı gözetilmeksizin herkese uygulanabilen bir yöntemdir.
Lazer epilasyon vücudun tüm bölgelerine uygulama sağlamakta, yalnız göz kapağı çevresinde çalışma yapılmamaktadır. Bugün en çok; yüz bölgesinde, omuz, sırt, göbek, bacak, kol, göğüs, bel, kalça, el ve ayaklarda kullanılan uygulama olan lazer epilasyon kalıcı veya uzun dönem etkisi ile istenilen sonuçların elde edilmesinde etkin bir konum sergilemektedir.
İstenmeyen tüyler, özellikle yüz bölgesinde varlığını sürdüren tüyler günümüz kadınlarının sorunlarından başlıca olanları arasındadır. Gebelik döneminde lazer epilasyon kullanılması anne adaylarında endişeye neden olabilmektedir. Bu nedenle soru işaretleri oluşmakta ve cevaplar aramaktadırlar.
Lazer epilasyon tedavisi yaptırmak isteyen gebe anneler için gebeliğin ilk üç aylık döneminde kesinlikle uygulama yapılmamaktadır. Gebelik hormonlarının etkisi ile tüylenmeden rahatsızlık duyan anneler epilasyon çalışmasını doğumdan sonraya erteleyebilirler. Yine de belirtmekte fayda var lazer gibi modern epilasyon yönteminin bebeğe zararı dokunmamaktadır.
Lazer ışık enerjisi kullanılarak gerçekleşen bir teknik ve dolayısıyla X ışınlarından farklıdır. Lazerin herhangi bir doku içinde ilerlemesi söz konusu değildir, lazerin etki alanı yalnızca birkaç milimetre ile sınırlı olmaktadır. Bu sebeple anne karnındaki bebeğe ulaşması veya zarar vermesi mümkün değildir.
Lazer epilasyon herhangi bir enfeksiyonu tetiklemediği gibi, kullanım olarak epilasyon yöntemleri arasında en az ağrı ile tedaviyi sağlayan uygulama olmaktadır. Lazer epilasyon tedavisi gören kişilerde bu ağrılara alışkanlık kazanılmakta ve kolay bir uyum sağlanmaktadır.
İlgili aramalar: hamileler lazer epilasyon yaptırabilir mi? hamilelikte lazer yapılır mı? hamilelikte lazer epilasyonun zararları nelerdir? gebelikte lazer epilasyon yapılırmı?
Karaciğer Büyümesi Neden Olur?
Karaciğer Büyümesi Neden Olur?
Karaciğer organı normal boyut olarak 12 santimetredir, bu boyuttan büyük olan karaciğer hepatomegali yani karaciğer büyümesi olarak adlandırılır. Karaciğer büyümesinin başlıca nedenleri; sıtma, siroz, tüberküloz, primer, sağ kalp yetersizliği, metastatik yani başka organlardan sıçrayan kanser olmaktadır. Bilinen en yaygın karaciğer büyümesi ise alkol tüketimi ve aşırı kilo sonucu yağ birikiminden kaynaklanan karaciğerin yağlanmasıdır. Karaciğer karnın sağ bölgesinde bulunmasından dolayı değişik derecelerde ağrılara da neden olmaktadır. Karaciğer, diğer organlara baskı yaptığı için aşağıya itilebilir ve bu da büyümüş hissi verebilir, bunun için en sabit yöntem radyoloji incelemesi sonucuna bakılmasıdır. Karaciğerin ele geliyor olması hepatomegali yani karaciğer büyümesi anlamını her zaman çıkarmamaktadır.
İlgili aramalar: karaciğer neden büyür? karaciğer büyümesinin nedenleri nelerdir? karaciğer büyümesi neden olur?
Karaciğer organı normal boyut olarak 12 santimetredir, bu boyuttan büyük olan karaciğer hepatomegali yani karaciğer büyümesi olarak adlandırılır. Karaciğer büyümesinin başlıca nedenleri; sıtma, siroz, tüberküloz, primer, sağ kalp yetersizliği, metastatik yani başka organlardan sıçrayan kanser olmaktadır. Bilinen en yaygın karaciğer büyümesi ise alkol tüketimi ve aşırı kilo sonucu yağ birikiminden kaynaklanan karaciğerin yağlanmasıdır. Karaciğer karnın sağ bölgesinde bulunmasından dolayı değişik derecelerde ağrılara da neden olmaktadır. Karaciğer, diğer organlara baskı yaptığı için aşağıya itilebilir ve bu da büyümüş hissi verebilir, bunun için en sabit yöntem radyoloji incelemesi sonucuna bakılmasıdır. Karaciğerin ele geliyor olması hepatomegali yani karaciğer büyümesi anlamını her zaman çıkarmamaktadır.
İlgili aramalar: karaciğer neden büyür? karaciğer büyümesinin nedenleri nelerdir? karaciğer büyümesi neden olur?
Lazer Epilasyon Acıtır Mı?
Lazer Epilasyon Acıtır Mı?
Lazer epilasyon uygulamasında temel prensip, kıl folikülünde bulunan melanin renk maddesinin lazer ışığı desteği ile ısıtılması ve kıl folikülünün tahrip edilerek işlevini yerine getirmesini önlemek amacıyla çalışma gerçekleştirilmesidir. Lazer epilasyon bilinen en etkili yöntem olmakta tüy, kıl ve batın kıllarda etkili olmaktadır. Vücudun göz kapağı dışında her bölgesine uygulama gösterebilen lazer epilasyon diğer tedavi yöntemlerine göre daha az ağrısız bir uygulama olmaktadır. Lazer epilasyon tedavisinde tedavi uygulanan kişiler rahatlıkla uyum sağlamaktadır. Lazer epilasyon uygulaması ile bütün vücut dört ile beş saat arasında tüylerden temizlenebilmektedir. Lazer epilasyon, ciltte toksik etki veya alerjiye neden olmamakta, herhangi bir yara izine meydan vermemekte, kanserojen içermemektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon acıtır mı? lazer epilasyon sırasında acı olur mu? lazer epilasyon acıtıyor mu?
Lazer epilasyon uygulamasında temel prensip, kıl folikülünde bulunan melanin renk maddesinin lazer ışığı desteği ile ısıtılması ve kıl folikülünün tahrip edilerek işlevini yerine getirmesini önlemek amacıyla çalışma gerçekleştirilmesidir. Lazer epilasyon bilinen en etkili yöntem olmakta tüy, kıl ve batın kıllarda etkili olmaktadır. Vücudun göz kapağı dışında her bölgesine uygulama gösterebilen lazer epilasyon diğer tedavi yöntemlerine göre daha az ağrısız bir uygulama olmaktadır. Lazer epilasyon tedavisinde tedavi uygulanan kişiler rahatlıkla uyum sağlamaktadır. Lazer epilasyon uygulaması ile bütün vücut dört ile beş saat arasında tüylerden temizlenebilmektedir. Lazer epilasyon, ciltte toksik etki veya alerjiye neden olmamakta, herhangi bir yara izine meydan vermemekte, kanserojen içermemektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon acıtır mı? lazer epilasyon sırasında acı olur mu? lazer epilasyon acıtıyor mu?
Lazer Epilasyon Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Lazer Epilasyon Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Yaklaşık olarak kırk yıldır lazer teknolojisi tıpta kullanılmaktadır. Sağlık açısından herhangi bir zararı olamayan lazer teknolojisi epilasyon çalışmalarında bilinen en etkili yöntem olarak son yıllarda oldukça rağbet görmekte, pratik ve ekonomik fiyatı ile tercihlerde ilk sırada bulunmaktadır. İstenmeyen tüy ve kıllardan kurtulma noktasında oldukça başarılı sonuçlar edinilmesine katkı sağlayan lazer epilasyon göz kapağı çevresi dışında vücudun her bölgesinde kadın ya da erkek demeden on iki yaştan büyük herkese uygulama göstermektedir. Lazer epilasyon, sedef hastalığı ve benzeri deri rahatsızlığı bulunanlara, gebeliğin ilk üç aylık döneminde bulunan anne adaylarına, süt verme dönemindeki annelerin göğüs bölgelerine ve bronzlaşmış ciltlere uygulanmamaktadır. Lazer epilasyon ayrıca kalp pili kullanan ve sara nöbeti geçiren hastalara da uygulanmaz.
Lazer epilasyon uygulaması gerçekleştikten sonra bazı hassas ciltlerde kızarıklık yaşanabilmektedir. Lazer epilasyon sonrası alınacak ılık bir duş bu konuda oldukça faydalı olacaktır. Duş alırken kese ile tahriş edilmemesi önemli bir ayrıntıdır. Kese ve peeling işlemine bir hafta süre ile ara vermek gerekmektedir.
Lazer epilasyon işlemi sonrasında hafif kızarıklıklar bir saat ile bir gün arasında değişiklik göstermektedir. Bu kişinin cilt hassasiyetine göre değişecek bir zaman dilimini kapsamaktadır. Deride kızarıklık oluşmadığı takdirde krem uygulamasına gerek kalmamaktadır.
Lazer epilasyon işlemi ardından üç gün süre ile güneşe çıkılmamalıdır. Çıkılsa bile yüksek koruma faktörlü kremler tercih edilmelidir. Lazer epilasyon seansından sonra on gün boyunca direk güneşlenmek tavsiye edilmemektedir. Eğer lazer epilasyon uygulanan bölge yüz kısmı ise yaz veya kış ayları demeden yüksek koruma faktörlü kremlerin kullanılması önerilmektedir.
Lazer epilasyon işlemi sonrasında tüyler on beş gün içerisinde tekrar çıkacak, fakat kendiliğinden dökülecektir. Cildi kuruluk gösteren kişilerde ise bu süre yirmi gün civarında olmaktadır. Nemlendirici kullanıldığı takdirde dökülme daha erkene alınabilinmektedir.
Lazer epilasyonundan sonra on beş ile yirmi gün içerisinde kontrole gelinmelidir. Kontrol seansına kadar geçen süre içinde tüyler kısaltılmamalıdır. Seans aralıklarında kökten alma uygulaması yapılmamalı, yalnızca kısaltılmalıdır. Seanslara düzenli ve programlı uyum, istenilen sonucun alınması için önemli bir nokta olmaktadır.
Lazer epilasyon uygulamasının ardından ağda, cımbız gibi metotlar uygulanmamalıdır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon sonrası nelere dikkat etmek gerekir? lazer sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? lazer epilasyondan sonra neleri yapmamak gerekir?
Yaklaşık olarak kırk yıldır lazer teknolojisi tıpta kullanılmaktadır. Sağlık açısından herhangi bir zararı olamayan lazer teknolojisi epilasyon çalışmalarında bilinen en etkili yöntem olarak son yıllarda oldukça rağbet görmekte, pratik ve ekonomik fiyatı ile tercihlerde ilk sırada bulunmaktadır. İstenmeyen tüy ve kıllardan kurtulma noktasında oldukça başarılı sonuçlar edinilmesine katkı sağlayan lazer epilasyon göz kapağı çevresi dışında vücudun her bölgesinde kadın ya da erkek demeden on iki yaştan büyük herkese uygulama göstermektedir. Lazer epilasyon, sedef hastalığı ve benzeri deri rahatsızlığı bulunanlara, gebeliğin ilk üç aylık döneminde bulunan anne adaylarına, süt verme dönemindeki annelerin göğüs bölgelerine ve bronzlaşmış ciltlere uygulanmamaktadır. Lazer epilasyon ayrıca kalp pili kullanan ve sara nöbeti geçiren hastalara da uygulanmaz.
Lazer epilasyon uygulaması gerçekleştikten sonra bazı hassas ciltlerde kızarıklık yaşanabilmektedir. Lazer epilasyon sonrası alınacak ılık bir duş bu konuda oldukça faydalı olacaktır. Duş alırken kese ile tahriş edilmemesi önemli bir ayrıntıdır. Kese ve peeling işlemine bir hafta süre ile ara vermek gerekmektedir.
Lazer epilasyon işlemi sonrasında hafif kızarıklıklar bir saat ile bir gün arasında değişiklik göstermektedir. Bu kişinin cilt hassasiyetine göre değişecek bir zaman dilimini kapsamaktadır. Deride kızarıklık oluşmadığı takdirde krem uygulamasına gerek kalmamaktadır.
Lazer epilasyon işlemi ardından üç gün süre ile güneşe çıkılmamalıdır. Çıkılsa bile yüksek koruma faktörlü kremler tercih edilmelidir. Lazer epilasyon seansından sonra on gün boyunca direk güneşlenmek tavsiye edilmemektedir. Eğer lazer epilasyon uygulanan bölge yüz kısmı ise yaz veya kış ayları demeden yüksek koruma faktörlü kremlerin kullanılması önerilmektedir.
Lazer epilasyon işlemi sonrasında tüyler on beş gün içerisinde tekrar çıkacak, fakat kendiliğinden dökülecektir. Cildi kuruluk gösteren kişilerde ise bu süre yirmi gün civarında olmaktadır. Nemlendirici kullanıldığı takdirde dökülme daha erkene alınabilinmektedir.
Lazer epilasyonundan sonra on beş ile yirmi gün içerisinde kontrole gelinmelidir. Kontrol seansına kadar geçen süre içinde tüyler kısaltılmamalıdır. Seans aralıklarında kökten alma uygulaması yapılmamalı, yalnızca kısaltılmalıdır. Seanslara düzenli ve programlı uyum, istenilen sonucun alınması için önemli bir nokta olmaktadır.
Lazer epilasyon uygulamasının ardından ağda, cımbız gibi metotlar uygulanmamalıdır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon sonrası nelere dikkat etmek gerekir? lazer sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? lazer epilasyondan sonra neleri yapmamak gerekir?
Lazerle Alınan Kıllar Tekrar Çıkar Mı?
Lazerle Alınan Kıllar Tekrar Çıkar Mı?
Lazer epilasyon uygulaması FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından 1997 yılında güvenirliği onaylanmış bir çalışmadır. Lazer epilasyon bilinen en etkili epilasyon yöntemi durumundadır. Ayrıca lazer teknolojisi kırk yıldır tıp alanında hizmet vermektedir.
Lazer epilasyon ile uygulamaların çoğunluğunda kalıcı veya uzun dönemli epilasyon etkisi görülmektedir. Lazer epilasyon teknik aşamasında uygun yapıldığında güvenilir bir yöntem olmaktadır. Uygulama olarak epilasyon yaptıracak kişiler tedaviye kolaylıkla uyum sağlamaktadır. Lazer epilasyon sonrası tekrar çıkacak olan tüyler olsa dahi bu tüyler zayıf ve açık renkli olacaktır. Cilt enfeksiyonu ve bulaşıcı hastalık sorunu taşımayan lazer epilasyon ayrıca batık kılların ve kıl dönmelerinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Hızlı bir yöntem olan lazer epilasyon ile dört ile beş saat içinde vücutta bulunan tüyler pratik bir biçimde temizlenmektedir.
İlgili aramalar: lazerle alınan kıllar tekrar çıkar mı? lazer epilasyonla alınan tüyler tekrar çıkar mı?
Lazer epilasyon uygulaması FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından 1997 yılında güvenirliği onaylanmış bir çalışmadır. Lazer epilasyon bilinen en etkili epilasyon yöntemi durumundadır. Ayrıca lazer teknolojisi kırk yıldır tıp alanında hizmet vermektedir.
Lazer epilasyon ile uygulamaların çoğunluğunda kalıcı veya uzun dönemli epilasyon etkisi görülmektedir. Lazer epilasyon teknik aşamasında uygun yapıldığında güvenilir bir yöntem olmaktadır. Uygulama olarak epilasyon yaptıracak kişiler tedaviye kolaylıkla uyum sağlamaktadır. Lazer epilasyon sonrası tekrar çıkacak olan tüyler olsa dahi bu tüyler zayıf ve açık renkli olacaktır. Cilt enfeksiyonu ve bulaşıcı hastalık sorunu taşımayan lazer epilasyon ayrıca batık kılların ve kıl dönmelerinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Hızlı bir yöntem olan lazer epilasyon ile dört ile beş saat içinde vücutta bulunan tüyler pratik bir biçimde temizlenmektedir.
İlgili aramalar: lazerle alınan kıllar tekrar çıkar mı? lazer epilasyonla alınan tüyler tekrar çıkar mı?
Splenomegalinin Nedenleri
Splenomegali Nedenleri Nelerdir?
Dalak büyümesi olarak basit bir dille anlatılabilecek olan splenomegali, kanser ve enfeksiyonlar neticesinde büyüme yaşamaktadır. Dalak, normalde yumruk büyüklüğünde olmakta, ancak akdeniz anemisi, sarılık, bağ dokusu rahatsızlıkları, metabolizma hastalıkları, sıtma gibi hastalıklar dalak büyümesine neden olmaktadır. Dalak büyümesi her zaman için cerrahi müdahaleyi gerektirmemekte, herhangi bir hastalığın belirtisi ise önce zararlı bir etki yaratıp yaratmadığına bakılmaktadır. Dalak alınması ise açık ameliyatla genel anestezi uygulanarak gerçekleşmektedir. Dalak alınması sonucunda ise kişi normal hayatına devam edebilmektedir. Dalak büyümesi kandaki hücrelerin bazen parçalanmasına neden olmakta, kansızlığa yol açmaktadır. Trombositler kanama eğilimin artmasına neden olurken, lökosit isimli alyuvarların azalması ile vücut direncinin azalmasına sebep olmaktadır.
İlgili aramalar: splenomegali nedir? splenomegalinin nedenleri nelerdir? dalak büyümesi neden olur? splenomegali neden olur?
Dalak büyümesi olarak basit bir dille anlatılabilecek olan splenomegali, kanser ve enfeksiyonlar neticesinde büyüme yaşamaktadır. Dalak, normalde yumruk büyüklüğünde olmakta, ancak akdeniz anemisi, sarılık, bağ dokusu rahatsızlıkları, metabolizma hastalıkları, sıtma gibi hastalıklar dalak büyümesine neden olmaktadır. Dalak büyümesi her zaman için cerrahi müdahaleyi gerektirmemekte, herhangi bir hastalığın belirtisi ise önce zararlı bir etki yaratıp yaratmadığına bakılmaktadır. Dalak alınması ise açık ameliyatla genel anestezi uygulanarak gerçekleşmektedir. Dalak alınması sonucunda ise kişi normal hayatına devam edebilmektedir. Dalak büyümesi kandaki hücrelerin bazen parçalanmasına neden olmakta, kansızlığa yol açmaktadır. Trombositler kanama eğilimin artmasına neden olurken, lökosit isimli alyuvarların azalması ile vücut direncinin azalmasına sebep olmaktadır.
İlgili aramalar: splenomegali nedir? splenomegalinin nedenleri nelerdir? dalak büyümesi neden olur? splenomegali neden olur?
Splenomegali Nedir?
SPLENOMEGALİ
Splenomegali, dalak büyümesi olarak adlandırılmaktadır. Yumruk büyüklüğünde bulunan dalak, bazı enfeksiyonlar ve kanser gibi etkenler nedeni ile büyüme göstermektedir. Dalak, midenin yanında karın bölgesinde sol üst tarafta bulunmaktadır. Dalak büyümesi insanlar tarafından anlaşılmakta, inceleme sonucu ultrason ile anlaşılabilmektedir. Belirtileri arasına benizde solukluk ve halsizlik görülmektedir. Görevini yapamayan dalak nedeniyle sık enfeksiyon görülmektedir. Kanı depolayan dalakta görülen splenomegali nedeni ile kanama problemleri görülebilir. Trombosit diye bildiğimiz kan hücreleri pıhtılaşmayı sağlamakta ve dalakta depolamaktadır. Rahatsızlık sonucu dalakta biriken pıhtılaşma hücreleri dalağın görevini yerine getirmesine engel olabilir. Bakteriyel enfeksiyonlar, sıtma gibi parazitlerin yarattığı hastalıklar ile siroz, lösemi gibi hastalıklar dalağın büyümesinde etken olan başlıca hastalıklar arasındadır.
İlgili aramalar: splenomegali nedir? splenomegali neye denir?
Splenomegali, dalak büyümesi olarak adlandırılmaktadır. Yumruk büyüklüğünde bulunan dalak, bazı enfeksiyonlar ve kanser gibi etkenler nedeni ile büyüme göstermektedir. Dalak, midenin yanında karın bölgesinde sol üst tarafta bulunmaktadır. Dalak büyümesi insanlar tarafından anlaşılmakta, inceleme sonucu ultrason ile anlaşılabilmektedir. Belirtileri arasına benizde solukluk ve halsizlik görülmektedir. Görevini yapamayan dalak nedeniyle sık enfeksiyon görülmektedir. Kanı depolayan dalakta görülen splenomegali nedeni ile kanama problemleri görülebilir. Trombosit diye bildiğimiz kan hücreleri pıhtılaşmayı sağlamakta ve dalakta depolamaktadır. Rahatsızlık sonucu dalakta biriken pıhtılaşma hücreleri dalağın görevini yerine getirmesine engel olabilir. Bakteriyel enfeksiyonlar, sıtma gibi parazitlerin yarattığı hastalıklar ile siroz, lösemi gibi hastalıklar dalağın büyümesinde etken olan başlıca hastalıklar arasındadır.
İlgili aramalar: splenomegali nedir? splenomegali neye denir?
Hepatomegalinin Nedenleri Nelerdir?
Hepatomegali Nedenleri Nelerdir?
Karaciğer büyümesi olarak adlandırılan hepatomegali, metabolik bozukluklar nedeni ile ortaya çıkan bir rahatsızlık olabileceği gibi, doğrudan zehirlenme, enfeksiyona maruz kalma ve karaciğer tümörü de diğer etkenler arasında yer almaktadır. Normal karaciğerin on dört santim olması ve on dört santimden büyük karaciğerlerin hepatomegali ile tanılanması, karın bölgesinde kitle olarak hissedilmesi ve ele gelmesi ile belli olur. Hepatomegali, karnın sağ kısmında ağrıya neden olurken, aynı zamanda çeşitli derecelerde ağrılara da neden olmaktadır. Birden çok nedene bağlı olarak gerçekleşen hepatomegalinin en başlıca nedeni yağ birikiminden kaynaklanmasıdır. Bu yağ birikimin nedeni ise alkol bağımlılığı ve şişmanlık olmaktadır. Hepatomegali rahatsızlığı ancak radyoloji incelemesi ile doğrulanmaktadır.
İlgili aramalar: hepatomegalinin nedenleri nelerdir? hepatomegali neden olur? karaciğer büyümesinin nedenleri nelerdir? karaciğer neden büyür?
Karaciğer büyümesi olarak adlandırılan hepatomegali, metabolik bozukluklar nedeni ile ortaya çıkan bir rahatsızlık olabileceği gibi, doğrudan zehirlenme, enfeksiyona maruz kalma ve karaciğer tümörü de diğer etkenler arasında yer almaktadır. Normal karaciğerin on dört santim olması ve on dört santimden büyük karaciğerlerin hepatomegali ile tanılanması, karın bölgesinde kitle olarak hissedilmesi ve ele gelmesi ile belli olur. Hepatomegali, karnın sağ kısmında ağrıya neden olurken, aynı zamanda çeşitli derecelerde ağrılara da neden olmaktadır. Birden çok nedene bağlı olarak gerçekleşen hepatomegalinin en başlıca nedeni yağ birikiminden kaynaklanmasıdır. Bu yağ birikimin nedeni ise alkol bağımlılığı ve şişmanlık olmaktadır. Hepatomegali rahatsızlığı ancak radyoloji incelemesi ile doğrulanmaktadır.
İlgili aramalar: hepatomegalinin nedenleri nelerdir? hepatomegali neden olur? karaciğer büyümesinin nedenleri nelerdir? karaciğer neden büyür?
Hepatomegali Nedir?
HEPATOMEGALİ
Hepatomegali, karaciğer büyümesi olarak adlandırılmaktadır. Hepatomegali, doğrudan zehirlenme, enfeksiyon kapılması, metabolik bozukluklar gibi bir çok nedene bağlı olan rahatsızlıkları belirten bir tıbbi terim olmaktadır. Hepatomegali 14 santimden büyük karaciğer sınırının yukarısına işaret etmekte ve genellikle karındaki bir kitle olarak hissedilmektedir. Bu kitle değişik nedenlere bağlı olarak kendini sarılık hastalığı ile birlikte gösterir. Ancak karaciğerin ele geliyor olması da her zaman hepatomegali anlamına gelmemekte, akciğerin baskısı sonucu karaciğerin aşağıya düşmesine neden olmakta ve büyümüş hissi verebilmektedir. Hepatomegaliye bağlı rahatsızlıkta karnın üst kısmında ağrı hissedilmesini çeşitli derecelerde sararmalar takip etmektedir. Nedenleri çok farklı olan hepatomegalinin en başlıca nedeni yağ birikimi sonucu ortaya çıkmasıdır.
İlgili aramalar: hepatomegali nedir? tıpta hepatomegali ne demek?
Hepatomegali, karaciğer büyümesi olarak adlandırılmaktadır. Hepatomegali, doğrudan zehirlenme, enfeksiyon kapılması, metabolik bozukluklar gibi bir çok nedene bağlı olan rahatsızlıkları belirten bir tıbbi terim olmaktadır. Hepatomegali 14 santimden büyük karaciğer sınırının yukarısına işaret etmekte ve genellikle karındaki bir kitle olarak hissedilmektedir. Bu kitle değişik nedenlere bağlı olarak kendini sarılık hastalığı ile birlikte gösterir. Ancak karaciğerin ele geliyor olması da her zaman hepatomegali anlamına gelmemekte, akciğerin baskısı sonucu karaciğerin aşağıya düşmesine neden olmakta ve büyümüş hissi verebilmektedir. Hepatomegaliye bağlı rahatsızlıkta karnın üst kısmında ağrı hissedilmesini çeşitli derecelerde sararmalar takip etmektedir. Nedenleri çok farklı olan hepatomegalinin en başlıca nedeni yağ birikimi sonucu ortaya çıkmasıdır.
İlgili aramalar: hepatomegali nedir? tıpta hepatomegali ne demek?
Lazer Epilasyon Kimlere Yapılamaz?
Lazer Epilasyon Kimlere Yapılamaz?
Lazer epilasyon, sedef ve benzeri cilt hastalığı bulunan kişilere yapılmamaktadır. Uygulamanın yapılmadığı diğer kişiler ise; gebelik döneminin ilk üç ayında bulunan anne adaylarına yüksek risk nedeniyle lazer epilasyon yapılmamakta, bebeğe süt verme döneminde bulunan annelere ise göğüs bölgesi dışında uygulama gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon yaptırmak isteyen bronzlaşmış tenlerin ise ciltte lekelenme ve yanık ihtimalinin önüne geçilmesi için bronzlaşma geçene kadar lazer epilasyon hizmetleri askıya alınmaktadır. Lazer epilasyon ayrıca kalp pili kullanan kalp hastalarına, sara nöbeti geçiren sara hastalarına ve sivilce kremi kullanan kişilere uygulanmamaktadır. Saydıklarımız dışında kalan kadın veya erkek ayrımı gösterilmeksizin on iki yaşından büyük herkese lazer epilasyon uygulaması yapılmaktadır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon kimler yaptıramaz? kimlere lazer epilasyon yapılmaz? lazer kimlere yapılamaz?
Lazer epilasyon, sedef ve benzeri cilt hastalığı bulunan kişilere yapılmamaktadır. Uygulamanın yapılmadığı diğer kişiler ise; gebelik döneminin ilk üç ayında bulunan anne adaylarına yüksek risk nedeniyle lazer epilasyon yapılmamakta, bebeğe süt verme döneminde bulunan annelere ise göğüs bölgesi dışında uygulama gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon yaptırmak isteyen bronzlaşmış tenlerin ise ciltte lekelenme ve yanık ihtimalinin önüne geçilmesi için bronzlaşma geçene kadar lazer epilasyon hizmetleri askıya alınmaktadır. Lazer epilasyon ayrıca kalp pili kullanan kalp hastalarına, sara nöbeti geçiren sara hastalarına ve sivilce kremi kullanan kişilere uygulanmamaktadır. Saydıklarımız dışında kalan kadın veya erkek ayrımı gösterilmeksizin on iki yaşından büyük herkese lazer epilasyon uygulaması yapılmaktadır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon kimler yaptıramaz? kimlere lazer epilasyon yapılmaz? lazer kimlere yapılamaz?
Lazer Epilasyon Hangi Bölgelere Uygulanabilir?
Lazer Epilasyon Hangi Bölgelere Uygulanabilir?
Lazer epilasyon, kadın veya erkek ayrımı olmaksızın vücudun her bölgesine uygulama yapılabilir. Lazer epilasyon yalnızca göz kapağı çevresine uygulanmaz. Beyaz kıllara da uygulama gerçekleşmeyen işlem, uygulama gerçekleşse bile olumlu sonuç vermemektedir. Lazer epilasyon, daha çok kollara, bacaklara, koltuk altlarına, kulak, burun, eller, göğüs bölgesi, ense, yüz bölgesine genital bölgeye, sırt ve göbek bölgesine uygulanmaktadır. Erkeklerde daha sık görülen omuz, bel ve boyun bölgeleri lazer epilasyon uygulama alanlarıdır. Lazer epilasyon uygulaması gerçekleşecek kişide bronzlaşmış ten olmamasına dikkat edilir, uygulama yapılması için ten renginin açılması gerekmektedir. Bronz tende cilt lekelenmesi ve yanık ihtimali daha yüksek oranda meydana gelmektedir. Bunun dışında on iki yaşı doldurmuş herkes lazer epilasyon yaptırabilir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon hangi bölgelere uygulanabilir? lazer epilasyon nerelere yapılabilir? lazer vücudun hangi bölümlerine yapılır?
Lazer epilasyon, kadın veya erkek ayrımı olmaksızın vücudun her bölgesine uygulama yapılabilir. Lazer epilasyon yalnızca göz kapağı çevresine uygulanmaz. Beyaz kıllara da uygulama gerçekleşmeyen işlem, uygulama gerçekleşse bile olumlu sonuç vermemektedir. Lazer epilasyon, daha çok kollara, bacaklara, koltuk altlarına, kulak, burun, eller, göğüs bölgesi, ense, yüz bölgesine genital bölgeye, sırt ve göbek bölgesine uygulanmaktadır. Erkeklerde daha sık görülen omuz, bel ve boyun bölgeleri lazer epilasyon uygulama alanlarıdır. Lazer epilasyon uygulaması gerçekleşecek kişide bronzlaşmış ten olmamasına dikkat edilir, uygulama yapılması için ten renginin açılması gerekmektedir. Bronz tende cilt lekelenmesi ve yanık ihtimali daha yüksek oranda meydana gelmektedir. Bunun dışında on iki yaşı doldurmuş herkes lazer epilasyon yaptırabilir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon hangi bölgelere uygulanabilir? lazer epilasyon nerelere yapılabilir? lazer vücudun hangi bölümlerine yapılır?
Koltuk Altına Lazer Epilasyon Yapılır Mı?
Koltuk Altına Lazer Epilasyon Yapılır mı?
Yaklaşık kırk yıldır tıp teknolojisinde kullanım gerçekleştiren lazer uygulaması, lazer epilasyon çalışması ile de son yıllarda oldukça başarılı sonuçları hiçbir zarar vermeden hayata geçirmektedir. İstenmeyen tüy ve kıllardan kurtulma noktasında bilinen en etkili yöntem olan lazer epilasyon, bütün vücut bölgesinde uygulanabildiği gibi koltuk altı bölgesinde de rahatlıkla uygulanmaktadır. Koltuk altı bölgesi uygulaması kadın ya da erkek ayrımı gözetilmeden gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon, yalnızca bronzlaşma olduğu dönemlerde yüksek yanma riskine karşı ciltte lekelenmeye önlem olarak uygulanmamaktadır. Tendeki bronzlaşma normal cilt rengine döndüğü anda lazer epilasyon uygulaması gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon, daha çok yüz, kollar, bacaklar, genital bölge, göbek, göğüs, ense, eller ve ayak bölgesinde tercih edilmektedir.
İlgili aramalar: koltuk altına lazer olur mu? koltuk altına lazer epilasyon yapılır mı? koltukaltına lazer yapılabiliyor mu?
Yaklaşık kırk yıldır tıp teknolojisinde kullanım gerçekleştiren lazer uygulaması, lazer epilasyon çalışması ile de son yıllarda oldukça başarılı sonuçları hiçbir zarar vermeden hayata geçirmektedir. İstenmeyen tüy ve kıllardan kurtulma noktasında bilinen en etkili yöntem olan lazer epilasyon, bütün vücut bölgesinde uygulanabildiği gibi koltuk altı bölgesinde de rahatlıkla uygulanmaktadır. Koltuk altı bölgesi uygulaması kadın ya da erkek ayrımı gözetilmeden gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon, yalnızca bronzlaşma olduğu dönemlerde yüksek yanma riskine karşı ciltte lekelenmeye önlem olarak uygulanmamaktadır. Tendeki bronzlaşma normal cilt rengine döndüğü anda lazer epilasyon uygulaması gerçekleşmektedir. Lazer epilasyon, daha çok yüz, kollar, bacaklar, genital bölge, göbek, göğüs, ense, eller ve ayak bölgesinde tercih edilmektedir.
İlgili aramalar: koltuk altına lazer olur mu? koltuk altına lazer epilasyon yapılır mı? koltukaltına lazer yapılabiliyor mu?
Lazer Epilasyon Pahalı Mı?
Lazer Epilasyon Pahalı Mı?
Günümüz tıp teknolojisinde kırk yıldır kullanımda bulunan lazer tedavi yöntemi sağlık açısında hiçbir zarar meydana getirmemektedir. Epilasyon çalışmasında da kullanıma açılan ve son yıllarda oldukça rağbet gören lazer epilasyon, bilinen en uzun süreli kalıcılığı olan epilasyon yöntemidir. Tüylerden kıllardan ve özellikle batık kıllardan kurtulma yöntemi olarak etkisi diğer uygulamalara göre daha uygun sonuçlar veren lazer epilasyon, günümüzde hızlı teknolojik ilerleme ve müşteri taleplerindeki dengenin sağlanması için ekonomik fiyatlar çerçevesinde yerine getirilmektedir. Lazer epilasyon çalışması, uzun dönem uygulaması halinde kısa süreli çalışmaya göre daha da ekonomik kazanç sunmaktadır. Lazer epilasyon yapan merkezlerin sayısı arttıkça lazer epilasyon fiyatları da düşüş göstermektedir fakat düşük fiyat demek her zaman sağlıklı hizmet anlamına gelmez. Bazı firmalar lazer epilasyona benzer ışık tedavilerini lazer epilasyon adı altında bile sunabilmektedir. Ucuz lazer epilasyon yaptırayım derken hem sağlığınızı riske sokabilir hem de paranızı boşa harcayabilirsiniz. Bir merkeze gitmeden önce mutlaka o merkezden mutlu ayrılan birilerine tanıklık ediniz. Bu kendinizi daha iyi hissetmenizi ve fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Günümüzde hem daha ucuz hem daha acısız lazer epilasyon yaptırmak mümkündür. Yeni tip soğutmalı lazer epilasyon cihazları eski modellere göre daha acısız işlemleri yerine getirmektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon pahalı mıdır? lazer epilasyon fiyatları nasıl?
Günümüz tıp teknolojisinde kırk yıldır kullanımda bulunan lazer tedavi yöntemi sağlık açısında hiçbir zarar meydana getirmemektedir. Epilasyon çalışmasında da kullanıma açılan ve son yıllarda oldukça rağbet gören lazer epilasyon, bilinen en uzun süreli kalıcılığı olan epilasyon yöntemidir. Tüylerden kıllardan ve özellikle batık kıllardan kurtulma yöntemi olarak etkisi diğer uygulamalara göre daha uygun sonuçlar veren lazer epilasyon, günümüzde hızlı teknolojik ilerleme ve müşteri taleplerindeki dengenin sağlanması için ekonomik fiyatlar çerçevesinde yerine getirilmektedir. Lazer epilasyon çalışması, uzun dönem uygulaması halinde kısa süreli çalışmaya göre daha da ekonomik kazanç sunmaktadır. Lazer epilasyon yapan merkezlerin sayısı arttıkça lazer epilasyon fiyatları da düşüş göstermektedir fakat düşük fiyat demek her zaman sağlıklı hizmet anlamına gelmez. Bazı firmalar lazer epilasyona benzer ışık tedavilerini lazer epilasyon adı altında bile sunabilmektedir. Ucuz lazer epilasyon yaptırayım derken hem sağlığınızı riske sokabilir hem de paranızı boşa harcayabilirsiniz. Bir merkeze gitmeden önce mutlaka o merkezden mutlu ayrılan birilerine tanıklık ediniz. Bu kendinizi daha iyi hissetmenizi ve fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Günümüzde hem daha ucuz hem daha acısız lazer epilasyon yaptırmak mümkündür. Yeni tip soğutmalı lazer epilasyon cihazları eski modellere göre daha acısız işlemleri yerine getirmektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon pahalı mıdır? lazer epilasyon fiyatları nasıl?
Lazer Epilasyon Kimlere Yapılır?
Lazer Epilasyon Kimlere Yapılır?
Vücutta istenmeyen tüy ve kılların yok edilmesinde kullanılan lazer epilasyon çalışması, bilinenin aksine herkese uygulanmamaktadır.
Lazer epilasyon uygulaması yapılmayan kişiler şunlardan oluşmaktadır;
Süt verme döneminde bulunan annelere göğüs bölgesi dışında her bölgeye uygulanan lazer epilasyon, hamilelik döneminin ilk üç ayını yaşayan annelere ise uygulanması yüksek risk taşımaktadır. Lazer epilasyon ayrıca, bronzlaşmış ciltlere uygulanmamakta, uygulama için cilt renginin açılması beklenmektedir. Diğer yandan lazer epilasyon, sedef rahatsızlığı ve buna benzer deri hastalığı olanlara uygulanmamaktadır. Sara hastaları, kalp pili kullananlara ve sivilce ilacı kullananlara da uygulanmaz. Bu ve bunlar dışında kalan her erkek ya da kadın fark etmeden on iki yaş üstü herkese lazer epilasyon uygulaması gerçekleşmektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon kimlere yapılır? lazer epilasyon kimler yapabilir? kimler lazer epilasyon yapamaz?
Vücutta istenmeyen tüy ve kılların yok edilmesinde kullanılan lazer epilasyon çalışması, bilinenin aksine herkese uygulanmamaktadır.
Lazer epilasyon uygulaması yapılmayan kişiler şunlardan oluşmaktadır;
Süt verme döneminde bulunan annelere göğüs bölgesi dışında her bölgeye uygulanan lazer epilasyon, hamilelik döneminin ilk üç ayını yaşayan annelere ise uygulanması yüksek risk taşımaktadır. Lazer epilasyon ayrıca, bronzlaşmış ciltlere uygulanmamakta, uygulama için cilt renginin açılması beklenmektedir. Diğer yandan lazer epilasyon, sedef rahatsızlığı ve buna benzer deri hastalığı olanlara uygulanmamaktadır. Sara hastaları, kalp pili kullananlara ve sivilce ilacı kullananlara da uygulanmaz. Bu ve bunlar dışında kalan her erkek ya da kadın fark etmeden on iki yaş üstü herkese lazer epilasyon uygulaması gerçekleşmektedir.
İlgili aramalar: lazer epilasyon kimlere yapılır? lazer epilasyon kimler yapabilir? kimler lazer epilasyon yapamaz?
Distandü Nedir?
DİSTANDÜ NEDİR?
Distandü, kelime anlamı olarak “gergin” anlamında olup, organ üzerinde kullanılan tıbbi bir terimdir. Distandü, safra kesesi, mide, batın, karın ve mesane bölgelerinde oluşmuş distansiyon yani gerginliğin meydana geldiğini gösteren bir olgu ve görünüm olmaktadır. Örnek bir anlatımdan yola çıkarak tarif etmek gerekirse, distandü bir karın bölgesinde orta hatta yakın olarak bilinen timpanizm alınması ve gergin barsak ansları içinde havanın sıkışıp kaldığını göstermektedir. Durumun tespiti, muayene sonucu cerrahi müdahale ile giderilmektedir. Diğer yandan gazlı kolonların görülmesine kalın bağırsaklarda ki tıkanıklığın tek belirtisi distandü olmaktadır. Organların işlevinde gerginlik nedeniyle başlayan rahatsızlıklar kadınlar kadar çocuklarda da sıkça görülmektedir. Distandü nedeni ile oluşmuş rahatsızlıklar veya rahatsızlıkların distandüye geçiş evreleri günümüz tıbbında cerrahi müdahale ile giderilmektedir.
İlgili aramalar: distandü nedir? distandü ne demek? distandü ne anlama gelir?
Distandü, kelime anlamı olarak “gergin” anlamında olup, organ üzerinde kullanılan tıbbi bir terimdir. Distandü, safra kesesi, mide, batın, karın ve mesane bölgelerinde oluşmuş distansiyon yani gerginliğin meydana geldiğini gösteren bir olgu ve görünüm olmaktadır. Örnek bir anlatımdan yola çıkarak tarif etmek gerekirse, distandü bir karın bölgesinde orta hatta yakın olarak bilinen timpanizm alınması ve gergin barsak ansları içinde havanın sıkışıp kaldığını göstermektedir. Durumun tespiti, muayene sonucu cerrahi müdahale ile giderilmektedir. Diğer yandan gazlı kolonların görülmesine kalın bağırsaklarda ki tıkanıklığın tek belirtisi distandü olmaktadır. Organların işlevinde gerginlik nedeniyle başlayan rahatsızlıklar kadınlar kadar çocuklarda da sıkça görülmektedir. Distandü nedeni ile oluşmuş rahatsızlıklar veya rahatsızlıkların distandüye geçiş evreleri günümüz tıbbında cerrahi müdahale ile giderilmektedir.
İlgili aramalar: distandü nedir? distandü ne demek? distandü ne anlama gelir?
Demir Eksikliği Anemisi
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ
Süt çocuklarında hızlı büyümenin zorunlu hale getirdiği ihtiyaçların üstesinden gelebilmek için, bir miktar demire ihtiyaç vardır. Bebek, doğumdan sonraki ilk 4 ay içerisinde gerekli demiri kendi bünyesinden karşılar. Ancak bünyenin demir stoğu 4. ayda ya da 5. ayda tükenir. Bu aylarda bebeğe sadece anne sütü verilmesi ve emzirme süresinin uzatılması ya da yapay anne sütleri verilmesi bebekte görülebilecek demir eksikliği riskini bilerek üstlenmek anlamına gelir.
Anemi deyip geçmemek gerekir. Anemi çok ciddi boyutlara vardığında ölüme bile neden olabilir. Fakat demir eksikliği anemisi nedeniyle ölen hastalara çok ender rastlanır. Bununla birlikte anemi olması, kişinin psikolojisini ve bedensel hareketlerini derinlemesine etkiler. Beyin gelişimi için de etkisi olduğu bilinmektedir.
Yapılan bazı global çalışmaların demir eksikliğinin okul çağında bulunan çocukların öğrenme ve problem çözme yeteneğini körelttiği saptanmıştır. Yapılan çalışmalar okul öncesi çocuklarda demir eksikliğinin bellek fonksiyonunun gerektirdiği seçici dikkat, temkin veya ezberlemeyi değiştirebileceği sonucuna varılmıştır.
Demir eksikliği sorununun çözümü için aşağıdaki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.
Demir Eksikliği Nasıl Giderilir?
İlgili aramalar: demir eksikliği anemisi neden olur? demir eksikliği kansızlığı nelere yol açar? demir eksikliği anemisi nedir?
Süt çocuklarında hızlı büyümenin zorunlu hale getirdiği ihtiyaçların üstesinden gelebilmek için, bir miktar demire ihtiyaç vardır. Bebek, doğumdan sonraki ilk 4 ay içerisinde gerekli demiri kendi bünyesinden karşılar. Ancak bünyenin demir stoğu 4. ayda ya da 5. ayda tükenir. Bu aylarda bebeğe sadece anne sütü verilmesi ve emzirme süresinin uzatılması ya da yapay anne sütleri verilmesi bebekte görülebilecek demir eksikliği riskini bilerek üstlenmek anlamına gelir.
Anemi deyip geçmemek gerekir. Anemi çok ciddi boyutlara vardığında ölüme bile neden olabilir. Fakat demir eksikliği anemisi nedeniyle ölen hastalara çok ender rastlanır. Bununla birlikte anemi olması, kişinin psikolojisini ve bedensel hareketlerini derinlemesine etkiler. Beyin gelişimi için de etkisi olduğu bilinmektedir.
Yapılan bazı global çalışmaların demir eksikliğinin okul çağında bulunan çocukların öğrenme ve problem çözme yeteneğini körelttiği saptanmıştır. Yapılan çalışmalar okul öncesi çocuklarda demir eksikliğinin bellek fonksiyonunun gerektirdiği seçici dikkat, temkin veya ezberlemeyi değiştirebileceği sonucuna varılmıştır.
Demir eksikliği sorununun çözümü için aşağıdaki makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.
Demir Eksikliği Nasıl Giderilir?
İlgili aramalar: demir eksikliği anemisi neden olur? demir eksikliği kansızlığı nelere yol açar? demir eksikliği anemisi nedir?
Demir Eksikliği Nasıl Giderilir?
DEMİR EKSİKLİĞİ NASIL GİDERİLİR?
Demir eksikliğine bağlı anemiler (kansızlık), demirin ince bağırsakta yeterince emilmemesinden ve alınan demir miktarının yetersiz oluşundan kaynaklanır. Demir eksikliğinden korunmak için alabileceğimiz bazı önlemler vardır. Bunlar:
Periyodik olarak demir içeren tablet, şurup benzeri ilaçları almak ve besinlere demir ilave etmek.
Beslenmede hayvansal proteinlere ağırlık vermek.
Yeşil yapraklı sebzeler ve fasulye, ıspanak gibi demir bakımından zengin olan besin maddelerinin tüketimini arttırmak.
Özellikle anemiye karşı en korumasız bireyler olan gebe kadınları bol miktarda demir içeren hayvansal proteinlerden yararlandırmak.
Bilinçli bir şekilde beslenerek hangi gıdalardan ne alacağımızı bilmek sağlığımız açısından oldukça önemlidir.
İlgili aramalar: demir eksikliği nasıl giderilir? demir eksikliği için ne yapılabilir? demir eksikliğine karşı ne yapmalı?
Demir eksikliğine bağlı anemiler (kansızlık), demirin ince bağırsakta yeterince emilmemesinden ve alınan demir miktarının yetersiz oluşundan kaynaklanır. Demir eksikliğinden korunmak için alabileceğimiz bazı önlemler vardır. Bunlar:
Periyodik olarak demir içeren tablet, şurup benzeri ilaçları almak ve besinlere demir ilave etmek.
Beslenmede hayvansal proteinlere ağırlık vermek.
Yeşil yapraklı sebzeler ve fasulye, ıspanak gibi demir bakımından zengin olan besin maddelerinin tüketimini arttırmak.
Özellikle anemiye karşı en korumasız bireyler olan gebe kadınları bol miktarda demir içeren hayvansal proteinlerden yararlandırmak.
Bilinçli bir şekilde beslenerek hangi gıdalardan ne alacağımızı bilmek sağlığımız açısından oldukça önemlidir.
İlgili aramalar: demir eksikliği nasıl giderilir? demir eksikliği için ne yapılabilir? demir eksikliğine karşı ne yapmalı?
Biberonla Beslemenin Zararları
BİBERONUN ZARARLARI
Bebeği biberonla beslemenin zararları pek bilinmez fakat çocuğunuzu beslerken nasıl riskleri aldığınızı bilmelisiniz. Biberonla bebeğini besleyen anneler çoğu zaman biberonu iyi sterilize etmez. Kullandığı suyun ne kadar temiz olup olmadığını bilemez. Bazen yeteri miktarda su koymaz ya da mayayı fazla sulandırabilir. Bu da bebeğin aç kalması, az beslenmesi ya da bağırsak sorunları yaşaması gibi bazı sıkıntıları ortaya çıkarabilir. Ayrıca yapay gıdalar olduğu için bebeğe ne kadar fayda sağladığı her zaman soru işareti olarak akılda kalır. İşte bunlar ve daha fazla nedenden dolayı anne sütü ile çocuğunuzu beslediğinizde sağlıksız koşulları en aza indirirsiniz.
UNICEF'in yaptığı araştırmalar neticesinde biberonla beslenen çocuklar, anne sütü ile beslenen çocuklardan 2-3 kat daha fazla ölüm riski altındadır. Ayrıca diğer araştırma verilerine göre 15-20 ay annesi tarafından emzirilmiş çocukların diğer çocuk doğana kadar yaşama olasılığı %93'lerde iken hiç anne sütü almamış ya da 3 aydan az anne sütü almış çocuklarda bu şans %64 kadardır.
İlgili aramalar: biberonla beslemenin zararları var mı? biberonun zararları nelerdir? biberon sağlıksız mıdır?
Bebeği biberonla beslemenin zararları pek bilinmez fakat çocuğunuzu beslerken nasıl riskleri aldığınızı bilmelisiniz. Biberonla bebeğini besleyen anneler çoğu zaman biberonu iyi sterilize etmez. Kullandığı suyun ne kadar temiz olup olmadığını bilemez. Bazen yeteri miktarda su koymaz ya da mayayı fazla sulandırabilir. Bu da bebeğin aç kalması, az beslenmesi ya da bağırsak sorunları yaşaması gibi bazı sıkıntıları ortaya çıkarabilir. Ayrıca yapay gıdalar olduğu için bebeğe ne kadar fayda sağladığı her zaman soru işareti olarak akılda kalır. İşte bunlar ve daha fazla nedenden dolayı anne sütü ile çocuğunuzu beslediğinizde sağlıksız koşulları en aza indirirsiniz.
UNICEF'in yaptığı araştırmalar neticesinde biberonla beslenen çocuklar, anne sütü ile beslenen çocuklardan 2-3 kat daha fazla ölüm riski altındadır. Ayrıca diğer araştırma verilerine göre 15-20 ay annesi tarafından emzirilmiş çocukların diğer çocuk doğana kadar yaşama olasılığı %93'lerde iken hiç anne sütü almamış ya da 3 aydan az anne sütü almış çocuklarda bu şans %64 kadardır.
İlgili aramalar: biberonla beslemenin zararları var mı? biberonun zararları nelerdir? biberon sağlıksız mıdır?
Anne Sütünü Arttırmak İçin Ne Yapmak Gerekir?
ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?
Bebeğinizi ne kadar çok emzirir, memelerinizi ne kadar çok boşaltırsanız sütünüz o kadar çok gelir. Bu sebeple ilk olarak bebeğinizi sık emzirmeye özen gösterin. Ayrıca göğüslerinize masaj yaparak da sütünüzün artmasını yardımcı olabilirsiniz. Sıvı tüketimi oldukça önemlidir. Günde en az 3 litre sıvı alın. Bunun için bol su içmenizde fayda var. Sütünüzü arttırmak için bol şekerli, bol yağlı gıdalar yemeyin. Bir yandan sütümü arttırayım derken kendi sağlığınızı ve bebeğinizin sağlığını tehlikeye sokmayın. Bol bol iyi yıkanmış taze meyve ve sebze tüketin. Düzenli beslenin. İçeriğinde nane, maydanoz, rezene gibi bitkiler bulunan bitki çaylarından içebilirsiniz. Bitki çayınızı tatlandırmak için, içine bir kaç damla limon suyu damlatabilirsiniz.
İlgili aramalar: anne sütünü arttırmak için ne yapmak gerekir? anne sütünü arttırmak için neler yapılabilir? anne sütü nasıl artar?
Bebeğinizi ne kadar çok emzirir, memelerinizi ne kadar çok boşaltırsanız sütünüz o kadar çok gelir. Bu sebeple ilk olarak bebeğinizi sık emzirmeye özen gösterin. Ayrıca göğüslerinize masaj yaparak da sütünüzün artmasını yardımcı olabilirsiniz. Sıvı tüketimi oldukça önemlidir. Günde en az 3 litre sıvı alın. Bunun için bol su içmenizde fayda var. Sütünüzü arttırmak için bol şekerli, bol yağlı gıdalar yemeyin. Bir yandan sütümü arttırayım derken kendi sağlığınızı ve bebeğinizin sağlığını tehlikeye sokmayın. Bol bol iyi yıkanmış taze meyve ve sebze tüketin. Düzenli beslenin. İçeriğinde nane, maydanoz, rezene gibi bitkiler bulunan bitki çaylarından içebilirsiniz. Bitki çayınızı tatlandırmak için, içine bir kaç damla limon suyu damlatabilirsiniz.
İlgili aramalar: anne sütünü arttırmak için ne yapmak gerekir? anne sütünü arttırmak için neler yapılabilir? anne sütü nasıl artar?
Anne Sütü Yerine Geçen Mama Var Mı?
ANNE SÜTÜ YERİNE GEÇEN MAMA VAR MI?
Yapay anne sütü veya mama son 70 yılda ortaya çıkmış bir üründür. İnsanlık tarihini hesaba katacak olursak oldukça yeni bir besleme türüdür. Bu tarihten önce bebeği biberonla besleme gibi bir davranış yoktu. Sanayinin gelişmesi birçok gıdanın hazır olarak sunulmasına neden oldu. Bu durumdan anne sütü de nasibini aldı. Önceleri mamayı maddi durumu iyi olan aileler alıyordu ve giderek yaygınlaşmaya başlayınca maddi durumu iyi olmayan aileler de bir şekilde çocuklarını mamayla beslemeye başladılar.
Dışarıdan bakıldığında anne sütü ile beslenen çocuk ile mama ile beslenen çocuk arasında fark olmadığı sanılabilir fakat durum hiç de öyle değildir. Mama çocuğunuzun karnını doyurup gelişimini sağlayabilir fakat anne sütü sadece bebeği beslemekten ibaret değildir. Anne sütü ile beslenen çocuklara dikkat ederseniz çok daha az hasta olduklarını görürsünüz. Çünkü anne sütünde bebeğinizin sağlığını koruyucu maddeler bulunur. Bu maddeler ishalden, enfeksiyon hastalıklarından, obeziteden, şeker hastalığından ve diğer bir çok hastalıktan çocuğunuzu korur. Özellikle kadınların en büyük korkularından biri olan meme kanserine yakalanma riski, anne sütü ile beslenen çocuklarda daha azdır. Anne sütü çocuğunuzun gelecekte alerjik hastalıklara yakalanmasını da engeller. Ayrıca gebeliğin son aylarında ve doğumdan sonraki ilk aylarda bebeğin beyin gelişimi oldukça süratli gerçekleşir. Bu dönemde beyin gelişimi vereceğiniz yanlış besinlerle sekteye uğrayabilir. Beyin hücrelerinin tamiri mümkün değildir. Bu sebeplerle ve bir çok başka sebepten dolayı anne sütünün yerine geçen mama olmadığını bilmiyorsak öğrenmiş bulunmaktayız. Anne sütü bebeğinize verebileceğiniz en güzel hediyedir. Sütü olduğu halde üşendiğinden, estetik kaygısı veya diğer başka sebeplerle bebeğini bu harika besinden mahrum bırakan anneler de oldukça fazladır. Bir anne bebeğine sütü olduğu halde mama vererek, daha büyük bir kötülük yapamaz. Yapay anne sütü (mama), sadece annenin sütü gerçek anlamda gelmiyorsa ya da sağlık açısından bebeğini emziremeyecek kadar kötü bir durum varsa başvurabilecek bir beslenme yöntemidir.
Yapay anne sütü veya mama son 70 yılda ortaya çıkmış bir üründür. İnsanlık tarihini hesaba katacak olursak oldukça yeni bir besleme türüdür. Bu tarihten önce bebeği biberonla besleme gibi bir davranış yoktu. Sanayinin gelişmesi birçok gıdanın hazır olarak sunulmasına neden oldu. Bu durumdan anne sütü de nasibini aldı. Önceleri mamayı maddi durumu iyi olan aileler alıyordu ve giderek yaygınlaşmaya başlayınca maddi durumu iyi olmayan aileler de bir şekilde çocuklarını mamayla beslemeye başladılar.
Dışarıdan bakıldığında anne sütü ile beslenen çocuk ile mama ile beslenen çocuk arasında fark olmadığı sanılabilir fakat durum hiç de öyle değildir. Mama çocuğunuzun karnını doyurup gelişimini sağlayabilir fakat anne sütü sadece bebeği beslemekten ibaret değildir. Anne sütü ile beslenen çocuklara dikkat ederseniz çok daha az hasta olduklarını görürsünüz. Çünkü anne sütünde bebeğinizin sağlığını koruyucu maddeler bulunur. Bu maddeler ishalden, enfeksiyon hastalıklarından, obeziteden, şeker hastalığından ve diğer bir çok hastalıktan çocuğunuzu korur. Özellikle kadınların en büyük korkularından biri olan meme kanserine yakalanma riski, anne sütü ile beslenen çocuklarda daha azdır. Anne sütü çocuğunuzun gelecekte alerjik hastalıklara yakalanmasını da engeller. Ayrıca gebeliğin son aylarında ve doğumdan sonraki ilk aylarda bebeğin beyin gelişimi oldukça süratli gerçekleşir. Bu dönemde beyin gelişimi vereceğiniz yanlış besinlerle sekteye uğrayabilir. Beyin hücrelerinin tamiri mümkün değildir. Bu sebeplerle ve bir çok başka sebepten dolayı anne sütünün yerine geçen mama olmadığını bilmiyorsak öğrenmiş bulunmaktayız. Anne sütü bebeğinize verebileceğiniz en güzel hediyedir. Sütü olduğu halde üşendiğinden, estetik kaygısı veya diğer başka sebeplerle bebeğini bu harika besinden mahrum bırakan anneler de oldukça fazladır. Bir anne bebeğine sütü olduğu halde mama vererek, daha büyük bir kötülük yapamaz. Yapay anne sütü (mama), sadece annenin sütü gerçek anlamda gelmiyorsa ya da sağlık açısından bebeğini emziremeyecek kadar kötü bir durum varsa başvurabilecek bir beslenme yöntemidir.
Yediklerim Bebeğe Gaz Yapar Mı?
Yediğim Şeyler Bebeğe Gaz Yapar Mı?
Emziren annelerin yanlış inançlarından biri de yediklerinin bebeğine gaz yapacağını düşünerek yemekten vazgeçmelidir. Bu sebeple emziren kadınların bazıları değerli birçok besinden mahrum kalmaktadırlar. Çocuğa gaz yapar düşüncesi ile anneye kuru fasulye, nohut, bakla, narenciye, kavun gibi bir çok yiyecek yasaklanır. Oysa ki annenin beslenmesinde böyle bir kısıtlamaya gitmesine gerek yoktur. Annenin yediklerinin bebeğe gaz yapacağı tıbbi açıdan kanıtlanmış bir durum değildir. Bu toplumda yaygın olarak duyulan yanlış bir inanıştır. Bebeğin ilk aylarda gaz problemleri yaşaması normaldir. Bebek dış dünyayla yeni tanışıyor ve sindirim sitemi yeni çalışmaya başlıyor. Bir uyum süreci olacak ve bu dönemde bir takım sıkıntılar elbette olacaktır. Bu sıkıntıları aldığınız besinlere bağlamayın. Bunlar olabilecek ve olması gereken durumlardır.
İlgili aramalar: yediklerim bebeğe gaz yapar mı? anne sütü gaz yapar mı? aldığım besinlerden anne sütünde gaz olur mu? emziriyorum, içtiklerim bebeğe gaz yapar mı?
Emziren annelerin yanlış inançlarından biri de yediklerinin bebeğine gaz yapacağını düşünerek yemekten vazgeçmelidir. Bu sebeple emziren kadınların bazıları değerli birçok besinden mahrum kalmaktadırlar. Çocuğa gaz yapar düşüncesi ile anneye kuru fasulye, nohut, bakla, narenciye, kavun gibi bir çok yiyecek yasaklanır. Oysa ki annenin beslenmesinde böyle bir kısıtlamaya gitmesine gerek yoktur. Annenin yediklerinin bebeğe gaz yapacağı tıbbi açıdan kanıtlanmış bir durum değildir. Bu toplumda yaygın olarak duyulan yanlış bir inanıştır. Bebeğin ilk aylarda gaz problemleri yaşaması normaldir. Bebek dış dünyayla yeni tanışıyor ve sindirim sitemi yeni çalışmaya başlıyor. Bir uyum süreci olacak ve bu dönemde bir takım sıkıntılar elbette olacaktır. Bu sıkıntıları aldığınız besinlere bağlamayın. Bunlar olabilecek ve olması gereken durumlardır.
İlgili aramalar: yediklerim bebeğe gaz yapar mı? anne sütü gaz yapar mı? aldığım besinlerden anne sütünde gaz olur mu? emziriyorum, içtiklerim bebeğe gaz yapar mı?
Mama, Anne Sütünün Yerini Tutar Mı?
MAMA ANNE SÜTÜNÜN YERİNİ TUTAR MI?
Bazı endüstriyel kuruluşlar anne sütünü taklit etmeye yönelik çeşitli sütler imal etmektedir. Bunlar bebeğin gelişimini sağlamak amacıyla, anne sütünün kesildiği bazı durumlarda kaçınılmaz olsa da hiçbir mama anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü bebeğin gelişimini sağlayacak vitamin ve minerallerden ibaret değildir. Anne sütü canlı bir varlıktır. İçinde hücreleri barındırır. Beynin gelişimini sağlayan maddeler, bağışıklık sistemini güçlendiren maddeler bulunur. Bunlar en mükemmel yapay anne sütü ve mamalarda bile bulunmaz. Sütünün azaldığını gören anneler bebeklerine mama vermek yerine süt arttırıcı besinler alsalar ve düzenli emzirseler sütlerinin miktarı artacaktır. Anne sütü ne kadar çok emzirilirse o kadar çok üretilir. Sütleri eksilmesin diye çok emzirmekten çekinen anneler bile vardır. Halbuki meme ne kadar çok boşaltılırsa o kadar çok süt üretir. Annenin bol süt vermesi için süt arttırıcı her türlü besini alması da gerekmez. Bol sıvı alması ve günde yarım litre-bir litre arası süt içmesi yeterli olacaktır.
İlgili aramalar: anne sütü yerine mama verilebilir mi? mama anne sütünün yerini tutar mı? anne sütü vermek yerine mama vermek yeterli olur mu?
Bazı endüstriyel kuruluşlar anne sütünü taklit etmeye yönelik çeşitli sütler imal etmektedir. Bunlar bebeğin gelişimini sağlamak amacıyla, anne sütünün kesildiği bazı durumlarda kaçınılmaz olsa da hiçbir mama anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü bebeğin gelişimini sağlayacak vitamin ve minerallerden ibaret değildir. Anne sütü canlı bir varlıktır. İçinde hücreleri barındırır. Beynin gelişimini sağlayan maddeler, bağışıklık sistemini güçlendiren maddeler bulunur. Bunlar en mükemmel yapay anne sütü ve mamalarda bile bulunmaz. Sütünün azaldığını gören anneler bebeklerine mama vermek yerine süt arttırıcı besinler alsalar ve düzenli emzirseler sütlerinin miktarı artacaktır. Anne sütü ne kadar çok emzirilirse o kadar çok üretilir. Sütleri eksilmesin diye çok emzirmekten çekinen anneler bile vardır. Halbuki meme ne kadar çok boşaltılırsa o kadar çok süt üretir. Annenin bol süt vermesi için süt arttırıcı her türlü besini alması da gerekmez. Bol sıvı alması ve günde yarım litre-bir litre arası süt içmesi yeterli olacaktır.
İlgili aramalar: anne sütü yerine mama verilebilir mi? mama anne sütünün yerini tutar mı? anne sütü vermek yerine mama vermek yeterli olur mu?
Küretaj Nedir?
Küretaj: Küretaj, tanı ve tedavi amaçlı yapılan bir müdahaledir. Ölü gebelikler, tam olmayan düşükler, istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması, düzensiz, sık ve aşırı kanama şikayeti olanlarda bu yöntem kullanılır.
Prostat Neden Olur?
Prostat neden olur?
İyi huylu prostat büyümesi (Benign prostat hiperplazisi) adı verilen durum söz konusu olup, büyümüş prostat dokusunun idrar çıkışı yolunu tıkaması ve idrar yapmaya engel olması sonucu sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrar yaparken yanma, idrarın kalınlığı ve tazyikinde azalma, mesaneyi tam boşaltamama, kanlı idrar yapma gibi şikayetlere neden olmaktadır.
İyi huylu prostat büyümesi (Benign prostat hiperplazisi) adı verilen durum söz konusu olup, büyümüş prostat dokusunun idrar çıkışı yolunu tıkaması ve idrar yapmaya engel olması sonucu sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, idrar yaparken yanma, idrarın kalınlığı ve tazyikinde azalma, mesaneyi tam boşaltamama, kanlı idrar yapma gibi şikayetlere neden olmaktadır.
Açık Prostat Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Açık Prostat Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Açık prostatektomi ameliyatı genel veya spinal anestezi altında yapılır. Göbeğin 5-6 cm altından yatay olarak 10 cm’lik kesi yapılır. İdrar kesesi açılarak buradan büyümüş prostat dokuları çıkarılır. Daha sonra açılan mesane emilebilen dikişlerle kapatılır. Ardından mesaneye hem karından hem de işeme kanalı yoluyla birer kateter konur. Bunların dışında ameliyat bölgesine bir dren yerleştirilir.
Prostat Ameliyatının Riskleri Nelerdir?
1. Mesanenin dikildiği yerlerden idrar sızıntısı olabilir. Cilt yüzeyine sızabilir ve bir süre devam edebilir (%5-9).
2. Mesanedeki kateterler kanama nedeniyle tıkanıp idrar sıkışmasına yol açabilir.
3. Abdominal boşlukta kanama meydana gelebilir. Sıvı replasmanı ya da cerrahi tedavi gerektirebilir.
4. Prostatın çıkarıldığı bölgede yoğun kanama olabilir. Bunun için kan veya kan ürünlerinin verilmesi gerekebilir. Kapalı ya da açık yöntemle tekrar girişim gerekebilir (%1-5).
5. Karın boşluğunda iltihap birikimi, enfeksiyon meydana gelebilir. Cerrahi drenaj ya da antibiyotik tedavisi gerekebilir (%0.5-3).
6. Cerrahiden sonra barsak hareketleri yavaşlayabilir veya tamamen durabilir. Bu barsakta sıvı birikimi sonucu şişkinlik ve kusmaya neden olabilir. Tedavi gerektirebilir (%0.1-2).
7. Zamanla yara yerinde zayıflık oluşabilir. Tamamen ya da kısmen yara yeri kısa dönemde açılabilir. Uzun dönemde ise herni (fıtık) oluşabilir (%0.5-3).
8. Uzun vadede prostatın çıkarıldığı bölge düzgün iyileşmezse o kısımda idrar kanalı darlığı oluşabilir (%1-20).
9. Bazı kişilerde yara yeri iyileşmesi anormal olabilir ve yara kalınlaşabilir. Kırmızı ve ağrılı olabilir (%1-4).
10. Bazı hastalarda önceden var olan işeme şikayetleri kısmen azalabilir, devam edebilir, artabilir ve ilaç tedavisine ihtiyaç duyulabilir.
11. Ameliyat sonrası %1-5 hastada idrar tutamama veya var olan idrar tutamama şikayetinde şiddetlenme gelişebilir.
12. Ameliyat sonrası %1-2 hastada cinsel olarak sertleşememe şikayeti gelişebilir.
13. Ameliyat sonrası hastalarda meninin hiç gelmemesi ya da ilişki sırasında meninin mesaneye geri kaçması ve idrar yaparken meninin idrarla gelmesi söz konusu olabilir (%1-4).
14. Kilo fazlası olan kişilerde yara ve göğüs enfeksiyonları, kalp akciğer komplikasyonları ve trombüs açısından risk artmıştır (%2-3). 15. Sigara içenlerde yara ve göğüs enfeksiyonları, kalp akciğer komplikasyonları ve trombüs açısından risk artmıştır (%2-3).
Açık prostatektomi ameliyatı genel veya spinal anestezi altında yapılır. Göbeğin 5-6 cm altından yatay olarak 10 cm’lik kesi yapılır. İdrar kesesi açılarak buradan büyümüş prostat dokuları çıkarılır. Daha sonra açılan mesane emilebilen dikişlerle kapatılır. Ardından mesaneye hem karından hem de işeme kanalı yoluyla birer kateter konur. Bunların dışında ameliyat bölgesine bir dren yerleştirilir.
Prostat Ameliyatının Riskleri Nelerdir?
1. Mesanenin dikildiği yerlerden idrar sızıntısı olabilir. Cilt yüzeyine sızabilir ve bir süre devam edebilir (%5-9).
2. Mesanedeki kateterler kanama nedeniyle tıkanıp idrar sıkışmasına yol açabilir.
3. Abdominal boşlukta kanama meydana gelebilir. Sıvı replasmanı ya da cerrahi tedavi gerektirebilir.
4. Prostatın çıkarıldığı bölgede yoğun kanama olabilir. Bunun için kan veya kan ürünlerinin verilmesi gerekebilir. Kapalı ya da açık yöntemle tekrar girişim gerekebilir (%1-5).
5. Karın boşluğunda iltihap birikimi, enfeksiyon meydana gelebilir. Cerrahi drenaj ya da antibiyotik tedavisi gerekebilir (%0.5-3).
6. Cerrahiden sonra barsak hareketleri yavaşlayabilir veya tamamen durabilir. Bu barsakta sıvı birikimi sonucu şişkinlik ve kusmaya neden olabilir. Tedavi gerektirebilir (%0.1-2).
7. Zamanla yara yerinde zayıflık oluşabilir. Tamamen ya da kısmen yara yeri kısa dönemde açılabilir. Uzun dönemde ise herni (fıtık) oluşabilir (%0.5-3).
8. Uzun vadede prostatın çıkarıldığı bölge düzgün iyileşmezse o kısımda idrar kanalı darlığı oluşabilir (%1-20).
9. Bazı kişilerde yara yeri iyileşmesi anormal olabilir ve yara kalınlaşabilir. Kırmızı ve ağrılı olabilir (%1-4).
10. Bazı hastalarda önceden var olan işeme şikayetleri kısmen azalabilir, devam edebilir, artabilir ve ilaç tedavisine ihtiyaç duyulabilir.
11. Ameliyat sonrası %1-5 hastada idrar tutamama veya var olan idrar tutamama şikayetinde şiddetlenme gelişebilir.
12. Ameliyat sonrası %1-2 hastada cinsel olarak sertleşememe şikayeti gelişebilir.
13. Ameliyat sonrası hastalarda meninin hiç gelmemesi ya da ilişki sırasında meninin mesaneye geri kaçması ve idrar yaparken meninin idrarla gelmesi söz konusu olabilir (%1-4).
14. Kilo fazlası olan kişilerde yara ve göğüs enfeksiyonları, kalp akciğer komplikasyonları ve trombüs açısından risk artmıştır (%2-3). 15. Sigara içenlerde yara ve göğüs enfeksiyonları, kalp akciğer komplikasyonları ve trombüs açısından risk artmıştır (%2-3).
Dış Gebelik Ameliyatı Nasıl Yapılır?
DIŞ GEBELİK AMELİYATI NASIL YAPILIR?
Dış gebelik normalde rahim içine yerleşmesi gereken gebeliğin yumurtalık yollarında nadiren rahim ağzı ve yumurtalıklara yerleşmesi olayıdır. Yumurtalık yollarına yerleşen gebelik ürünü bir süre sonra bu bölgenin hasarlanmasına ve ciddi karın içine kanamaya yol açabilir. Tanı koymak için; gebelik hormonu olan beta-HCG ve ultrasonografi yol göstericidir. Dış gebelik ameliyatı karından kesi (laparotomi) ve kapalı yöntem (laparoskopi) cerrahi yöntemleri ile yapılabilir.
Önerilen cerrahi girişim:
- Açık cerrahi (laparotomi)
- Kapalı yöntem (laparoskopi)
Yumurtalık yolları alınması:
- Sağ taraf tamamen alınır.
- Sol taraf tamamen alınır.
Dış gebelik ameliyatı olmazsam ne olur?
Dış gebelik kesesinin ve beraberinde yumurtalık yollarının yırtılması ile hayati tehlike oluşturabilecek karın içi kanama ortaya çıkabilir. Doktorla birlikte karar alınarak uygun tedavi en kısa sürede yapılmalıdır.
Dış gebelik ameliyatı nereden yapılır?
Dış gebelik ameliyatı karın bölgesinden kesi yapılarak ya da delik açılarak kapalı usül yapılır.
Dış gebelik ameliyatı ne kadar sürer?
Ameliyat genel olarak 30 dakika ile 1 saat arasında sürmektedir fakat bazı nedenlerle işlem uzayabilir. Bu nedenlerden bazıları;
- Ameliyat sırasında ve sonrasında durdurulamayan kanama.
- Karın içindeki büyük damarlarda zedelenme ve kanamanın ortaya çıkması.
- Kapalı yöntem (laparoskopi) ile karına girildikten sonra karın içi kanamanın fazla olması ya da dış gebeliğin normalin dışında yerleşimi nedeniyle açık cerrahiye (laparotomi) geçilmesi.
- Durdurulamayan kanama da ya da nadiren olsa da yumurtalık üzerine yerleşen dış gebelikte yumurtalığın alınması gerekebilir.
- Ek olarak yapılan rahim küretajı komplikasyonları ortaya çıkabilir.
Yukarıdaki ve benzer nedenler operasyon süresini uzatabilir.
Dış gebelik normalde rahim içine yerleşmesi gereken gebeliğin yumurtalık yollarında nadiren rahim ağzı ve yumurtalıklara yerleşmesi olayıdır. Yumurtalık yollarına yerleşen gebelik ürünü bir süre sonra bu bölgenin hasarlanmasına ve ciddi karın içine kanamaya yol açabilir. Tanı koymak için; gebelik hormonu olan beta-HCG ve ultrasonografi yol göstericidir. Dış gebelik ameliyatı karından kesi (laparotomi) ve kapalı yöntem (laparoskopi) cerrahi yöntemleri ile yapılabilir.
Önerilen cerrahi girişim:
- Açık cerrahi (laparotomi)
- Kapalı yöntem (laparoskopi)
Yumurtalık yolları alınması:
- Sağ taraf tamamen alınır.
- Sol taraf tamamen alınır.
Dış gebelik ameliyatı olmazsam ne olur?
Dış gebelik kesesinin ve beraberinde yumurtalık yollarının yırtılması ile hayati tehlike oluşturabilecek karın içi kanama ortaya çıkabilir. Doktorla birlikte karar alınarak uygun tedavi en kısa sürede yapılmalıdır.
Dış gebelik ameliyatı nereden yapılır?
Dış gebelik ameliyatı karın bölgesinden kesi yapılarak ya da delik açılarak kapalı usül yapılır.
Dış gebelik ameliyatı ne kadar sürer?
Ameliyat genel olarak 30 dakika ile 1 saat arasında sürmektedir fakat bazı nedenlerle işlem uzayabilir. Bu nedenlerden bazıları;
- Ameliyat sırasında ve sonrasında durdurulamayan kanama.
- Karın içindeki büyük damarlarda zedelenme ve kanamanın ortaya çıkması.
- Kapalı yöntem (laparoskopi) ile karına girildikten sonra karın içi kanamanın fazla olması ya da dış gebeliğin normalin dışında yerleşimi nedeniyle açık cerrahiye (laparotomi) geçilmesi.
- Durdurulamayan kanama da ya da nadiren olsa da yumurtalık üzerine yerleşen dış gebelikte yumurtalığın alınması gerekebilir.
- Ek olarak yapılan rahim küretajı komplikasyonları ortaya çıkabilir.
Yukarıdaki ve benzer nedenler operasyon süresini uzatabilir.
Ultrason Ne Kadar Sürer?
ULTRASON İŞLEMİ NE KADAR SÜRER?
Gebelik ultrason muayenesi 10-30 dakika arasında sürmektedir. Bu muayene sonucunda fetüsün (anne karnındaki bebeğin) canlı olup olmadığı bebeğin duruş şekli, çoğul gebelik varlığı(ikiz, üçüz v.s.), plasentanın yeri(bebeğin eşi), mevcut gebelik yaşı ve fetüsün olası görünebilen sakatlıkları ile ilgili bilgi edinilir. Bu test ne yazık ki fetüsün sakatlığının olmadığını kesin olarak göstermez ve muayene normal olarak değerlendirilmesine rağmen bazı bebekler ultrason muayenesi sırasında saptanamayan sakatlıklarla doğabilir. Bu nedenle, ultrason yardımcı tanı aleti olsa da, fetüste kesinlikle sakatlık olmadığını göstermez. Ultrasonun bebeğe ait mevcut bir anomaliyi gösterme oranı %25-85 arasında değişmektedir.
İlgili aramalar: ultrason ne kadar sürer? ultasonografi kaç dakika sürer?
Gebelik ultrason muayenesi 10-30 dakika arasında sürmektedir. Bu muayene sonucunda fetüsün (anne karnındaki bebeğin) canlı olup olmadığı bebeğin duruş şekli, çoğul gebelik varlığı(ikiz, üçüz v.s.), plasentanın yeri(bebeğin eşi), mevcut gebelik yaşı ve fetüsün olası görünebilen sakatlıkları ile ilgili bilgi edinilir. Bu test ne yazık ki fetüsün sakatlığının olmadığını kesin olarak göstermez ve muayene normal olarak değerlendirilmesine rağmen bazı bebekler ultrason muayenesi sırasında saptanamayan sakatlıklarla doğabilir. Bu nedenle, ultrason yardımcı tanı aleti olsa da, fetüste kesinlikle sakatlık olmadığını göstermez. Ultrasonun bebeğe ait mevcut bir anomaliyi gösterme oranı %25-85 arasında değişmektedir.
İlgili aramalar: ultrason ne kadar sürer? ultasonografi kaç dakika sürer?
Ultrason Cihazı Nasıl Çalışır?
ULTRASON NASIL ÇALIŞIR?
Ultrason cihazının çalışma prensibi şu şekildedir. Ultrason cihazından gönderilen ses dalgası, sizin vücudunuz veya bebeğinizden yansıyarak ekranda görüntü oluşturur ve bu gebeliğiniz hakkında bilgi edinmek için dijital olarak ya da bir kağıda kaydedilerek incelenir. Bugün ki verilere göre bu testin, anneyi veya bebeği olumsuz olarak çok az ölçüde etkilediği düşünülmektedir.
İlgili aramalar: ultrason cihazı nasıl çalışır çok kısa, ultrason nasıl çalışır?
Ultrason cihazının çalışma prensibi şu şekildedir. Ultrason cihazından gönderilen ses dalgası, sizin vücudunuz veya bebeğinizden yansıyarak ekranda görüntü oluşturur ve bu gebeliğiniz hakkında bilgi edinmek için dijital olarak ya da bir kağıda kaydedilerek incelenir. Bugün ki verilere göre bu testin, anneyi veya bebeği olumsuz olarak çok az ölçüde etkilediği düşünülmektedir.
İlgili aramalar: ultrason cihazı nasıl çalışır çok kısa, ultrason nasıl çalışır?
Ülser Diyeti
Ülser Hastaları İçin Diyet
Bunları Tüketmeyin
İçecekler: Koyu çay, tüm kahve çeşitleri, kakao, sütlü kakao, boza, limonata, soda, kola, gazoz gibi tüm asitli içecekler, hazır meyve suları, alkollü içecekler.
Çorbalar: Et suyu, acılı tarhana, hazır çorbalar, işkembe, paça
Et, Balık, Tavuk: Kızartma kavurma etler, salam, sucuk, pastırma, salamura balık
Yumurta ve Peynir: Her türlü yumurta ve peynir serbesttir. Sadece yumurta kızartılırken yağın yanmamasına dikkat edilmelidir.
Tahıl ve Kurubaklagiller: Çeşnilendirirlmiş kraker, bisküvi, tüm kurubaklagiller.
Meyve ve Meyvesuları: Kabuksuz olarak tatlı elma, çekirdeksiz üzüm, şeftali, kayısı, muz, kiraz ve komposto şeklindeki meyveler hariç tüm meyveler yasaktır.
Sebzeler: Çiğ veya az pişmiş tüm sebzeler yasaktır. İyi pişmiş tüm sebzeleri tüketebilirsiniz.
Çeşni vericiler: Tüm baharatlar, et suyu, turşu, sirke, limon tuzu, hardal, ketçap, kuruyemişler.
Tatlılar: Yasak baharatlar ve meyvelerden yapılan kızartma tatlılar, çikolata, çikolatalı pastalar, tahin ve tahin helvası.
Ülser Hastaları İçin Örnek Beslenme Menüsü
Sabah:
Açık çay veya ıhlamur,
Beyaz peynir,
1 adet yumurta,
Reçel veya bal,
Yağ,
Ekmek.
Öğle:
3 adet ızgara köfte veya tavuk veya balık (100 gr),
Pirinç pilavı veya makarna veya 1 kase çorba,
Yoğurt,
Ekmek
Akşam:
8-10 yemek kaşığı sebze yemeği (iyi pişmiş)
Pirinç pilavı veya makarna veya 1 kase çorba
Ekmek,
Yoğurt
Ara öğünler için: Meyve (kabuksuz), kuru meyveler, komposto veya sütlaç tüketebilirsiniz.
Kuru incir, kuru kayısı ve kuru eriği macun kıvamına getirecek kadar sütle mikserden geçiriniz. Günde 1 yemek kaşığı kahvaltıdan önce tüketip üzerine 1 bardak su içiniz.
İlgili aramalar: ülser diyeti, ülser hastaları nasıl beslenmelidir? ülsere neler iyi gelir? ülser için örnek beslenme programı
Bunları Tüketmeyin
İçecekler: Koyu çay, tüm kahve çeşitleri, kakao, sütlü kakao, boza, limonata, soda, kola, gazoz gibi tüm asitli içecekler, hazır meyve suları, alkollü içecekler.
Çorbalar: Et suyu, acılı tarhana, hazır çorbalar, işkembe, paça
Et, Balık, Tavuk: Kızartma kavurma etler, salam, sucuk, pastırma, salamura balık
Yumurta ve Peynir: Her türlü yumurta ve peynir serbesttir. Sadece yumurta kızartılırken yağın yanmamasına dikkat edilmelidir.
Tahıl ve Kurubaklagiller: Çeşnilendirirlmiş kraker, bisküvi, tüm kurubaklagiller.
Meyve ve Meyvesuları: Kabuksuz olarak tatlı elma, çekirdeksiz üzüm, şeftali, kayısı, muz, kiraz ve komposto şeklindeki meyveler hariç tüm meyveler yasaktır.
Sebzeler: Çiğ veya az pişmiş tüm sebzeler yasaktır. İyi pişmiş tüm sebzeleri tüketebilirsiniz.
Çeşni vericiler: Tüm baharatlar, et suyu, turşu, sirke, limon tuzu, hardal, ketçap, kuruyemişler.
Tatlılar: Yasak baharatlar ve meyvelerden yapılan kızartma tatlılar, çikolata, çikolatalı pastalar, tahin ve tahin helvası.
Ülser Hastaları İçin Örnek Beslenme Menüsü
Sabah:
Açık çay veya ıhlamur,
Beyaz peynir,
1 adet yumurta,
Reçel veya bal,
Yağ,
Ekmek.
Öğle:
3 adet ızgara köfte veya tavuk veya balık (100 gr),
Pirinç pilavı veya makarna veya 1 kase çorba,
Yoğurt,
Ekmek
Akşam:
8-10 yemek kaşığı sebze yemeği (iyi pişmiş)
Pirinç pilavı veya makarna veya 1 kase çorba
Ekmek,
Yoğurt
Ara öğünler için: Meyve (kabuksuz), kuru meyveler, komposto veya sütlaç tüketebilirsiniz.
Kuru incir, kuru kayısı ve kuru eriği macun kıvamına getirecek kadar sütle mikserden geçiriniz. Günde 1 yemek kaşığı kahvaltıdan önce tüketip üzerine 1 bardak su içiniz.
İlgili aramalar: ülser diyeti, ülser hastaları nasıl beslenmelidir? ülsere neler iyi gelir? ülser için örnek beslenme programı
Hemoroid Ameliyatsız Geçer Mi?
HEMOROİD AMELİYATSIZ GEÇER Mİ?
Hemoroid kısaca makat bölgesinde bulunan toplardamarların şişmesidir. Makat bölgesinin varisi de diyebiliriz. Bacaklarda görülen varislerin makatta görülen haline hemoroid, basur ve mayasıl gibi isimler verilmiştir. Hemoroid, 1 olan en hafif ve 4 olan en ağır şekli olmak üzere 4 evrede incelenir. Ayrıca makat içerisinde ya da makat dışırasında olabilen hemoroidin türüne göre tedavi uygulanır. Hemoroid eğer erken dönemde farkedilirse yani 1. evre de fark edilip tedaviye başlanırs ameliyatsız kurtulmak mümkündür. Ameliyatsız yöntemlerden bir tanesi iç hemoroidlerde kullanılan band yöntemidir. Makat iç kısmında hemoroidler üzerine lastik bantlar yerleştirilir. Dış hemoroidlerde ise genellikle skleroterapi adını verdiğimiz yöntemle damarlarda kireçlenme yapan bazı kimyasal maddeler o bölgeye enjekte edilir. Bunun dışında lazer ile hemoroid tedavisi ya da infraded ışık ile 1. evre hemoroidler ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. İyi sonuçlar almak için ameliyatsız hemoroid tedavisi alanında uzmanlaşmış doktorlardan faydalanmak başarılı olmada büyük bir faktördür.
Hemoroid kısaca makat bölgesinde bulunan toplardamarların şişmesidir. Makat bölgesinin varisi de diyebiliriz. Bacaklarda görülen varislerin makatta görülen haline hemoroid, basur ve mayasıl gibi isimler verilmiştir. Hemoroid, 1 olan en hafif ve 4 olan en ağır şekli olmak üzere 4 evrede incelenir. Ayrıca makat içerisinde ya da makat dışırasında olabilen hemoroidin türüne göre tedavi uygulanır. Hemoroid eğer erken dönemde farkedilirse yani 1. evre de fark edilip tedaviye başlanırs ameliyatsız kurtulmak mümkündür. Ameliyatsız yöntemlerden bir tanesi iç hemoroidlerde kullanılan band yöntemidir. Makat iç kısmında hemoroidler üzerine lastik bantlar yerleştirilir. Dış hemoroidlerde ise genellikle skleroterapi adını verdiğimiz yöntemle damarlarda kireçlenme yapan bazı kimyasal maddeler o bölgeye enjekte edilir. Bunun dışında lazer ile hemoroid tedavisi ya da infraded ışık ile 1. evre hemoroidler ameliyatsız tedavi edilebilmektedir. İyi sonuçlar almak için ameliyatsız hemoroid tedavisi alanında uzmanlaşmış doktorlardan faydalanmak başarılı olmada büyük bir faktördür.
Kegel Egzersizi Nedir?
KEGEL EGZERSİZLERİ Kegel egzersizleri makat, çatı ya da leğen kemiği kaslarını güçlendirmek amacıyla yapılan egzersizlerdir. Kegel ismi, bu egzersizlerin mucidi Amerikalı jinekolog Arnold Kegel'den gelmektedir. Arnold Kegel, 1940 senesinde idrar ve dışkı kaçıran hamile kadınlar için bu tekniği geliştirmiştir. Makatın büzülüp gevşetilerek yapıldığı bir egzersiz türüdür. Tıpkı toplum içerisinde aşırı bağırsak gazımız olduğu durumlarda gaz kaçırmamak için makatımızı büzdüğümüz gibi bu tektikte aynı şekilde yapılır. 15 kez 5 tekrar şeklinde yapılan bu egzersizin, günde olanaklar dahilinde 4 defa yapılması makat kaslarını güçlendirir. 15 kez 5 tekrarlık bir seansta 75 kez egzersiz yapılır ve günde 4 seans toplamda 300 kez yapılmış olur. Egzersiz salonlarında vücut geliştirenlerin kaslarını geliştirmek için çalıştırdığı gibi bu egzersizde de makat kasları çalıştırılır. Bu egzersizler düzenli şekilde yapıldığı taktirde gebelikte ve doğumdan sonra gaz kaçırma, dışkı kaçırma gibi şikayetlerin önüne geçilebilir. Bunun dışında idrar kaçırmayı önlemek için de yapılan farklı kegel egzersizi vardır. Aşağıdaki videoyu izleyerek pelvis bölgesi için yapabileceğiniz Kegel egzersizini izleyebilirsiniz.
İkter ve İkterik Nedir?
İKTER NEDİR? İKTERİK NEDİR?
İkter, sarılık anlamına gelir. Kandaki bilirubin seviyesinde artış olmasıyla birlikte dokularda bilirubin birikir. Dokularda bilirubin birikimine bağlı olarak sarımsı renk değişikliği görülür. İkterik, sarılık görüntüsünde anlamına gelmektedir. Sarılığın nedeni daha çok karaciğer hastalıklarıdır. Bununla birlikte bazı akciğer hastalıkları, kan hastalıkları ve karoten ihtiva eden besinlerin fazla tüketilmesi de ikterik bir tablo ortaya çıkarabilir. Vücut sıvılarındaki bilirubin artışı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle hesaplanır.
İlgili aramalar: ikter nedir? ikterik nedir? ikterik ne demek?
İkter, sarılık anlamına gelir. Kandaki bilirubin seviyesinde artış olmasıyla birlikte dokularda bilirubin birikir. Dokularda bilirubin birikimine bağlı olarak sarımsı renk değişikliği görülür. İkterik, sarılık görüntüsünde anlamına gelmektedir. Sarılığın nedeni daha çok karaciğer hastalıklarıdır. Bununla birlikte bazı akciğer hastalıkları, kan hastalıkları ve karoten ihtiva eden besinlerin fazla tüketilmesi de ikterik bir tablo ortaya çıkarabilir. Vücut sıvılarındaki bilirubin artışı fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle hesaplanır.
İlgili aramalar: ikter nedir? ikterik nedir? ikterik ne demek?
Yağ Bezesi (Lipom) Nedir?
YAĞ BEZESİ
Yağ bezeleri vücutta deri altında ya da mide, bağırsak gibi iç organlarda ortaya çıkan genelde iyi huylu olan urlardır. Yağ bezesi tıpta lipom olarak adlandırılır. Yağ bezeleri 5 cm'lik çapın üzerine çıktıklarında genellikle liposarkom adı verilen kötü huylu ur özelliği kazanabilirler. Bu sebeple yağ bezelerinin bu boyutlara ulaşmadan cerrahi müdahale ile çıkarılmaları gereklidir. Bağırsak tümörlerinin yaklaşık %15'ini yağ bezeleri oluşturur. Bağırsak tümörlerinin endoskopi yöntemiyle ya da cerrahi yöntemle alınması gerekebilir. Yağ bezeleri için genellikle görüntüleme metodları ile tanı konur. Ultrason, tomografi ve MR gibi değişik radyolojik tetkikler yağ bezesinin niteliklerini ortaya çıkarmak için istenebilir. Cerrahi girişim genelde 5 cm çapın üzerindeki yağ bezeleri için ve büyüme gösteren yağ bezeleri için yapılır. Vücudun her yerinde görülebilen fakat daha çok karın bölgesinin arkasında oluşan, liposarkom denilen bir top büyüklüğüne kadar varabilen boyutlara ulaşabilirler. Bu tip yağ bezeleri genelde çok saldırgan türdedir ve karın içini sarmaya çalışan kanser özellikli tümörlerdir.
İlgili aramalar: yağ bezesi nedir? lipom nedir?
Yağ bezeleri vücutta deri altında ya da mide, bağırsak gibi iç organlarda ortaya çıkan genelde iyi huylu olan urlardır. Yağ bezesi tıpta lipom olarak adlandırılır. Yağ bezeleri 5 cm'lik çapın üzerine çıktıklarında genellikle liposarkom adı verilen kötü huylu ur özelliği kazanabilirler. Bu sebeple yağ bezelerinin bu boyutlara ulaşmadan cerrahi müdahale ile çıkarılmaları gereklidir. Bağırsak tümörlerinin yaklaşık %15'ini yağ bezeleri oluşturur. Bağırsak tümörlerinin endoskopi yöntemiyle ya da cerrahi yöntemle alınması gerekebilir. Yağ bezeleri için genellikle görüntüleme metodları ile tanı konur. Ultrason, tomografi ve MR gibi değişik radyolojik tetkikler yağ bezesinin niteliklerini ortaya çıkarmak için istenebilir. Cerrahi girişim genelde 5 cm çapın üzerindeki yağ bezeleri için ve büyüme gösteren yağ bezeleri için yapılır. Vücudun her yerinde görülebilen fakat daha çok karın bölgesinin arkasında oluşan, liposarkom denilen bir top büyüklüğüne kadar varabilen boyutlara ulaşabilirler. Bu tip yağ bezeleri genelde çok saldırgan türdedir ve karın içini sarmaya çalışan kanser özellikli tümörlerdir.
İlgili aramalar: yağ bezesi nedir? lipom nedir?
Hamilelikte Kabızlık İçin Ne Yapılabilir?
HAMİLELİKTE KABIZLIK İÇİN NE YAPILABİLİR?
Hamilelikte en sık rastlanan sorunlardan bir tanesinin kabızlık problemi olduğunu görmekteyiz. Hamilelik süresince görülebilen kabızlıktan kurtulmak için ilk dikkat edilecek nokta günlük alınan sıvı miktarıdır. Hamilelik süresince bol sıvı alınmalıdır. Günde en az 3 litre sıvı almak gereklidir. Ayrıca kabızlık problemini atlatmak için bu hassas dönemde düzenli beslenmeye ve beslenmelerde yediklerimize mutlaka dikkat etmemiz gerekir. Hamilelikte anne adayının yanısıra bebeğin de beslenmesi için anne adayları; sebze, meyve, et, süt ve diğer tüm temel besin ihtiyaçlarını yeteri kadar almalıdır. Dengeli beslenmeyle birlikte bol sıvı tüketimi yapıldığında kabızlık sorunu çok büyük oranda gerileme gösterir.
Bu dönemde zayıflayan bağırsak hareketlerini arttırmanın yollarından bir tanesi de egzersiz yapmaktır. Aşırıya kaçmadan egzersizlerini de yapan bir anne adayı kabızlık sorunundan büyük oranda kurtulabilir.
Hamilelikte kabızlığa neden olan etkenlerden bir tanesi de bu süreçte kullanması için anne adaylarına verilen demir ilaçlarıdır. Demir ilaçlarının kullanımı kabızlığı arttırıcı bir yapıya sahiptir fakat yeterli sıvı alımı, dengeli-düzenli beslenme ve egzersiz ile kabızlığın üstesinden kolaylıkla gelinebilir.
Hamilelikte en sık rastlanan sorunlardan bir tanesinin kabızlık problemi olduğunu görmekteyiz. Hamilelik süresince görülebilen kabızlıktan kurtulmak için ilk dikkat edilecek nokta günlük alınan sıvı miktarıdır. Hamilelik süresince bol sıvı alınmalıdır. Günde en az 3 litre sıvı almak gereklidir. Ayrıca kabızlık problemini atlatmak için bu hassas dönemde düzenli beslenmeye ve beslenmelerde yediklerimize mutlaka dikkat etmemiz gerekir. Hamilelikte anne adayının yanısıra bebeğin de beslenmesi için anne adayları; sebze, meyve, et, süt ve diğer tüm temel besin ihtiyaçlarını yeteri kadar almalıdır. Dengeli beslenmeyle birlikte bol sıvı tüketimi yapıldığında kabızlık sorunu çok büyük oranda gerileme gösterir.
Bu dönemde zayıflayan bağırsak hareketlerini arttırmanın yollarından bir tanesi de egzersiz yapmaktır. Aşırıya kaçmadan egzersizlerini de yapan bir anne adayı kabızlık sorunundan büyük oranda kurtulabilir.
Hamilelikte kabızlığa neden olan etkenlerden bir tanesi de bu süreçte kullanması için anne adaylarına verilen demir ilaçlarıdır. Demir ilaçlarının kullanımı kabızlığı arttırıcı bir yapıya sahiptir fakat yeterli sıvı alımı, dengeli-düzenli beslenme ve egzersiz ile kabızlığın üstesinden kolaylıkla gelinebilir.
Gebelikte Kabızlık Nasıl Önlenir?
GEBELİKTE KABIZLIK NASIL ÖNLENİR?
Gebelikte %10-40 arasında kabızlığa rastlanır. Gebelikte kabızlığı önlemek için günde en az 2 litre su içmek ve bunun yanısıra posalı ya da lifli yiyeceklerle beslenmek gerekir. Gebelikte yenilebilecek lifli gıdalardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz. Bakla, nohut, bezelye, fasulye, mercimek, soyalı ve tahıllı gıdalar, esmer ekmek, tam buğday ekmeği gibi gıdaların tüketilmesi bağırsaklardaki lif oranını oldukça arttırır. Bununla birlikte bol bol taze sebze ve meyve yemek de dışkı çıkışını bir hayli kolaylaşır. Gebelikte kabızlığı önlemede beslenmenin yanısıra sporun da oldukça faydası olmaktadır. Günlük gebelik egzersizleri yapmak, yürüyüş yapmak, hafif sporlar yapmak kabızlığı gidermede ve önlemede çok faydalıdır.
Gebelikte %10-40 arasında kabızlığa rastlanır. Gebelikte kabızlığı önlemek için günde en az 2 litre su içmek ve bunun yanısıra posalı ya da lifli yiyeceklerle beslenmek gerekir. Gebelikte yenilebilecek lifli gıdalardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz. Bakla, nohut, bezelye, fasulye, mercimek, soyalı ve tahıllı gıdalar, esmer ekmek, tam buğday ekmeği gibi gıdaların tüketilmesi bağırsaklardaki lif oranını oldukça arttırır. Bununla birlikte bol bol taze sebze ve meyve yemek de dışkı çıkışını bir hayli kolaylaşır. Gebelikte kabızlığı önlemede beslenmenin yanısıra sporun da oldukça faydası olmaktadır. Günlük gebelik egzersizleri yapmak, yürüyüş yapmak, hafif sporlar yapmak kabızlığı gidermede ve önlemede çok faydalıdır.
HSG Nedir?
HSG (RAHİM FİLMİ) NEDİR?
HSG yani uzun adıyla Histerosalpingografi, çocuk sahibi olmak isteyen ve en az bir sene korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamayan kadınlar için kısırlık olup olmadığını anlamak için yapılan tanı amaçlı tetkiklerin başlıcalarından biridir. İnfertilitenin (kısırlık) tanı amaçlı tetkiklerinde kadınlar için; yumurtlamanın düzgün olup olmadığı, rahim içerisinde gebe kalmayı engelleyecek kist ya da miyom gibi bir sorun olup olmadığı incelenir. Erkeklerde spermiyogram denilen işlem uygulanarak sperm sayısına bakılır. Bunların dışında HSG dediğimiz bu yöntem kullanılır. HSG işlemi kısa süren bir işlemdir. Toplumda kadınlar arasında abartıldığı kadar acı veren bir işlem değildir. HSG işleminde rahim ağzından, dışarıdan röntgen filmi çekildiğinde görülebilecek bir boya verilir ve ilk olarak tüplerin açık olup olmadığına, herhangi bir hastalık durumu olup olmadığına bakılır. Sonrasında ise rahim içerisinde rahimi dolduran bir kitle, düzensizlik ya da anormallik olup olmadığı incelenir. HSG dışında tüplerin durumuna bakacak daha iyi bir yöntem yoktur. Bu nedenle kısırlık şüphesi duyulan vakalarda yapılması gerekli bir tetkiktir. HSG ne kadar korkulan bir tetkik olsa da tedavi edici bir etkisinin olduğu da yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. HSG yapılan kadınlarda kendiliğinden gebe kalma oranlarında bir miktar artma görülmüştür. Verilen boya maddesinin tüplere ulaşarak tüplerde var olan tıkanma ve benzeri bozuklukları yıkayarak açtığı, böylece tüplerin fonksiyonlarının yerine geldiği ve bu nedenle tedavi verici etkisinin olduğu görülmüştür. Kadın doğum uzmanları için tanı koymada oldukça değerli ve işe yarayan bir yöntem olarak görüldüğünden sıkça başvurulur.
İlgili aramalar: hsg nedir? hsg acıtır mı? rahim filmi çekilirken çok ağrır mı? hsg işlemi zor mudur?
HSG yani uzun adıyla Histerosalpingografi, çocuk sahibi olmak isteyen ve en az bir sene korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamayan kadınlar için kısırlık olup olmadığını anlamak için yapılan tanı amaçlı tetkiklerin başlıcalarından biridir. İnfertilitenin (kısırlık) tanı amaçlı tetkiklerinde kadınlar için; yumurtlamanın düzgün olup olmadığı, rahim içerisinde gebe kalmayı engelleyecek kist ya da miyom gibi bir sorun olup olmadığı incelenir. Erkeklerde spermiyogram denilen işlem uygulanarak sperm sayısına bakılır. Bunların dışında HSG dediğimiz bu yöntem kullanılır. HSG işlemi kısa süren bir işlemdir. Toplumda kadınlar arasında abartıldığı kadar acı veren bir işlem değildir. HSG işleminde rahim ağzından, dışarıdan röntgen filmi çekildiğinde görülebilecek bir boya verilir ve ilk olarak tüplerin açık olup olmadığına, herhangi bir hastalık durumu olup olmadığına bakılır. Sonrasında ise rahim içerisinde rahimi dolduran bir kitle, düzensizlik ya da anormallik olup olmadığı incelenir. HSG dışında tüplerin durumuna bakacak daha iyi bir yöntem yoktur. Bu nedenle kısırlık şüphesi duyulan vakalarda yapılması gerekli bir tetkiktir. HSG ne kadar korkulan bir tetkik olsa da tedavi edici bir etkisinin olduğu da yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. HSG yapılan kadınlarda kendiliğinden gebe kalma oranlarında bir miktar artma görülmüştür. Verilen boya maddesinin tüplere ulaşarak tüplerde var olan tıkanma ve benzeri bozuklukları yıkayarak açtığı, böylece tüplerin fonksiyonlarının yerine geldiği ve bu nedenle tedavi verici etkisinin olduğu görülmüştür. Kadın doğum uzmanları için tanı koymada oldukça değerli ve işe yarayan bir yöntem olarak görüldüğünden sıkça başvurulur.
İlgili aramalar: hsg nedir? hsg acıtır mı? rahim filmi çekilirken çok ağrır mı? hsg işlemi zor mudur?
Lazer Epilasyon İşe Yarıyor Mu?
LAZER EPİLASYON İŞE YARIYOR MU?
Lazer epilasyon, vücutta istenmeyen kıllardan kurtulmak için bugüne kadar geliştirilmiş en önemli medikal teknolojidir. İstenmeyen tüyler için lazer epilasyondan daha iyi bir yöntem şu an için yoktur. Yan etkisi en az olan epilasyon yöntemlerinden bir tanesidir ve en önemlisi kalıcı etkisinin olmasıdır. Diğer epilasyon yöntemlerinde kıllar en fazla bir kaç hafta içinde uzamaya başlar fakat lazer epilasyon kıl köklerini öldürdüğü için böyle bir durum söz konusu değildir. Lazer epilasyonla işlem gören kıllar bir daha çıkmaz. Lazer epilasyon yöntemleri ortaya çıkmadan önce insanlar değişik ve riskli epilasyon yöntemlerini denemekten geri kalmıyorlardı. Giderek yaygınlaşan lazer epilasyon merkezlerinde bu işlemler belirli seanslarda yapılmakta ve hastalar büyük oranda kıl sorunlarından kurtulmaktadır. Lazer epilasyonun işe yaraması için kılların gelişim döneminde yapılmaları gerekir. Yanlış zamanda yapılan bir epilasyon işlemi sonuç vermeyecektir. Vücudun farklı bölgelerindeki kılların farklı gelişme dönemleri vardır. Epilasyon merkezinin bunu iyi tespit etmesi ve seans aralıklarını bu gelişim sürecini yakalayacak şekilde ayarlaması gerekir. Ayrıca lazer epilasyon kalın kıl köklerinde daha etkili sonuçlar verir. Çok ince tüylere sahip bölgelere lazer epilasyon yaptırmak pek işe yaramayacaktır. Lazer epilasyon işe yarıyor mu sorusunun cevabı: doğru zamanda, doğru yerde ise kesinlikle evet.
İlgili aramalar: lazer epilasyon işe yarıyor mu? lazer yaptırmak işe yarar mı? lazer epilasyon gerçekten etkili mi? lazer epilasyon gerçekten tüyleri döker mi?
Lazer epilasyon, vücutta istenmeyen kıllardan kurtulmak için bugüne kadar geliştirilmiş en önemli medikal teknolojidir. İstenmeyen tüyler için lazer epilasyondan daha iyi bir yöntem şu an için yoktur. Yan etkisi en az olan epilasyon yöntemlerinden bir tanesidir ve en önemlisi kalıcı etkisinin olmasıdır. Diğer epilasyon yöntemlerinde kıllar en fazla bir kaç hafta içinde uzamaya başlar fakat lazer epilasyon kıl köklerini öldürdüğü için böyle bir durum söz konusu değildir. Lazer epilasyonla işlem gören kıllar bir daha çıkmaz. Lazer epilasyon yöntemleri ortaya çıkmadan önce insanlar değişik ve riskli epilasyon yöntemlerini denemekten geri kalmıyorlardı. Giderek yaygınlaşan lazer epilasyon merkezlerinde bu işlemler belirli seanslarda yapılmakta ve hastalar büyük oranda kıl sorunlarından kurtulmaktadır. Lazer epilasyonun işe yaraması için kılların gelişim döneminde yapılmaları gerekir. Yanlış zamanda yapılan bir epilasyon işlemi sonuç vermeyecektir. Vücudun farklı bölgelerindeki kılların farklı gelişme dönemleri vardır. Epilasyon merkezinin bunu iyi tespit etmesi ve seans aralıklarını bu gelişim sürecini yakalayacak şekilde ayarlaması gerekir. Ayrıca lazer epilasyon kalın kıl köklerinde daha etkili sonuçlar verir. Çok ince tüylere sahip bölgelere lazer epilasyon yaptırmak pek işe yaramayacaktır. Lazer epilasyon işe yarıyor mu sorusunun cevabı: doğru zamanda, doğru yerde ise kesinlikle evet.
İlgili aramalar: lazer epilasyon işe yarıyor mu? lazer yaptırmak işe yarar mı? lazer epilasyon gerçekten etkili mi? lazer epilasyon gerçekten tüyleri döker mi?
Migrenin Belirtileri
MİGRENİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Migren Hastalığı Ve Belirtileri
İnsanların sadece %2’si baş ağrısını bilmemekte ve yaşamamaktadır. Baş ağrısının yarım hali olarak tanımlanan migren hastalığı birçok insanın korkulu rüyası haline gelmiştir. Peki nedir bu migren ve tedavisi nasıldır?
Tarihte ilk defa migrenle ilgili bulgulara Cappadocialı Areatus’un el yazmalarında rastlanmıştır. Bulunan verilere göre, ağrının tek taraflı olmasından dolayı heterocnania denilmiştir. Latinceye ise migraneo olarak geçmiştir. Fransızlar bu terimi migrane olarak benimsemişler ve bu kullanım da zamanla yaygınlaşmıştır.
Yarım baş ağrısı olarak tanımlanan migrende illa başın bir kısmının ağrıması şart değildir. Yarım ağrı; migren vakalarında %44 oranında görülür, %22 oranında da bütün başı ağrıtır.
Migren hayati tehlike oluşturan bir hastalık değildir. Genelde ataklar halinde meydana gelir, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklindedir. Atak süresi 4 saat ile 72 saat arasında değişebilir. Ataklar sırasında baş ağrısının yanı sıra mide bulantısı, kusma, ışıktan ve sesten rahatsız olma gibi belirtiler görülebilir. Kişi; karanlık, sesten uzak olan bir ortamda uyumak ister. Bu, günlük yaşamı etkileyen bir durumdur.
Migrenin nedeni tam olarak bilinememekle birlikte sinirsel(nörolojik) bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir. Başlaması için tek bir etken yoktur. Üst üste gelen etmenler bunun sebebidir. Bir hastanede yapılan araştırmalardan alınan sonuçlara göre en temel sebepleri stres, halsizlik, yorgunluk ve öğün atlamadır.
Migren hastalığının; basit migren ve klasik migren olmak üzere iki çeşidi vardır. Basit migren; bayanlarda daha sık görülür ve kusma olayının görülmesi çok nadirdir. Klasik migrende ise; bulantının yanında kusma ve ataklar görülür ve ilk atak 40 yaşından sonra başlar. Atak sıklığı kişiden kişiye değişir. Hatta bazen kişinin atak zamanı da değişkenlik gösterebilir. Ayda 1-2 kez veya haftada bir kez atak geçirilebilir. Hareket ederken ağrının şiddeti artar.
Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir: “-Kafam zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Midem bulanıyor. Atak başladığı sıralarda üşüyorum.”
Migren hastalığını tedavi ederken aynı zamanda oluşabilecek atakların da önüne geçmek gerekir. Bunun için; aşırır kalabalık ve yorgunluktan uzak durmalı, bol bol dinlenmeli, stresten kaçınmalı, atak başladığında yastıksız bir yatağa uzanıp uyumayı denemelisiniz.
Türkiye’de migren ile ilgili en kalıcı olan ve ses getiren araştırma Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nörolojik Bilimler ve Psikiyatri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Turgay Dalkara’ya aittir. Dalkara, bu konu üzerinde deneyler yapmış ve deney sonuçları dünyanın en önemli bilim dergilerinden olan Sciense’de yayımlanmıştır.
Migren Hastalığı Ve Belirtileri
İnsanların sadece %2’si baş ağrısını bilmemekte ve yaşamamaktadır. Baş ağrısının yarım hali olarak tanımlanan migren hastalığı birçok insanın korkulu rüyası haline gelmiştir. Peki nedir bu migren ve tedavisi nasıldır?
Tarihte ilk defa migrenle ilgili bulgulara Cappadocialı Areatus’un el yazmalarında rastlanmıştır. Bulunan verilere göre, ağrının tek taraflı olmasından dolayı heterocnania denilmiştir. Latinceye ise migraneo olarak geçmiştir. Fransızlar bu terimi migrane olarak benimsemişler ve bu kullanım da zamanla yaygınlaşmıştır.
Yarım baş ağrısı olarak tanımlanan migrende illa başın bir kısmının ağrıması şart değildir. Yarım ağrı; migren vakalarında %44 oranında görülür, %22 oranında da bütün başı ağrıtır.
Migren hayati tehlike oluşturan bir hastalık değildir. Genelde ataklar halinde meydana gelir, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklindedir. Atak süresi 4 saat ile 72 saat arasında değişebilir. Ataklar sırasında baş ağrısının yanı sıra mide bulantısı, kusma, ışıktan ve sesten rahatsız olma gibi belirtiler görülebilir. Kişi; karanlık, sesten uzak olan bir ortamda uyumak ister. Bu, günlük yaşamı etkileyen bir durumdur.
Migrenin nedeni tam olarak bilinememekle birlikte sinirsel(nörolojik) bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir. Başlaması için tek bir etken yoktur. Üst üste gelen etmenler bunun sebebidir. Bir hastanede yapılan araştırmalardan alınan sonuçlara göre en temel sebepleri stres, halsizlik, yorgunluk ve öğün atlamadır.
Migren hastalığının; basit migren ve klasik migren olmak üzere iki çeşidi vardır. Basit migren; bayanlarda daha sık görülür ve kusma olayının görülmesi çok nadirdir. Klasik migrende ise; bulantının yanında kusma ve ataklar görülür ve ilk atak 40 yaşından sonra başlar. Atak sıklığı kişiden kişiye değişir. Hatta bazen kişinin atak zamanı da değişkenlik gösterebilir. Ayda 1-2 kez veya haftada bir kez atak geçirilebilir. Hareket ederken ağrının şiddeti artar.
Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir: “-Kafam zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Midem bulanıyor. Atak başladığı sıralarda üşüyorum.”
Migren hastalığını tedavi ederken aynı zamanda oluşabilecek atakların da önüne geçmek gerekir. Bunun için; aşırır kalabalık ve yorgunluktan uzak durmalı, bol bol dinlenmeli, stresten kaçınmalı, atak başladığında yastıksız bir yatağa uzanıp uyumayı denemelisiniz.
Türkiye’de migren ile ilgili en kalıcı olan ve ses getiren araştırma Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nörolojik Bilimler ve Psikiyatri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Turgay Dalkara’ya aittir. Dalkara, bu konu üzerinde deneyler yapmış ve deney sonuçları dünyanın en önemli bilim dergilerinden olan Sciense’de yayımlanmıştır.
Tiroid Bezinin Vücuttaki Görevi Nedir?
TİROİD BEZİNİN VÜCUTTAKİ GÖREVLERİ NELERDİR?
Tiroid bezi, boynumuzun alt kısmında, nefes borusunun hemen önünde bulunan görüntüsü kelebeğe benzeyen küçük bir organdır. Ağırlığı yetişkin bir insanda 20 ila 40 gram arasında değişmektedir. Normal büyüklükte olan tiroid bezinin dışarıdan bakıldığında görülmesi pek mümkün değildir. Ancak zayıf insanlarda dışarıdan görülebilmektedir. Tiroid bezinin vücuttaki en temel görevi tiroid hormonu salgılamaktır. Vücudun metabolik olaylarının düzenlendiği T3 ve T4 adı verilen iki hormonu üretip kana salgılar. Tiroid hormonları vücutta bir çok farklı fonksiyonun doğru zamanda yerine getirilmesini sağlar. Vücudun saati diyebileceğimiz bir görev üstlenir. Tüm hücrelerin çalışma hızlarını ayarlar. Saçımızdaki telden, ayağımızdaki tırnağa kadar tüm hücrelerdeki çalışma hızını tiroid hormonu ayarlar. T3 ve T4 hormonların kandaki seviyelerinin yüksek ya da düşük olması kişide bir takım problemlerin olduğunun göstergesidir.
Tiroid bezi, boynumuzun alt kısmında, nefes borusunun hemen önünde bulunan görüntüsü kelebeğe benzeyen küçük bir organdır. Ağırlığı yetişkin bir insanda 20 ila 40 gram arasında değişmektedir. Normal büyüklükte olan tiroid bezinin dışarıdan bakıldığında görülmesi pek mümkün değildir. Ancak zayıf insanlarda dışarıdan görülebilmektedir. Tiroid bezinin vücuttaki en temel görevi tiroid hormonu salgılamaktır. Vücudun metabolik olaylarının düzenlendiği T3 ve T4 adı verilen iki hormonu üretip kana salgılar. Tiroid hormonları vücutta bir çok farklı fonksiyonun doğru zamanda yerine getirilmesini sağlar. Vücudun saati diyebileceğimiz bir görev üstlenir. Tüm hücrelerin çalışma hızlarını ayarlar. Saçımızdaki telden, ayağımızdaki tırnağa kadar tüm hücrelerdeki çalışma hızını tiroid hormonu ayarlar. T3 ve T4 hormonların kandaki seviyelerinin yüksek ya da düşük olması kişide bir takım problemlerin olduğunun göstergesidir.
Tiroid Kanseri Nedir?
TİROİD KANSERİ
Tiroid bezi boyunda bulunur. Nefes borusunun önündedir. Görünümü itibariyle kelebeği ya da papyonu andıran bir organdır. Hormon üretimi yapan organlardan biridir. Ürettiği hormon metabolizmayı düzenleyen en önemli hormondur. Tiroid hormonunun vücutta çok önemli görevleri vardır. Bu görevlerin doğru bir şekilde ve doğru zamanlarda gerçekleşmesini sağlar. Vücudun ısısı ve nemini, kadınların adet döngülerini, kalbin dakikadaki atış sayısını, saçların ve tırnakların ne sıklıkla uzayacağını, ne kadar kilo alınacağı gibi birbirinden çok farklı ve önemli görevlerin düzgün bir şekilde gerçekleşmesinden sorumludur. Özellikle kilo alıp verme sorunu yaşayan kadınlar için kan şekeri seviyesinden sonra ilk bakılan parametre tiroid hormonu seviyeleridir.
Tiroid bezinde ortaya çıkan bazı iyi huylu ve kötü huylu tümörler olabilmektedir. Tiroid bezinin iyi huylu tümörü guatr olarak tanımlanır ve halk arasında da guatr hastalığı olarak bilinir. Guatr daha çok vücuttaki iyot eksikliğinden kaynaklanan, tiroid bezinin büyümesi olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Halk arasında guatr ile tiroid çok sık karıştırılmaktadır. O kadar ki tiroid bezine guatr bezi diyenlere rastlamaktayız. Daha önce de dediğimiz gibi, guatr, tiroid bezinin hacim olarak büyümesinden başka bir şey değildir. Bunun dışında tiroid bezinde ortaya çıkan diğer şişlikler ve kitleler kötü huylu tümörlerdir. Kötü huylu tümörler tedaviden sonra tekrarlayabilirler. Tiroid kanseri, diğer kanser türlerinde olduğu gibi kötü huylu kanser hücrelerinin komşu hücreleri ve uzak hücreleri etkileyerek yayılmasıdır. Bu şekilde vücutta yayılım gösterir ve dokuların, organların fonksiyonlarının bozulmasına ya da tamamen çalışmamasına neden olurlar.
İlgili aramalar: tiroid kanseri nedir? tiroid kanseri nasıl olur? guatr nedir?
Tiroid bezi boyunda bulunur. Nefes borusunun önündedir. Görünümü itibariyle kelebeği ya da papyonu andıran bir organdır. Hormon üretimi yapan organlardan biridir. Ürettiği hormon metabolizmayı düzenleyen en önemli hormondur. Tiroid hormonunun vücutta çok önemli görevleri vardır. Bu görevlerin doğru bir şekilde ve doğru zamanlarda gerçekleşmesini sağlar. Vücudun ısısı ve nemini, kadınların adet döngülerini, kalbin dakikadaki atış sayısını, saçların ve tırnakların ne sıklıkla uzayacağını, ne kadar kilo alınacağı gibi birbirinden çok farklı ve önemli görevlerin düzgün bir şekilde gerçekleşmesinden sorumludur. Özellikle kilo alıp verme sorunu yaşayan kadınlar için kan şekeri seviyesinden sonra ilk bakılan parametre tiroid hormonu seviyeleridir.
Tiroid bezinde ortaya çıkan bazı iyi huylu ve kötü huylu tümörler olabilmektedir. Tiroid bezinin iyi huylu tümörü guatr olarak tanımlanır ve halk arasında da guatr hastalığı olarak bilinir. Guatr daha çok vücuttaki iyot eksikliğinden kaynaklanan, tiroid bezinin büyümesi olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Halk arasında guatr ile tiroid çok sık karıştırılmaktadır. O kadar ki tiroid bezine guatr bezi diyenlere rastlamaktayız. Daha önce de dediğimiz gibi, guatr, tiroid bezinin hacim olarak büyümesinden başka bir şey değildir. Bunun dışında tiroid bezinde ortaya çıkan diğer şişlikler ve kitleler kötü huylu tümörlerdir. Kötü huylu tümörler tedaviden sonra tekrarlayabilirler. Tiroid kanseri, diğer kanser türlerinde olduğu gibi kötü huylu kanser hücrelerinin komşu hücreleri ve uzak hücreleri etkileyerek yayılmasıdır. Bu şekilde vücutta yayılım gösterir ve dokuların, organların fonksiyonlarının bozulmasına ya da tamamen çalışmamasına neden olurlar.
İlgili aramalar: tiroid kanseri nedir? tiroid kanseri nasıl olur? guatr nedir?
Lazer Epilasyondan Önce Neden Jilet Vurulur?
Lazer Epilasyondan Önce Neden Jilet Vurulur?
Lazer epilasyondan en iyi neticeyi almak için kılların sert ve koyu renkli olması gerekir. Bunun nedeni lazerin kıllara rengini veren madde olan melanin üzerinde etkili olmasıdır. Zaten lazerin vücuttaki diğer organlara zarar vermeyişinin nedeni de bu maddenin, vücutta kıllar dışında başka yerde pek olmamasıdır. Koyu renkli kıllarda melanin pigmenti fazla olur ve lazer epilasyondan daha iyi netice alınır. Epilasyon öncesi kıllara jilet vurarak kıllar sertleştirilmeye çalışılır. Aksi halde zayıf ve sönük renkli bir kıl lazerden etkilenmez.
Lazer epilasyondan en iyi neticeyi almak için kılların sert ve koyu renkli olması gerekir. Bunun nedeni lazerin kıllara rengini veren madde olan melanin üzerinde etkili olmasıdır. Zaten lazerin vücuttaki diğer organlara zarar vermeyişinin nedeni de bu maddenin, vücutta kıllar dışında başka yerde pek olmamasıdır. Koyu renkli kıllarda melanin pigmenti fazla olur ve lazer epilasyondan daha iyi netice alınır. Epilasyon öncesi kıllara jilet vurarak kıllar sertleştirilmeye çalışılır. Aksi halde zayıf ve sönük renkli bir kıl lazerden etkilenmez.
Lazer Epilasyon Kaç Seans Sürer?
LAZER EPİLASYON KAÇ SEANS SÜRER?
Seans aralıkları ve seans süreleri kişinin epilasyon yaptırmak istediği bölgeye göre değişiklik göstermektedir. Koltukaltı ve genital bölge için kişinin 1 ila 1,5 ay aralıklı seanslarla gelmesi gerekmektedir. Her seansta kılların %10 ila %25 arası bir oranda kılları yok edilebilmektedir. 1 seansta %25 gibi bir oranda tüylerin gitmesi en iyi senaryodur. Bu başarıyı etkileyen faktörlerin; kişinin ten rengi, epilasyon bölgesindeki kılların kalınlığı ve epilasyon türü gibi faktörler olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kılların epilasyona direnç gösterdiği en zor vakalarda bile kişi 5 ya da 5,5 ay sonra tüylerin yarısından kurtulur. Kılların %50 ila %70'inden kurtulmak için 5-6 seanslık bir lazer operasyonu yeterli olacaktır. Her seansta tüylerin en az %10'u gidecektir. Seans aralıkları kılların gelişim sürecine göre belirlenmektedir. Lazer epilasyon için kılların bulunduğu dönem oldukça önemlidir. Kılların büyüme, dinlenme ve dökülme olarak 3 evresi vardır. Lazer epilasyon büyüme evresinde yapılması gereken bir uygulamadır. Bacak tüyleri 2 ayda bir gelişir. Bu nedenle 1 ay aralıkla bacak tüyleri için epilasyona giden bir hanım, 1 ay boşuna gidecektir. Bazı merkezler fazladan seans oluşturup fazla para almak için müşterilerini yanıltabilirler. Lazer epilasyon yaptırmak isteyen bayanların buna dikkat etmesi gerekir.
Ayda bir ağdaya giden hanımlar kıllarının ayda bir uzadığını düşünebilir evet bu doğrudur fakat dinlenme evresinde de kıllar uzayabilir. Burada kılın büyümesine bakılmaz, büyüme evresinde olup olmadığına bakılır. 1 ay sonra uzadığı için gidilecekse ağda salonuna gitmek gerekir. Lazer epilasyon doğru aralıklarda yapılmaz ise yapılan lazerin bir faydası olmayacaktır.
Seans aralıkları ve seans süreleri kişinin epilasyon yaptırmak istediği bölgeye göre değişiklik göstermektedir. Koltukaltı ve genital bölge için kişinin 1 ila 1,5 ay aralıklı seanslarla gelmesi gerekmektedir. Her seansta kılların %10 ila %25 arası bir oranda kılları yok edilebilmektedir. 1 seansta %25 gibi bir oranda tüylerin gitmesi en iyi senaryodur. Bu başarıyı etkileyen faktörlerin; kişinin ten rengi, epilasyon bölgesindeki kılların kalınlığı ve epilasyon türü gibi faktörler olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kılların epilasyona direnç gösterdiği en zor vakalarda bile kişi 5 ya da 5,5 ay sonra tüylerin yarısından kurtulur. Kılların %50 ila %70'inden kurtulmak için 5-6 seanslık bir lazer operasyonu yeterli olacaktır. Her seansta tüylerin en az %10'u gidecektir. Seans aralıkları kılların gelişim sürecine göre belirlenmektedir. Lazer epilasyon için kılların bulunduğu dönem oldukça önemlidir. Kılların büyüme, dinlenme ve dökülme olarak 3 evresi vardır. Lazer epilasyon büyüme evresinde yapılması gereken bir uygulamadır. Bacak tüyleri 2 ayda bir gelişir. Bu nedenle 1 ay aralıkla bacak tüyleri için epilasyona giden bir hanım, 1 ay boşuna gidecektir. Bazı merkezler fazladan seans oluşturup fazla para almak için müşterilerini yanıltabilirler. Lazer epilasyon yaptırmak isteyen bayanların buna dikkat etmesi gerekir.
Ayda bir ağdaya giden hanımlar kıllarının ayda bir uzadığını düşünebilir evet bu doğrudur fakat dinlenme evresinde de kıllar uzayabilir. Burada kılın büyümesine bakılmaz, büyüme evresinde olup olmadığına bakılır. 1 ay sonra uzadığı için gidilecekse ağda salonuna gitmek gerekir. Lazer epilasyon doğru aralıklarda yapılmaz ise yapılan lazerin bir faydası olmayacaktır.
Perine Nedir?
PERİNE
Kadınlarda vajina ile anüs arasındaki bölgeye perine denir. Temizliği çok önemlidir ve tuvallette iken bu bölgenin su ile temizliği yapılırken daima önden arkaya doğru yapılmalıdır. Aksi halde kadınların cinsel organları daha hassas, idrar kanalları daha kısa ve mikroplara karşı daha savunmasız olduğundan idrar yolu enfeksiyonu başta olmak üzere birçok mikrobi hastalığa yakalanma riski oluşur.
Kadınlarda vajina ile anüs arasındaki bölgeye perine denir. Temizliği çok önemlidir ve tuvallette iken bu bölgenin su ile temizliği yapılırken daima önden arkaya doğru yapılmalıdır. Aksi halde kadınların cinsel organları daha hassas, idrar kanalları daha kısa ve mikroplara karşı daha savunmasız olduğundan idrar yolu enfeksiyonu başta olmak üzere birçok mikrobi hastalığa yakalanma riski oluşur.
Loşi Nedir?
LOŞİ
Doğumdan sonra rahimden gelen ve vajinal yolla atılan kanlı mukuslu (sümüksü) akıntıya loşi denir.
Doğumdan sonra rahimden gelen ve vajinal yolla atılan kanlı mukuslu (sümüksü) akıntıya loşi denir.
Bikini Bölgesine Lazer Epilasyon Yapılır Mı?
BİKİNİ BÖLGESİNE LAZER EPİLASYON YAPILIR MI?
Bikini bölgesi dediğimiz bölgeyi kabaca iç çamaşırın 2 santimetre içerisi ve 2 cm dışarısı olarak tanımlayabiliriz. Lazer epilasyon için en çok başvurulan bölgelerden bir tanesi bikini bölgesidir. Bikini bölgesine lazer epilasyon yaptırmanın sağlık açısında herhangi bir sakıncası yoktur. Bu bölgeye yapılan epilasyon işleminde yüksek oranda başarılı sonuçlar alınmaktadır. 4 seans ila 6 seans'lık bir uygulama sonucunda bikini bölgesi epilasyonu tamamlanmaktadır. Bazı durumlarda bu süre uzayabilir ya da kısalabilir. Seans sayısına etki edecek faktörler; kişinin yaşı, hormonal yapısı ve kılların özelliği gibi faktörlerdir. Koyu tene ve zayıf kıllara sahip kişilerde sonuç almak daha zordur. En iyi sonuç, açık tene sahip, bikini bölgesi sert kıllarla kaplı hanımlarda alınır.
Bikini bölgesine lazer epilasyon yaptıracak kişilerin epilasyona başlamadan önce bikini bölgeleri 1-1,5 ay güneş görmemelidir. Çünkü bronzlaşmış cilt üzerinde yapılacak uygulamadan sonra ciltte lekelenmeler ve yanıklar görülebilmektedir. Ciddi bir yan etki görülmeyen bikini bölgesi için gönül rahatlığıyla lazer epilasyon yaptırabilirsiniz.
Bikini bölgesi dediğimiz bölgeyi kabaca iç çamaşırın 2 santimetre içerisi ve 2 cm dışarısı olarak tanımlayabiliriz. Lazer epilasyon için en çok başvurulan bölgelerden bir tanesi bikini bölgesidir. Bikini bölgesine lazer epilasyon yaptırmanın sağlık açısında herhangi bir sakıncası yoktur. Bu bölgeye yapılan epilasyon işleminde yüksek oranda başarılı sonuçlar alınmaktadır. 4 seans ila 6 seans'lık bir uygulama sonucunda bikini bölgesi epilasyonu tamamlanmaktadır. Bazı durumlarda bu süre uzayabilir ya da kısalabilir. Seans sayısına etki edecek faktörler; kişinin yaşı, hormonal yapısı ve kılların özelliği gibi faktörlerdir. Koyu tene ve zayıf kıllara sahip kişilerde sonuç almak daha zordur. En iyi sonuç, açık tene sahip, bikini bölgesi sert kıllarla kaplı hanımlarda alınır.
Bikini bölgesine lazer epilasyon yaptıracak kişilerin epilasyona başlamadan önce bikini bölgeleri 1-1,5 ay güneş görmemelidir. Çünkü bronzlaşmış cilt üzerinde yapılacak uygulamadan sonra ciltte lekelenmeler ve yanıklar görülebilmektedir. Ciddi bir yan etki görülmeyen bikini bölgesi için gönül rahatlığıyla lazer epilasyon yaptırabilirsiniz.
Lazer Epilasyon Nasıl Uygulanır?
Lazer Epilasyon Nasıl Uygulanır?
Lazer bildiğimiz üzere yoğunlaştırılmış ışık kaynağıdır. Bu yoğunlaştırılmış ışık kümeleri, belirli dalga boylarında cilde verilir. Cilde verilen bu lazer ışığı kılın sürekli çıkmasına neden olan kıl köküne varır ve kıl kökünü öldürür. Böylece bir daha kökün bulunduğu bölgeden kıl çıkması engellenmiş olur. Lazer epilasyon, şu anda dünyada en çok kullanılan ve diğer epilasyon yöntemlerinden farklı olarak kılın bir daha çıkmasını engelleyen estetik amaçlı bir teknolojidir.
Lazer epilasyonun değişik uygulama yöntemleri ve değişik cihazları bulunmaktadır. Şu anda dünya çapında 4 değişik lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Bu yöntemler değişik dalga boylarında oldukları için farklı adlandırılmıştır. Bunlar;
Alexandrite, 755 nanometre dalga boyundadır.
Diyot lazer, 810 nanometre dalga boyundadır.
Nd Yag lazer, 1064 nanometre dalga boyundadır.
IPL (Intense pulse light/yoğun atımlı ışık) sistemleridir. IPL aslında bir lazer değildir fakat bu da bir çeşit ışık kaynağıdır. Lazer yöntemine yardımcı olarak kıl azaltmada kullanılan bir sistemdir. Bu ışık kaynaklı epilasyon yöntemlerinin birbirini üzerine avantaj ve dezavantajları bulunur.
Kişiye uygun olacak lazer türünü ancak uzman bir doktor seçebilir. Bu sebeple lazerin uzmanlar tarafından yapılması ya da uzman kontrolünde yapılması şarttır. Epilasyonun uygulanacağı bölgeye göre de seçilebilecek cihazlar farklılık göstermektedir. Bunun dışında ilk seanslarda bir cihaz kullanılıp sonraki seanslarda farklı bir cihaza doktor kontrolünde geçilebilir.
Lazer bildiğimiz üzere yoğunlaştırılmış ışık kaynağıdır. Bu yoğunlaştırılmış ışık kümeleri, belirli dalga boylarında cilde verilir. Cilde verilen bu lazer ışığı kılın sürekli çıkmasına neden olan kıl köküne varır ve kıl kökünü öldürür. Böylece bir daha kökün bulunduğu bölgeden kıl çıkması engellenmiş olur. Lazer epilasyon, şu anda dünyada en çok kullanılan ve diğer epilasyon yöntemlerinden farklı olarak kılın bir daha çıkmasını engelleyen estetik amaçlı bir teknolojidir.
Lazer epilasyonun değişik uygulama yöntemleri ve değişik cihazları bulunmaktadır. Şu anda dünya çapında 4 değişik lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Bu yöntemler değişik dalga boylarında oldukları için farklı adlandırılmıştır. Bunlar;
Alexandrite, 755 nanometre dalga boyundadır.
Diyot lazer, 810 nanometre dalga boyundadır.
Nd Yag lazer, 1064 nanometre dalga boyundadır.
IPL (Intense pulse light/yoğun atımlı ışık) sistemleridir. IPL aslında bir lazer değildir fakat bu da bir çeşit ışık kaynağıdır. Lazer yöntemine yardımcı olarak kıl azaltmada kullanılan bir sistemdir. Bu ışık kaynaklı epilasyon yöntemlerinin birbirini üzerine avantaj ve dezavantajları bulunur.
Kişiye uygun olacak lazer türünü ancak uzman bir doktor seçebilir. Bu sebeple lazerin uzmanlar tarafından yapılması ya da uzman kontrolünde yapılması şarttır. Epilasyonun uygulanacağı bölgeye göre de seçilebilecek cihazlar farklılık göstermektedir. Bunun dışında ilk seanslarda bir cihaz kullanılıp sonraki seanslarda farklı bir cihaza doktor kontrolünde geçilebilir.
Cinsel Bölgeye Lazer Epilasyon Olur Mu?
CİNSEL BÖLGEYE LAZER EPİLASYON OLUR MU?
Epilasyon uygulamasında kullanılan lazer ışınları, kıl köklerinde ve cildin üst tabakasında mevcut olan melanin pigmentini hedef almaktadırlar. Melanin pigmenti dediğimiz madde cilde ve kıllara rengini veren maddedir. Melanin miktarı lazer epilasyonun uygulandığı bölgede ne kadar fazla olursa epilasyondan alınacak fayda da o kadar artacaktır. Bu sebeple koyu renkli ve kalın kıllarda lazer epilasyon daha başarılı sonuçlar vermektedir. Açık tene sahip kişilerde koyu renkli kılların olduğu bölgelere yapılan lazer epilasyon en başarılı sonucu vermektedir. Deri, göz ve beynin bazı bölgeleri haricinde hiçbir organda melanin pigmenti yoktur. Lazer epilasyon da melanin pigmentini hedef aldığı için iç organlara zarar vermesi söz konusu değildir. Bunun dışında lazer ışınlarının dalga boyları da cildin belirli bir tabakasına kadar erişecek şekilde ayarlanır. Lazer epilasyonda en fazla ciltteki yağ dokuya ulaşacak kadar dalga boyları kullanılır. Kadınların en çok merak ettiği sorulardan biri genital bölgeye lazer epilasyon yapılıp yapılamayacağıdır. Kadınların bir kısmı bikini bölgesi dediğimiz bölgeye lazer yaptırmanın kısırlığa yol açacağını düşünmektedir. Lazerin yumurtalıklara ve diğer cinsel organlara zarar vermesi mümkün değildir. Çok uzun yıllardır kullanılmaya başlayan lazer epilasyonun kansere yol açtığı ya da ciddi bir yan etki yaptığı görülmemiştir. Lazer epilasyonun yan etkileri ciltte kızarıklık, ciltte lekelenmeler ve cilt yanıklarıdır. Bu tür yan etkilerde üstteki derinin zamanla kendini yenilemesiyle birkaç yıl içinde ortadan kalkacaktır.
İlgili aramalar: cinsel bölgeye lazer epilasyon yapılır mı? vajinaya lazer yapılır mı? bikini bölgesine lazer epilasyon olur mu? vajina bölgesine lazer yaptırmanın sakıncası var mı? cinsel bölgeye lazer zararlı mıdır?
Epilasyon uygulamasında kullanılan lazer ışınları, kıl köklerinde ve cildin üst tabakasında mevcut olan melanin pigmentini hedef almaktadırlar. Melanin pigmenti dediğimiz madde cilde ve kıllara rengini veren maddedir. Melanin miktarı lazer epilasyonun uygulandığı bölgede ne kadar fazla olursa epilasyondan alınacak fayda da o kadar artacaktır. Bu sebeple koyu renkli ve kalın kıllarda lazer epilasyon daha başarılı sonuçlar vermektedir. Açık tene sahip kişilerde koyu renkli kılların olduğu bölgelere yapılan lazer epilasyon en başarılı sonucu vermektedir. Deri, göz ve beynin bazı bölgeleri haricinde hiçbir organda melanin pigmenti yoktur. Lazer epilasyon da melanin pigmentini hedef aldığı için iç organlara zarar vermesi söz konusu değildir. Bunun dışında lazer ışınlarının dalga boyları da cildin belirli bir tabakasına kadar erişecek şekilde ayarlanır. Lazer epilasyonda en fazla ciltteki yağ dokuya ulaşacak kadar dalga boyları kullanılır. Kadınların en çok merak ettiği sorulardan biri genital bölgeye lazer epilasyon yapılıp yapılamayacağıdır. Kadınların bir kısmı bikini bölgesi dediğimiz bölgeye lazer yaptırmanın kısırlığa yol açacağını düşünmektedir. Lazerin yumurtalıklara ve diğer cinsel organlara zarar vermesi mümkün değildir. Çok uzun yıllardır kullanılmaya başlayan lazer epilasyonun kansere yol açtığı ya da ciddi bir yan etki yaptığı görülmemiştir. Lazer epilasyonun yan etkileri ciltte kızarıklık, ciltte lekelenmeler ve cilt yanıklarıdır. Bu tür yan etkilerde üstteki derinin zamanla kendini yenilemesiyle birkaç yıl içinde ortadan kalkacaktır.
İlgili aramalar: cinsel bölgeye lazer epilasyon yapılır mı? vajinaya lazer yapılır mı? bikini bölgesine lazer epilasyon olur mu? vajina bölgesine lazer yaptırmanın sakıncası var mı? cinsel bölgeye lazer zararlı mıdır?
Vazektomi
VAZEKTOMİ NEDİR?
Vazektomi spermleri erkeğin penisine taşıyan kanalların bağlanarak kapatılmasıdır. Bundan sonra ejakülasyon(boşalma) sırasındaki sıvı içinde sperm bulunmayacağından gebelik oluşmaz. Uygulamadan sonra erkek meni ve sperm üretmeye devam eder. Spermler testisler içinde yok edilir. Vazektomi, kastrasyon (testislerin ameliyatla alınması, tam kısırlaştırma) demek değildir. İşlem sonrasında da erkek aynı cinsel duyarlılığa sahiptir.
Vazektomi, uygulamada teknik hata olmadığı sürece yüzde yüz koruma sağlar. Tam korumanın sağlanabilmesi için en az 15-20 ejakülasyon süresince, yani yapılan tahlillerde tek bir sperm kalmayıncaya kadar ek bir yöntemle korunmaya devam edilmelidir.
Uzman doktor tarafından lokal anestezi ile gerçekleştirilen basit bir yöntemdir. En önemli dezavantajı ise bu işlemden geri dönüşün çok zor oluşur.
İlgili aramalar: vazektomi nedir? vazektomi nasıl yapılır?
Vazektomi spermleri erkeğin penisine taşıyan kanalların bağlanarak kapatılmasıdır. Bundan sonra ejakülasyon(boşalma) sırasındaki sıvı içinde sperm bulunmayacağından gebelik oluşmaz. Uygulamadan sonra erkek meni ve sperm üretmeye devam eder. Spermler testisler içinde yok edilir. Vazektomi, kastrasyon (testislerin ameliyatla alınması, tam kısırlaştırma) demek değildir. İşlem sonrasında da erkek aynı cinsel duyarlılığa sahiptir.
Vazektomi, uygulamada teknik hata olmadığı sürece yüzde yüz koruma sağlar. Tam korumanın sağlanabilmesi için en az 15-20 ejakülasyon süresince, yani yapılan tahlillerde tek bir sperm kalmayıncaya kadar ek bir yöntemle korunmaya devam edilmelidir.
Uzman doktor tarafından lokal anestezi ile gerçekleştirilen basit bir yöntemdir. En önemli dezavantajı ise bu işlemden geri dönüşün çok zor oluşur.
İlgili aramalar: vazektomi nedir? vazektomi nasıl yapılır?
Testosteron Nasıl Yükselir?
TESTOSTERON SEVİYESİ NASIL YÜKSELTİLİR?
Testosteron hormonunun üretimi beyinden komuta edilir. Beyin içerisinde bulunan hipotalamus adı verilen merkezden salgılanan bir hormon hipofiz bezi dediğimiz başka bir organı etkiler. Bu etkileşme sonucunda hipofiz bezinden başka bir hormon salgılanır ve bu da testisleri etkiler. Testislerde bunun sonucunda testosteron hormonu salgılarlar. Fizyolojik olarak kısaca bu şekilde özetleyebiliriz. Testosteron hormonu testislerin yanısıra böbrek üstü bezlerinden de salgılanmaktadır. Eğer hipotalamusta ya da hipofiz bezinde sorun ya da yetersizlik var ise onların salgıladığı hormonları vererek ya da benzeri ilaçları vererek testosteron seviyesinin yükselmesi sağlanabilir. Testosteron düşüklüğü varsa bu şekilde bir tedaviyle salgı arttırılabilir. İlerleyen yaşla birlikte testosteron üretiminde azalma görülür. Bu tür durumlarda ise testosteron ihtiva eden ilaçlar yardımıyla bu eksiklik giderilir. Testosteron için değişik ilaç türleri bulunur. Bunlar ağız yoluyla alınarak, jel kıvamında olup deriye haricen sürerek, deriye yapıştırılan bir takım aparatlar yardımıyla ya da kas içi enjeksiyon yapılarak vücuda verilir.
Testosteron düşüklüğü sebebiyle hayat kalitesi düşen insanlarda sadece testosteron seviyesini yükseltmek başlı başına bir çözüm olmayacaktır. Bu insanlar daha dinamik bir hayata başlamalı, spor yapmalı ve diyetlerini de düzenlemelidir.
İlgili aramalar: testosteron nasıl yükselir? testesteron seviyesi nasıl arttırılır? testosteronu nasıl yükseltiriz?
Testosteron hormonunun üretimi beyinden komuta edilir. Beyin içerisinde bulunan hipotalamus adı verilen merkezden salgılanan bir hormon hipofiz bezi dediğimiz başka bir organı etkiler. Bu etkileşme sonucunda hipofiz bezinden başka bir hormon salgılanır ve bu da testisleri etkiler. Testislerde bunun sonucunda testosteron hormonu salgılarlar. Fizyolojik olarak kısaca bu şekilde özetleyebiliriz. Testosteron hormonu testislerin yanısıra böbrek üstü bezlerinden de salgılanmaktadır. Eğer hipotalamusta ya da hipofiz bezinde sorun ya da yetersizlik var ise onların salgıladığı hormonları vererek ya da benzeri ilaçları vererek testosteron seviyesinin yükselmesi sağlanabilir. Testosteron düşüklüğü varsa bu şekilde bir tedaviyle salgı arttırılabilir. İlerleyen yaşla birlikte testosteron üretiminde azalma görülür. Bu tür durumlarda ise testosteron ihtiva eden ilaçlar yardımıyla bu eksiklik giderilir. Testosteron için değişik ilaç türleri bulunur. Bunlar ağız yoluyla alınarak, jel kıvamında olup deriye haricen sürerek, deriye yapıştırılan bir takım aparatlar yardımıyla ya da kas içi enjeksiyon yapılarak vücuda verilir.
Testosteron düşüklüğü sebebiyle hayat kalitesi düşen insanlarda sadece testosteron seviyesini yükseltmek başlı başına bir çözüm olmayacaktır. Bu insanlar daha dinamik bir hayata başlamalı, spor yapmalı ve diyetlerini de düzenlemelidir.
İlgili aramalar: testosteron nasıl yükselir? testesteron seviyesi nasıl arttırılır? testosteronu nasıl yükseltiriz?
Prostat Nedir?
PROSTAT NEDİR?
Prostat idrar torbasının hemen çıkışında yer alan kelime anlamı "guardian"dır. Bulunduğu bölgede baraj gibi koruyucu mekanik bir görevi vardır. İdrar kanalını çevreler. Bunun yanısıra erkek üreme sıvısı olan spermleri içinde barındıran meniye bazı enzimler veren, üreme açısından son derece önemli bir organdır. Yaklaşık bir kestane büyüklüğündedir. Kadınlarda bulunmaz fakat kadınlarda da bulunan bir bezin prostatın işlevini yerine getirdiği tıbbi olarak kanıtlanmıştır. Kadınlarda bulunan bu bezde, sağlık açısından pek sorun görülmediği için bu bez fazla bilinmemektedir. Prostat sorunları ise erkeklerde çok sık görüldüğünden bu organın adı bile hastalıkla bağdaştırılmıştır. Prostat her erkek de bulunan bir organ olmasına rağmen prostat sorunu yaşayan erkeklerin "prostatım var" gibi bir cümle kurması bu nedenledir.
İlgili aramalar: prostat nedir? prostat ne işe yarar? pırostat ne demek?
Prostat idrar torbasının hemen çıkışında yer alan kelime anlamı "guardian"dır. Bulunduğu bölgede baraj gibi koruyucu mekanik bir görevi vardır. İdrar kanalını çevreler. Bunun yanısıra erkek üreme sıvısı olan spermleri içinde barındıran meniye bazı enzimler veren, üreme açısından son derece önemli bir organdır. Yaklaşık bir kestane büyüklüğündedir. Kadınlarda bulunmaz fakat kadınlarda da bulunan bir bezin prostatın işlevini yerine getirdiği tıbbi olarak kanıtlanmıştır. Kadınlarda bulunan bu bezde, sağlık açısından pek sorun görülmediği için bu bez fazla bilinmemektedir. Prostat sorunları ise erkeklerde çok sık görüldüğünden bu organın adı bile hastalıkla bağdaştırılmıştır. Prostat her erkek de bulunan bir organ olmasına rağmen prostat sorunu yaşayan erkeklerin "prostatım var" gibi bir cümle kurması bu nedenledir.
İlgili aramalar: prostat nedir? prostat ne işe yarar? pırostat ne demek?
Doğum Parası Sorgulama (İşgörmezlik Ödemesi Sorgulama)
DOĞUM PARASI SORGULAMA
Doğum parası başvurusunu yaptıktan sonra 10-15 iş günü içerisinde bu paralar Ziraat Bankasına TC kimlik numaranız üzerinden isminize ödenir. Ziraat bankasına kimliğiniz ile giderek doğum ve iş görmezlik rapor paralarınızı alabilirsiniz. Fakat gittiğinizde ödemeniz henüz yapılmamış olabilir ve boşuna gitmiş olabilirsiniz. Bu nedenle gitmeden önce internet üzerinden doğum parası sorgulama işlemini birkaç kimlik bilginizi girerek kolaylıkla yerine getirebilirsiniz. İşlemler SGK üzerinden gerçekleşecektir. Aşağıdaki bağlantıyı tıkladıktan sonra Uyruğunuzu TC olarak seçin ve daha sonra
1. satıra TC kimlik numaranızı yazın,
2. satırdaki seçim menüsünden nüfus cüzdanınızın arka kısmında bulunan nüfusa kayıtlı olduğunuz ili seçin, Ör:ADANA
3. satıra yine nüfus cüzdanınızın arka kısmında bulunan cilt numarasını yazın. Cilt numarasını yazarken başındaki sıfırları yazmanıza gerek yok. Örneğin cilt numaranız 0067 ise 67 yazmanız yeterlidir.
4. satırdaki seçim menüsünden doğum tarihinizin yılını seçin. 1982 gibi.
5. satırdaki güvenlik alanına ise alt kısımda yazan siyah zemin üzerine yazılmış rakam ve harf kombinasyonlarından oluşturulmuş şifreyi girin. Bu işlemi koymaktaki ama. sistemi otomatik bilgisayar programı saldırılarından korumaktır.
Tüm bunları yaptıktan sonra "SORGULA" düğmesine basın ve karşınıza çıkan sayfada sağ üst köşede adınızın görünmesi lazım. Daha sonra sağ taraftaki menüden İŞGÖREMEZLİK ÖDEME alanına tıklayın ve altta açılacak olan "Ödeme Görme 4A - 4B" bağlantısını tıklayın. Sayfanız ortasında Ödemeniz yapıldı ise durumunu gösterir ibare bulunur eğer yapılmamış ise "Ödeme Kaydı Yok!!!" diye kırmızı bir mesaj alırsınız. Bu mesaj varsa bankaya gitmek için biraz daha beklemelisiniz.
DOĞUM RAPORU SORGULAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN
İlgili aramalar: doğum parası nasıl sorgulanır? doğum parası nereye yatar? doğum parasının yatıp yatmadığını nasıl öğrenirim? doğum parası ne kadar zamanda yatar? iş görmezlik parası sorgulama, iş görmezlik rapor parası nasıl öğrenilir? doğum rapor parası öğrenme
Doğum parası başvurusunu yaptıktan sonra 10-15 iş günü içerisinde bu paralar Ziraat Bankasına TC kimlik numaranız üzerinden isminize ödenir. Ziraat bankasına kimliğiniz ile giderek doğum ve iş görmezlik rapor paralarınızı alabilirsiniz. Fakat gittiğinizde ödemeniz henüz yapılmamış olabilir ve boşuna gitmiş olabilirsiniz. Bu nedenle gitmeden önce internet üzerinden doğum parası sorgulama işlemini birkaç kimlik bilginizi girerek kolaylıkla yerine getirebilirsiniz. İşlemler SGK üzerinden gerçekleşecektir. Aşağıdaki bağlantıyı tıkladıktan sonra Uyruğunuzu TC olarak seçin ve daha sonra
1. satıra TC kimlik numaranızı yazın,
2. satırdaki seçim menüsünden nüfus cüzdanınızın arka kısmında bulunan nüfusa kayıtlı olduğunuz ili seçin, Ör:ADANA
3. satıra yine nüfus cüzdanınızın arka kısmında bulunan cilt numarasını yazın. Cilt numarasını yazarken başındaki sıfırları yazmanıza gerek yok. Örneğin cilt numaranız 0067 ise 67 yazmanız yeterlidir.
4. satırdaki seçim menüsünden doğum tarihinizin yılını seçin. 1982 gibi.
5. satırdaki güvenlik alanına ise alt kısımda yazan siyah zemin üzerine yazılmış rakam ve harf kombinasyonlarından oluşturulmuş şifreyi girin. Bu işlemi koymaktaki ama. sistemi otomatik bilgisayar programı saldırılarından korumaktır.
Tüm bunları yaptıktan sonra "SORGULA" düğmesine basın ve karşınıza çıkan sayfada sağ üst köşede adınızın görünmesi lazım. Daha sonra sağ taraftaki menüden İŞGÖREMEZLİK ÖDEME alanına tıklayın ve altta açılacak olan "Ödeme Görme 4A - 4B" bağlantısını tıklayın. Sayfanız ortasında Ödemeniz yapıldı ise durumunu gösterir ibare bulunur eğer yapılmamış ise "Ödeme Kaydı Yok!!!" diye kırmızı bir mesaj alırsınız. Bu mesaj varsa bankaya gitmek için biraz daha beklemelisiniz.
DOĞUM RAPORU SORGULAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN
İlgili aramalar: doğum parası nasıl sorgulanır? doğum parası nereye yatar? doğum parasının yatıp yatmadığını nasıl öğrenirim? doğum parası ne kadar zamanda yatar? iş görmezlik parası sorgulama, iş görmezlik rapor parası nasıl öğrenilir? doğum rapor parası öğrenme
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)